Geçtiğimizi Pazar günü bir dostumun torunu için yapılan sünnet cemiyetine katıldım. Biri emekli iki cami görevlisi Yasin-i şerif okuyorlardı. Ben de yanlarına oturdum. Kısa bir konuşma ve dua yapacaktım.

Ama cihazın sahibi olan kısa surelerin okunuşundan sonra Elif-Lam diye başlayan Bakara suresinin ilk beş ayetini okumayı teklif ederek mikrofonu bana uzattırdı. Ben ise dua yapmak istediğimi söyledim. O ise “Yok duayı ben yapacağımı; acelemiz var başka bir yere daha yetişeceğiz” cevabını verdi. Ben ise açıklamasız okumalara taraftar değilim. Bu nedenle düşündüm ve mikrofonu iade ettim.

Cihazın sahibi hemen Bakara’dan beş ayeti okuyup hemen dua yapıp cihazı toplamaya başladı. Ben çok yanlış yaptıklarını, sünnet hakkında bilgi verilmeden cemiyeti sonlandırmanın asla doğru olmadığını, vebal altında kalacaklarını söyledim.

Acil olduklarını söylemelerine rağmen pilav yemeği de ihmal etmediler. Halbuki gidecekleri yerde de aynı pilav olmalıydı.

Sevgili okuyucular. Sünnet mevsimini yaşıyoruz. Sünnet adı üstünde Peygamberimizin sünneti; ama sünnet edilmesi sünneti vacip kuvvetinde bir sünnet olup İbrahim Aleyhisselam ile başlamıştır. Dolayısıyla İbrahim Peygamberden ve onun nasıl zengin olduğundan, varlığına nasıl bereket geldiğinden bahsetmek ve onu örnek almak gerekir.

Bu konuda Mümtehine suresi 4, 5 ve 6.ayetlerinde Yüce Rabbimiz şöyle uyarmaktadır: “Sizin için İbrahim ve onun beraberinde olanlarda çok güzel örnek vardır. Onlar kavimlerine dediler ki; ‘ biz sizden ve sizin ibadet ettiklerinizden beriyiz, sizi reddediyoruz ve tek Allah’a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda düşmanlık ortaya çıkmıştır’ Ancak İbrahim’in babası için ‘ben senin için elbette istiğfar  edeceğim ve Allahtan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez’ sözü örnek değildir.(İbrahim ve beraberindekiler ayrıca) ‘Ey Rabbimiz biz sana tevekkül ettik (güvendik) ve sana yöneldik ve dönüşler de ancak sanadır’ sözünü de ilave ettiler.

“Onlar ayrıca ‘ Ey Rabbimiz! Bizi kafirler için fitne (kazanılması güç sınav) eyleme, bizi mağfiret eyle; sen aziz (şerefiyle güçlü) ve en doğru hükmü verensin’ sözünü de ilave ettiler”

“Sizin için, Allah’a ve ahirete kavuşacaklarını umanlar için onlarda ‘İbrahim ve beraberindekilerde) kesinkez güzel örnekler vardır; kim arkasını (bu gerçeklere) dönerse Allah onlara muhtaç değil ve çokça övülendir”

Ayet-i kerimelerin meallerinde görüldüğü gibi İbrahim (as) eşi ve çocuğuyla birlikte güneşe, ay ve yıldızlara tapanlara karşı meydan okumuşlar. İşte bu bizler için çok güzel bir örnektir. Azlığımıza bakarak yanlış inanç ve yanlış davranışlara karşı gerekli tepkileri göstermekten geri kalmamızın doru olmadığı bu cemiyetlerde anlatılmadır.

Ayracı çeşitli tefsirlerde belirtildiği gibi Hacer validemizin oğlu İsmail ile birlikte bugünkü Ka’benin olduğu yerde daha bina yok iken bırakılması ve eşinin tebliğ için gitmesine itiraz etmeyişi kadınlarımız için çok güzel bir örnektir.

Ayrıca İsmail’in kurban edilmek üzere Mina’ya kurban edilmek üzere götürülmesi ve şeytanın çeşitli tahriklerine rağmen Hacer validemizin engel olmayışı, İsmail’in de Şeytana kapılıp babasından kaçmayışı, aksine onu taşlaması örnek alınacak davranışlardın. Bunlar Sünnet cemiyetinde anlatılmalıdır.

Dahası; Çeşitli tefserlerde anlatıldığı gibi Hz İbrahim’in ambarları almayacak şekilde tarım zengini olmasının sebepleri bu cemiyetlerde dile getirilmelidir.

Yasin-i şerifi okumak yerine kısa surelerle veya Tebareke ile yetinilip Mümtehine suresindeki üç ayetin okunup açıklanması pek ala mümkündür; fazla bir zaman almaz.

 Davet edilen görevliler bunu yapmalı, hatta cemiyet sahibi onlardan bunu rica etmelidir. Aksi halde hem okuyucular ve hem de cemiyet sahibi vebal altında kalacaktır. Bunlar birer fırsattır; kaçırılmaları büyük bir kayıptır.

M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü