Önceki akşam bir mahalle camiine gittim. Cami görevlisi Yasin- Şerifi okuyordu. Bitirince İhlas, Felak, Nas ve Fatiha surelerini de okudu. Ama hiçbir açıklama yapmadı. Ben gittiğimde sadece bir kişi vardı; sonra iki kişi daha geldi. Yani Cuma gecesi olmasına rağmen yeteri kadar cemaat birikmedi. Çıkarken 5 veya 6 kişi olmuştuk.

Düşündüm kendi kendime; “Cemaat niçin yeterli değil” diye. Ama cevabını bulmakta gecikmedim. Yıllardan beri Yasin ve Tebareke okuyup açıklanmadığı ve dinleyenlere bilgi verilmediği için onlar da önemsemiyor. Yani orada bir farz yapılmadığı için Müslümanlar da cemaatle namaz kılmanın sünnet olduğunu bildiği için biraz da yorgun ise namazı evde kılıyor.

Halbuki Cami görevlisi okuduğunu arkasından açıklayıverse halk bilgi vermek olduğu için farz diye gelip dinlemeye önem verecek. Gerçi “Kur’an-ı kerimi okumak sünnet, dinlemek ise farzdır” deniliyor ama yıllardan beri anlamadan Kur’an dinlemeyi cemaat kanıksamıştır.

Öyleyse Cami görevlileri halkı niçin camiye gelmiyorsunuz diye azarlamak yerine onlara okudukları sureleri açıklasalar eminim ki cemaat artacak. Ben Fransa’da Orlin eyaletinin Montarji ilinin Şalet ilçesindeki camide göreve başlayınca yatsı namazlarında 10 kişi olan cemaat 30’a yükselmişti. Çünkü okuduğum sure ve aşr-ı şerifleri okuyunca açıklıyordum. Cemaat de bilgilerini artırmak için geliyorlardı.

İşte bu nedenle cami görevlileri okudukları sure ve aşirleri zaman zaman açıklamalı ki cemaat de bilgi edinme farzını yapmak için camiye gelmek zorunda olduğunu bilsin.

Yasin-i şerifi bir defada açıklamak sıkıcı olur; ama har hafta birer yahut yarımşar sayfası açıklanırsa kimse bundan sıkılmaz. Aşr-ı şefleri bile aynı anda açıklamak sıkıcı olabilir; ama yarısı açıklanır, “diğer kısmını yarın açıklayacağım” denirse onu kaçırmamak için önemli işi çıkmayanların hepsi gelebilir.

Her akşam açıklamaya da gerek yoktur, aşr-ı şerifler iki-üç akşamda bir, Yasin-i şerif haftada yarımşar sayfa olarak açıklanırsa bıktırıcı olmaz ve cemaat artar.

Cami görevlilerinin dikkatini çekiyorum! Yıllarca okudukları “Amenerresül ve Hüvellahüllezi” de ne anlatıldığını ve hangi mesajların verildiğini cemaat bilmiyorsa bunun vebali kimin olacak. Elbette evlerinde bu aşirlerin tercümesini okumadıkları için kendileri de vebal altındadır; ama cami görevlilerinin vebali daha ağır olacaktır.

Cemaate önem vermemenin bir sebebi de iman za’fiyetidir. İşte bunun vebali de yine cami görevlilerinin sırtındadır. Yasin-i şerifin birçok yerinde astronomi ve biyoloji vardır. Bunlar 1400 yıldan beri orada anlatılmaktadır. Bunların bir kısmı fen tarafından daha yakın bir zamanda keşfedilmiştir. Mesela: Yasin-i şerifin üçüncü sayfasında 36.ayette “Yerin bitirdikleri ve kendi nefislerinden ve daha (insanların) bilmedikleri çiftleri yaratanı tesbih ediniz” ifadesinde bahsedilen bitkilerde erkeklik ve dişiliğin olduğu ve insanların o zaman bilmediği elektriğin de pozitif ve negatif kutuplarının yine erkeklik ve dişilikle ilgili olduğu yakın bir geçmişte keşfedilmiş ama Kur’an bunları 1400 yıldan beri haber veriyor. 37. Ayette ise dünyanın döndüğü ifade ediliyor ki o çağlarda Batı Hıristiyan alemi dünyanın tepsi gibi olduğunu iddia ediyordu. Döndüğünü söyleyen Galile’yi idama mahkûm etmişlerdi. 38.Ayette ise Güneşin fezada akıp gittiği çok net biçimde ifade edildiği halde Fen ancak 20.asrın ikinci yarısında bu keşfi yapabilmiştir.

İşte fennin çok yakın geçmişte keşfedebildiği bu gerçekleri Kur’an-ı kerimin 1400 yıl önce vermesi dinleyicide Kur’an-ı kerime karşı bir hayranlık uyandırır ve imanları takviye eder. İmanı güçlenenler de camilere koşar.

Hamdi GÜNER/Emekli Müftü