Kurban kesmenin ailevi sosyal ve psikoyal (Psişik) gibi birçok faydaları vardır. Her şeyden önce Kurban kesmek Müslümanı Allah’a yaklaştırır. Çünkü Allah’ın kendisine vermiş olduğu nimetlere karşı kendisini Allah için kesmesi gerekirken kendi yerine bir hayvanı kesmektedir. Bu anlayışla yapılan kurban elbette Müslümanı Allah’a yaklaştırır.

 Ailevi faydası ise hemen akla gelebileceği gibi aile fertlerinin et yeme ihtiyaçlarını mecburi olarak temin etmesidir. Gerçekten bu zaruri gibidir. Çünkü bazı aile reisleri cimri olabiliyor. Zengin oldukları halde diğer gıda maddelerine göre pahalı olduğu için cimri insanlar et almaz ve aile fertleri de et gıdasından mahrum olurlar. Ama kurban kesmek vacip olduğu için cimri aile reisleri de Müslüman ise günaha girmemek için kurban kesmek zorunda kalıyor; aile  bireyleri de et yemeği gıdası alma fırsatını buluyor. Aslandı Peygamber efendimizin: “Müslüman Allah’ın rızasını hesaba katarak efrad-ı ailesine infakta (harcamada) bulunursa bu onun için sadaka olur” müjdesiyle aile reislerini aile içi harcamaya teşvik etmiştir. Ama kişiler bu infakı et dışındaki gıdalarla yaptığını düşünebilir. İşte burada Kurban kesmenin vacip olduğu bilgisi gündeme gelerek aile reisini et ihtiyacını da temine mecbur eder.

Ayrıca kurban vejetaryenleri (etyemezleri) de et yemeğe alıştırarak onların da bu gıdadan faydalanmalarını sağlar. Çünkü Kurban eti diğer etler gibi değil daha lezzetli olur. Vejetaryenlere bu anlatılırsa elbette merakları uyanacak ve “hele bir tadayım” diyerek yiyecek ve belki de bundan sonra et yemeye alışacak, daha sağlıklı bir vatandaş olarak safımızda yer alacaktır.

Kurban kesmenin sosyal faydalarına gelince; bunları birkaç madde olarak ifade etmemiz gerekiyor.

1.Kurban fakirlerin de et gıdasına kavuşmasını sağlar; çünkü Peygamberimiz kurban etinin üçe ayrılarak bir kısmının evde bırakılmasını, bir kısmının ise fakirlere, diğer bir kısmının da eşe dosta verilmesini tavsiye etmiştir.

2.Aynı hadis gereği kurban etinin bir kısmını eşe, dosta, komşulara verirken onlarla güzel bir kaynaşma, yakınlaşma olur. Zaten kurbanın sözlük manası yaklaşma ve yakınlaşmadır. Komşular arasında Yahudi bile olsa ona da kurban etinden verilir ki Tabiilerin büyüklerinden Mücahit (R-ra), Sahabe-i kiramın en abid ve zahitlerinden Abdullah ibni Amr’ın bir koyun kestiğini ve (sas) “Yahudi komşumuza da veriniz; çünkü Resulullah (sas) den şöyle buyurduğunu işittim –Cebrail (as) komşu hakkında bana o kadar tavsiyede bulundu ki nerde ise komşuyu komşuya varis kılacağını sandım- sözünü aktardı”. Demek oluyor ki kurban bizi sadece Müslümanlara değil Müslüman olmayanlara da yaklaştıracak ve belki de onların Müslüman olmasını sağlayacaktır.

3.Ayrıca kurbanlığı keserken tekbirin orijinalini getiriyoruz ki Türkçesi “Allah en büyüktür, Allah en büyüktür; ondan başka ilah yoktur, Allah en büyüktür ve övgüler Allah içindir” şeklindedir. İşte burada “övgüler Allah içindir” sözüyle Rabbimizin övülmesi gerektiğini ifade ederken öveceğimiz kişilerin de Allah için övülmesi gerektiğini kabul ediyoruz ki böylece hep iyi insanları öveceğimizi, kötü kimseleri övmeyeceğimizi taahhüt etmiş oluyoruz. Bu sözü sadece Kurban kesenler değil bayram namazını kılarken bütün Müslümanlar da söylüyor; hatta bu söylem Arefe günü sabahından başlayarak bayramın dördüncü günü ikin namazına kadar her farz namazının sonunda tekrar ediliyor. Artık bu insanların hep iyi insanları öveceği kendi yandaşı ve partisinin adamıdır diye kötüleri övmeyeceği bir ortam oluşacaktır ki bunun çok büyük fayda getireceği açıktır.

Kurbanın Psikoyal (hissi) faydaları da çok önemlidir. Peygamberimiz kızına “Ey Fatıma kurbanının kesilişine hazır ol, çünkü (orada hazır olursan) her damla başına bir günah’ın afvolacak” emir ve müjdesini vermiştir. Peygamberimizin kızının kurbanı kesilirken yanında bulunmasını emretmesi üzerinde durmak gerekir. Fatıma validemiz kurbanın parasını vermiş ve ona ortak olmuş, vekilini de göndermişse günahı niçin afvedilmesin? Bu afvın orada bulunmaya bağlanması Psikoyal bir olaydır ve kanaatime göre kan tutmasına karşı bağışıklık kazanmayla ilgilidir. Bazı insanlar kanlı olaylar karşısında baygınlık geçirir, kendilerini kaybederler. İşte kurban kesilirken onun akan kanını seyretmek bizi kan tutmasına karşı aşılamış ve bağışıklık kazandırmış olur. Trafik kazaları ve anarşik olaylarda kan ile karşılaşmayacağımızı kimse garanti edemez. Öyleyse sadece kurban kesen ve görevliler değil 9-10 yaşındaki çocuklarımızın da kurbanın kesilişini seyretmelerini sağlamalıyız.

Bu arada psikologların “kurban edilecek hayvana çok yumuşak davranmanın onun hissiyatına etki yapıp etinin daha lezzetli olmasını sağlayacağını” ifade etmiş olmalarının da Peygamberimizin: “Kurbanlıklarınızı okşayarak getirin ve okşayarak boğazlayın” hadisiyle mucizevi sözüyle çakıştığını hatırlatmak isterim.

Hem kesilen kurbanlıklar ve hem de bayramınız mübarek olsun, sofralarınız bereket ile dolsun