Geçenlerde Kur’an-ı kerim okurken Araf suresinin 57.ayeti dikkatimi çekti.  Bu ayetten esinlenerek yağmur mucizesini yazmayı düşündüm. Bu noktada aklıma başka bir ayet daha geldi ki Hıcr suresinde 23.  Olarak geçen o ayet yağmurun oluşumunu daha net biçimde mucize olarak ortaya koyuyor. Orada yüce Mevla şöyle beyan ediyor: “Biz rüzgarları aşılayıcı olarak göndeririz ve arkasından gökten su indirir, onunla sizi sularız (su ile doyururuz), siz onu depolayıcı değilsiniz”

Demek ki gök bir laboratuvar, melekler de labirent. Allah’ın talimatıyla rüzgârın çarpıştırmasıyla  meleklerin de meharetiyle orada su meydana getiriliyor. Evet… rüzgarlar bazan kurutucu, bazan da su oluşturucu olarak eser.

İşte orada meydana getirilen suyun yere düşmemesi mucizeden  başka bir şey değildir. Çünkü fizik normlarından yer çekimini biliyoruz ki havadan daha ağır olan hiçbir şey havada durmaz yere düşer. Ama bulutlarda oluşan su yere düşmüyor.

Bulutun suyu havada tuttuğunu söyleyemeyiz; çünkü su ince giysileri bile delip aşağı inme, dökülme  kabiliyetindedir. Öyleyse onu orada tutan bir güç var o da Allah’tır. “Siz onun  depolayıcısı değilsiniz” ifadesi de çok dikkat çekicidir. Burada Yüce mevla demek istiyor ki: “Siz gökte bir depo yapıp orada suyu tutarak istediğiniz yere götürüp sulama yapamazsınız. Ama biz orada su oluşturur bulutu ona depo yaparız ve onu istediğimiz yere sevk ederek ölü arazileri diriltebiliniz”

Araf suresi 57. Eyitti ise Yüce Rabbimiz şöyle beyan ediyor: “O rüzgarları rahmet (yağmur) öncesi müjde olarak gönderir; rüzgarlar bulutları ağırlaşmış bir halde (su ile) yüklediği vakit bulutu (bulutları) ölü beldeye sevk ederiz ve arkasından o buluttan suyu indirir ve meyvelerin herbirini çıkarırız. İşte bunun gibi (buna benzhalde) ölüleri de çıkarırız; umulur ki hatırlar, hatırda tutar (öğüt alır) sınız”

Bu ayet üzerinde biraz düşünecek olursak bulutların oluşması ve onların içlerinde yağmur suyunu tutması bir mucize (harika) olarak çıkar karşımıza.

Bulutlar yağmur ile, yahut yağmura dönüşecek madde veya nem ile yüklenince ağırlaşmış olmaları ve bu ağırlığın onları yere indirmesi, hatta düşürmesi gerekirdi. Ama öyle olmuyor, yağmur yüklü bulutlar havada duruyor. Sonra rüzgarlarla onları Allah (CC) istediği yere sürüklüyor.

Ayetin ifadesiyle ağırlaşmış olduğu bildirilen bulutlar rüzgar ile sevk edilirken bile giderek yere inmesi gerekirken böyle bir şey olmuyor. O ağırlaşmış bulutlar yere inmeden başka bir beldenin üzerine kadar gidip orada içini boşaltıyor.  İşte bunların hepsi birer mucizedir, insanların yapamayacağı işlerdir.

Öyleyse bizim yapamayacağımız şeyleri yapan ve hem de bizim lehimize icraatta bulunan O Yüce varlığın, tabiat kanunlarını en iyi şekilde yapan Allah’ın bizim için de ortaya koyduğu en güzel düzeni İslam düzenini uygulamamız gerektiği şuuruyla hareket etmemiz gerekir.

Aksi halde bulutlar havada ihtiyacı olan beldelere gitmeyip sis halinde yere çöker ve tüm ekinlerimizin güneşten gıda almasına ve gelişmesine engel olur, bizim de temiz hava almamız imkansız hale gelebilir. Allah isterse yağmur yüklü bulutu birdenbire boşaltır ve sel felaketi de meydana getirebilir.

Şu halde Allah’ın gökteki su depoları olan bulutları gördüğümüzde şükredelim ve kendimize biraz daha çekidüzen verelim, İslam’a aykırı bir davranış göstermeyip dua edelim ki O ilahi depo yavaşça ihtiyaç duyulan yerlerimizin üzerine insin ve biz de ondan gereği kadar yararlanalım.                                              

M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü