Büyük kavga… Çok sayıda ekip sevk edildi…
  Ağaçtan düştü…
  Feci kazada 2 kişi öldü!
  Başkan Ünlüer ve Yönetimi de katıldı
  İşçi servisine çarptı!
  Kontrolden çıkınca!.....
  FRENİ PATLAYINCA!.......
  Feci kaza…
  Refüje çıktı!....
  Talihsiz genç ölü bulundu
07 Aralık 2025 Pazar
Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
logo
  •  
    •  » GÜNCEL
    •  » KÜLTÜR
    •  » SİVİL TOPLUM
    •  » KULİS HABER
    •  » YEMEK
    •  » DİN VE MEZHEPLER
    •  » EREĞLİ TARİHİ
    •  » FOTO GALERİ
    •  » VİDEO GALERİ
    •  » YAZARLARIMIZ
    •  » RÖPORTAJ
    •  » SİNEMA
    •  » TEKNOLOJİ
    •  » DİYALOG
  • SİYASET
  • AKÇAKOCA
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • ASAYİŞ
  • YAŞAM
  • SAĞLIK
  • MEDYA
  • SPOR
  • EĞİTİM
ADI ÜSTÜNDE; DEDİKODU BU!

ADI ÜSTÜNDE; DEDİKODU BU!
22 Temmuz 2013 14:32:27

Yazar :

  • Whatsapp ta Paylaş

Şüphesiz içinde bulunduğu sistemi hedef almayıp, tavsiyelere kulak vermeksizin yaşamak isteyenleri zor günler bekler.

Bunlardan biri de dedikodu mekanizmasının çalışmasıdır.

Özellikle kişiler boş kaldıklarında veya hiçbir sorunu çözemedikleri ve hızla destek yitirdiklerini gördüklerinde bu yola, yani dedikoduya girerler.

Sözünde durmayan, beceriksiz, üretimden yoksun beyinlerin işidir bu denebilir. Buna başvuranlar, sanki kendilerini görkemli bir havaya sokacaklarını düşünürler ama düşüncelerinin hepsi safsatadır.

Dedikodu yapan sonuçta kendi başını yer o kadar!

Birçok kimse onlardan uzaklaşır. Toplumda saygınlığını kaybeder.

Çünkü gıdaları bu negatif enerjidir. Ancak bir fiske ile düşecek durumda olurlar.

Menfi yönlü değerlerin artışıyla, dedikodunun yanı sıra zina, iftira vasıflı konular da günlük hayatımıza, veritabanımıza yerleşmiştir.

Bunun bir yığın örnekleri var!

Kötü huy ve ahlâk bozukluğu olarak görülen "Gıybet" kavramına, bir de arkadan kaş göz işareti yapıp alay edenleri de ilave etmek gerekir.

Bütün bunlar bir yana, bırakın bir kimse veya konu hakkında beyanda bulunmayı, yoruma girmek dahi basitliğin bir ifadesi sayılır.

Değişik kanallarda dedikodu üretim merkezi olarak kabul edilen, her türlü açmazlığın büyük bir hoşgörü ile sergilendiği "paparazzi" programları ve gayesinden uzak biçimde hazırlanan pek çok yapımı dikkatle izliyorsunuzdur.

Bunların izlenme oranının maalesef çok yüksek düzeyde olması da oldukça düşündürücüdür.

Bu durum insanımızın ne halde olduğunu gösteren açık bir kanıt.

Esasen "O şunu yapmış, bu şöyle demiş; filan şöyle giyinmiş yakışmamış; fişmekanda varmış da sizde niye olmasınmış..." gibi lâkırdılarla günlerimizi geçirmemeliyiz derim.

Tasavvuf ehli işaret edilen noktayı, "kâl değil, hâl ehli olmak" şeklinde dile getirmiştir.

Yapılanların, söylenenlerin nereye varabileceğini kestirebilseydik, bu tür olaylardan uzak durur ve her türlü tedbiri alırken acilen kelimelerimizden "im" ve "miş" eklerini kaldırırdık.

Bu strateji çerçevesinde ve öngörüler doğrultusunda, olay daha vahimleşmeden, birey zamanında etkili önlem alabilse, olayın büyük boyutlara ulaşması önlenebilir.

Şimdi dilerseniz beyinde bu dedikodu mekanizmasının nasıl işlediğine bir bakalım...

Dedikodunun merkezinde kişinin kendi dışındakini merak etme, araştırma yatar.

Bu merak hayvanlarda da vardır. Onlardaki merak yaşadığı ekolojik ortamın getirisi olan, bilinçli olmayan ve kendini koruma adına dikkat kesilme şeklinde açığa çıkar.

Bu ilginin dikkat kesilme şeklindeki açığa çıkışı beyin sapı tarafından bir başka deyişle sürüngen beyinledir.

Hakiki anlamda "insan" manasını yani gerçeği yaşama istidatına sahip olanlarda bu merak, bedensel ve dürtüsel değil, kişinin hakikatini yaşamaya yönelik olarak verileri inceleme ve değerlendirme şeklinde prefrontal kortekste açığa çıkar.

Dolayısıyla, "dışarısı" diye algıladığına ilkel anlamda dikkat kesilen ve onun bunun dedikodusunu yapan mental hayvandır ve maalesef beyin işleyiş sistemi gereği de bu olay ne kadar çok tekrarlanırsa, veri tabanı bunu kanıksar ve "alışkanlık" adı altında özellikle beyincik ve limbik sistemdeki nöronlar sürekli bu konuda aktif olarak çalışarak, kişinin kendisi ile değil, başkaları ile ilgilenmesi yönünde açığa çıkar ve bu durumda mental yapı kendi hakikatini yaşamaktan çok uzak, başkalarının hayatının yorumunu yaparak ömrünü tüketir.

Şimdi bütün bu açıklamalar istikametinde konuyu bir de frekansal açıdan izah etmeye çalışalım...

Beyinde tad alma, görme, koklama, renk ayırımı vs. özellikler bir frekans merkezinde toplanır. Bu hormonal yapıların faaliyetinin oluşmasıdır.

Hormonların devreye girişi ile artı ve eksiye dayanan bir çalışma sistemiyle beynin ürettiği, bir nevi backupı, mikrodalga ikizi, holografik dalga olan ruh adlı yapıya kayıt yapılır.

Diğer yandan her beyin kendi frekansına uygun yapılarla sürekli iletişim içindedir.

Bunu enerji alışverişi olarak kabul etmeliyiz.

Dolayısıyla, diyelim ki; bir kimse hakkında, O'nun istemeyeceği şekilde konuşuldu. Olay, dış görünüş itibarı ile bilinen şekilde dedikodudur. Buradaki işlev de, elektromanyetik bedendeki pozitif potansiyelin, başka bir deyişle artıların dedikodusu yapılan kişiye aktarılmasıdır.

Şayet, dedikodusu yapılan kişide bu bahsini ettiğimiz şey yoksa, otomatikman hakkında konuştuğu kişinin eksilerini alır.

"Gıybet eden, pişmanlık içindeyse ne olur?".. Bu sorunun akla gelmesi de muhtemeldir.

Şöyle ki; o kişi artılarını gönderir, buna mani olmak mümkün değildir. Ancak karşı tarafın eksileri devreye girmez, ona ulaşamaz.

Biz içinde bulunduğumuz sistemin nasıl ve ne şekilde çalıştığının farkında değiliz.

Anlatılanlar beyinsel işlevlerdir.

Aslında, bu nokta algılayamadığımız bir şekilde, beyinlerin rezonansa girmesiyle –dedikodu- düşünce boyutunda başlamakta, dilde sona ermektedir.

Temennimiz, sistemin dikkate alınması ve menfi düşüncenin dile ulaşmamasıdır.

Bu Yazı Toplam 2448 Defa Okunmuştur

ETİKETLER : Yazdır

      Yorumlar
    Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
    Henüz bir yorum yapılmamış

     Diğer Yazıları


    • EĞİTİMCİ OLABİLMEK
      14-04-2014 | 12 : 52 18
    • Bediüzzaman Saidi Nursi Hazretleri
      11-11-2011 | 10 : 44 27
    • Hac Arafattır
      06-11-2011 | 13 : 58 28
    • Mucize
      19-11-2012 | 08 : 51 56
    • Neden düşünemiyoruz?
      27-10-2011 | 10 : 58 19
    • ÖTENAZİ [FİŞİ ÇEKMEK]
      10-01-2012 | 12 : 59 17
    • Felsefe ve İnsan
      09-12-2013 | 09 : 26 18
    • DÜŞÜNMEK GÜZELDİR...
      01-12-2011 | 16 : 51 36
    • ZAMANDA 'ZAMANSIZLIĞI' FARK EDEBİLMEK
      21-05-2013 | 08 : 45 20
    • ERKEK-KADIN...
      17-12-2011 | 10 : 59 58
    • Ramazan ayında beslenme formülleri
      09-07-2013 | 13 : 14 28
    • ADI ÜSTÜNDE; DEDİKODU BU!
      22-07-2013 | 14 : 32 27
    Tüm Yazıları

     Köşe Yazarlarımız


    • doğan  yıldıztan
      doğan yıldıztan
      Bir Başka Avrupa!
    • UĞUR DEMİROĞLU
      UĞUR DEMİROĞLU
      HALKIN PARTİSİNDE YENİ YÖNETİM BELİRLENDİ…
    • Hasan Vehbi Ersoy
      Hasan Vehbi Ersoy
      DEİZM-TEİZM-ATEİZM-PANTEİZM’E BAKIŞ
    • Semih ÇOLAK
      Semih ÇOLAK
      SEÇMEN NE DEDİ?
    • Konuk Yazar
      Konuk Yazar
      Temiz enerji ve gelecek mücadelesi
    • Uğuralp CİVELEK
      Uğuralp CİVELEK
      “Bu bir suç duyurusudur”
    • Özkan Doğan
      Özkan Doğan
      YEREL RADYO VE REKLAM
    • Şenol AZMAN
      Şenol AZMAN
      “Aman doktor, yaman doktor. Derdime bir çare!” – 2-
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedide Robotik Cerrahiler: Geleceğin Tıbbına Açılan Kapı
    • Merve KIRAN
      Merve KIRAN
      KİLO KONTROLÜNDE KİLİT NOKTA: ARA ÖĞÜNLER
    • Özge CERRAH
      Özge CERRAH
      ÖĞRENECEK ÇOK ŞEY VAR...
    • İsmail DEMİREL
      İsmail DEMİREL
      SAĞLIKTA OLUMSUZ İŞLER
    • Harun KARA
      Harun KARA
      ÖĞRETMENİM , HAKKINI NASIL ÖDERİM !
    • Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      SEVGİ ASLA YETMEZ!
    • Dilek Şen Karakaya
      Dilek Şen Karakaya
      KAYIP-YAS SÜRECİ
    • Hamdi Güner
      Hamdi Güner
      DÜNYASI İÇİN DÜRÜST OLARAK ÇALIŞAN MÜSLÜMAN AHİRETİNİ DE MAMUR EDER
    • Hüseyin Aksakal
      Hüseyin Aksakal
      HAVADAN SUDAN…
    • Elif Yapıcı
      Elif Yapıcı
      ECHO İLE NARCİSSUS’ UN ACI VEREN HİKÂYESİ
    • Durul Mert M.A Ed.
      Durul Mert M.A Ed.
      İNSANLARIN EN BÜYÜK ARZUSU MUTLULUK AMA NASIL MUTLU OLABİLİRİZ?
    • Kudret Yavuz Eren
      Kudret Yavuz Eren
      Çocuğunuz her şeyi unutuyor mu?

     Çok Okunan Köşe Yazıları


    • BUGÜN
    • BU HAFTA
    • BU AY

    » Henüz BUGÜN Yazı Görünmüyor

    » Henüz BU HAFTA Yazı Görünmüyor
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      SAĞLIKTA KALİTE Mİ, ULAŞILABİLİRLİK Mİ
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedide Robotik Cerrahiler: Geleceğin Tıbbına Açılan Kapı
    Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
             

    © degisimmedya.com

     İletişim Bilgileri
     Künye
    İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın
    Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
    •   ASAYİŞ
    •   EĞİTİM
    •   GÜNCEL
    •   KÜLTÜR
    •   KULİS HABER
    •   SİNEMA
    •   TEKNOLOJİ
    •   TÜRKİYE
    •   DÜNYA
    •   FOTO GALERİ
    •   VİDEO GALERİ
    •   YAZARLARIMIZ
    •   GÜNÜN HABERLERİ
    •   Arşiv
    Tel : 0 372 322 27 30

    E-posta: info@degisimmedya.com