Mutlu Evliliklerimiz ve Çocuklarımız
08 Mart 2011 09:16:00
Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş.
"Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş. Mutfağı
ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı "Olur" demiş çekine çekine.
Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış. "Şimdi, istediğim her şeyden... iki tane ve...receksin bana" demiş oğluna.
Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş... Oğlu hepsinden
ikişer tane vermiş babasına.
Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş. Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış. Daha sonra
kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu. Yemek masasında üç tabak
duruyormuş. Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş.
Sonra oğluna dönüp sormuş: "Ne görüyorsun?" Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış "Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış.
Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış.
Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da öyleler.. "
Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş: "Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır.
Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler.
Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.
Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.
Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu. "Asıl ders bu değil!" dedi baba. Oğlunun elinden tuttu, ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları
gösterdi. "Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak... İkisinde de bir tat yok " Kahve
çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu. Fincanı oğluna uzattı. "İçmek istersin herhalde" dedi. Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü. "Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin
paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis gibi, temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi... Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını, kokularını ve renklerini katmayı başarırlar." (Alıntı )
Ne kadar şanslı insanlardır kave taneleri gibi yaşamları yakalayanlar. Ama daha şanslıları onların çocuklarıdır. Mutlu , sağlıklı huzurlu bir ailede büyümek kadar güzel bir şans var mıdır ?
Sevgiyi her zaman hissetmiş, güven duyulmuş ve desteklenmiş her zaman doğduğu ilk günden itibaren ailesinde. Sağlık sorunu da olmadıktan sonra bu çocuğun mutlu bir insan olarak ,okul hayatı da iş hayatı da evlilik hayatı da güzel olacaktır.
Bu gün kendi yuvamızda huzuru yakalayamıyorsak aslında çocuklarımızın da geleceğini yok ettiğimizin farkında mıyız acaba anne baba olarak?
Yoksa onlara markalı elbiseler , ayakkabılar alıp bol harçlık vererek, internet bağlantılı cep telefonları ve bilgisayarlar la destekleyip , özel okullarda okutmakla iyi bir aile olduğumuzu mu düşünüyoruz .Ne kadar zaman ayırıyoruz evlatlarımıza 24 saatin içinde . Neyi paylaşıyoruz onlarla yan yana gelince. Derslerinden başka bir şey soruyor muyuz? Hadi her Pazar öğleye kadar sahilde senle dolaşacağım , simitler benden çaylar senden kızım dediğimiz oldu mu? Bu hafta sinemaya birlikte gidelim mi oğlum diyebiliyor muyuz?
Aslında hayatın günlük akışında hepimizin zorlukları var. Ama bu gün sahip olduklarımızı kaybetmeden kıymetini bilmiyoruz çoğu zaman. Dün geçti, yarın meçhul. Gerçek olan tek şey şimdiki zaman. Şu an. Hadi ne duruyorsunuz sarılın çocuklarınıza. Onlara seni seviyorum deyin.Ve ne olur evdeki huzursuzluklarınız varsa çocuklarınızın geleceğini şekillendirdiğinizi unutmayın. Onlar sizi taklit edeceklerdir.
Aile hayatı huzursuzluklarla dolu bir çocuğun sevgi ve güven duygularında sorun olacağı aşikardır. Böyle büyüyen bir çocuğunda okul, iş ve evlilik hayatı şüphe ve endişe üzerine inşa edilecektir. Belki doktor olacaktır ama hastaları ile kavga edecektir. Belki mühendis olacaktır ama mutlu olmayacaktır.
Kahve taneleri gibi olabileceğiniz bir yaşam geçirmeniz dileğimle.
"Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş. Mutfağı
ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı "Olur" demiş çekine çekine.
Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış. "Şimdi, istediğim her şeyden... iki tane ve...receksin bana" demiş oğluna.
Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş... Oğlu hepsinden
ikişer tane vermiş babasına.
Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş. Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış. Daha sonra
kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu. Yemek masasında üç tabak
duruyormuş. Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş.
Sonra oğluna dönüp sormuş: "Ne görüyorsun?" Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış "Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış.
Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış.
Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da öyleler.. "
Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş: "Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır.
Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler.
Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.
Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.
Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu. "Asıl ders bu değil!" dedi baba. Oğlunun elinden tuttu, ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları
gösterdi. "Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak... İkisinde de bir tat yok " Kahve
çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu. Fincanı oğluna uzattı. "İçmek istersin herhalde" dedi. Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü. "Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin
paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis gibi, temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi... Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını, kokularını ve renklerini katmayı başarırlar." (Alıntı )
Ne kadar şanslı insanlardır kave taneleri gibi yaşamları yakalayanlar. Ama daha şanslıları onların çocuklarıdır. Mutlu , sağlıklı huzurlu bir ailede büyümek kadar güzel bir şans var mıdır ?
Sevgiyi her zaman hissetmiş, güven duyulmuş ve desteklenmiş her zaman doğduğu ilk günden itibaren ailesinde. Sağlık sorunu da olmadıktan sonra bu çocuğun mutlu bir insan olarak ,okul hayatı da iş hayatı da evlilik hayatı da güzel olacaktır.
Bu gün kendi yuvamızda huzuru yakalayamıyorsak aslında çocuklarımızın da geleceğini yok ettiğimizin farkında mıyız acaba anne baba olarak?
Yoksa onlara markalı elbiseler , ayakkabılar alıp bol harçlık vererek, internet bağlantılı cep telefonları ve bilgisayarlar la destekleyip , özel okullarda okutmakla iyi bir aile olduğumuzu mu düşünüyoruz .Ne kadar zaman ayırıyoruz evlatlarımıza 24 saatin içinde . Neyi paylaşıyoruz onlarla yan yana gelince. Derslerinden başka bir şey soruyor muyuz? Hadi her Pazar öğleye kadar sahilde senle dolaşacağım , simitler benden çaylar senden kızım dediğimiz oldu mu? Bu hafta sinemaya birlikte gidelim mi oğlum diyebiliyor muyuz?
Aslında hayatın günlük akışında hepimizin zorlukları var. Ama bu gün sahip olduklarımızı kaybetmeden kıymetini bilmiyoruz çoğu zaman. Dün geçti, yarın meçhul. Gerçek olan tek şey şimdiki zaman. Şu an. Hadi ne duruyorsunuz sarılın çocuklarınıza. Onlara seni seviyorum deyin.Ve ne olur evdeki huzursuzluklarınız varsa çocuklarınızın geleceğini şekillendirdiğinizi unutmayın. Onlar sizi taklit edeceklerdir.
Aile hayatı huzursuzluklarla dolu bir çocuğun sevgi ve güven duygularında sorun olacağı aşikardır. Böyle büyüyen bir çocuğunda okul, iş ve evlilik hayatı şüphe ve endişe üzerine inşa edilecektir. Belki doktor olacaktır ama hastaları ile kavga edecektir. Belki mühendis olacaktır ama mutlu olmayacaktır.
Kahve taneleri gibi olabileceğiniz bir yaşam geçirmeniz dileğimle.
Bu Yazı Toplam 847 Defa Okunmuştur
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com