Aslında ilgili ayet-i kerimede faiz yiyenlerin sadece Allah’ın değil Peygamber efendimizin de tahribine hazır olmaları uyarısı yapılıyor; ama sevgili peygamberimiz hayatta olmadığı için onun tahribi söz konusu olmayacağından böyle bir başlık attık.

Gerçi birçok tercüme ve tefsirlerde ilgili ayet-i kerimelerden birinin meali (Bakara 279) tercüme ederken “Eğer (faizden) vaz geçmezseniz Allah ve Resülü ile savaşa hazır olun” şeklinde verilmiştir. Diyanetin 2006 da 11. Baskı olarak yayınlanan Kur’an-ı Kerim tercümesinde “Eğer böyle yapmazsanız (vaz geçmezseniz) Allah ve Rasülü ile savaşa girdiğinizi bilin” şeklinde biraz daha uygun bir ifade kullanılmış ise de kanaatime göre buda pek tatmin edici değildir. İnsanlar Allah’ın karşısında kim oluyorlar ki onunla savaşa girebilecekler veya Allah onlara “benimle savaşa girdiğinizi bilin” diye hitab edecek. Bu nedenle ayet-i kerimenin mealinin: “Eğer yapmazsanız (faizden vaz geçmezseniz) Allah’ın ve Peygamberin tahribine hazır olun” şeklinde verilmesi daha uygun olur.

Sarf ilminden öğreniyoruz ki filler harf-i cer ile sılalandığı zaman, yani önünde veya bir kelime ilerisinde harf-i cer geldiği zaman manaları ziyadeleşir. Adı geçen ayet-i kerimede ise harb kelimesi  min harf-i cerri ile sılalanmış ve harab olmak yerine tahrib edilmek manasını kazanmıştır. Ayetteki “Harb”  kelimesi fiil değil mastardır ama bazan mastar fiil manasında kullanılabiliyor.  Şu demek oluyor: “Eğer faizden vaz geçmezseniz Allah ve peygamberin sizi tahrib edeceğini bilin.” Eğer Peygamberimiz hayatta olsaydı Faizle muamele edenlere savaş açar ve onları tahrip ederdi. Ama Şimdi hayatta olmadığı için sadece Allah tahrib ediyor. Belki de Peygamber efendimiz  ümmetlerinin Faiz ve daha nice günahlarını Berzah aleminde her Cuma günü görüp boynu bükülünce Yüce Mevlamız gadap ederek hem ekonomik ve hem de sosyal yönden bizleri cezalandırıyır.

Öyle değil mi? Yıllardan beri hükümetlerimiz bir türlü ekonomiyi düzeltemiyor. Memur veya işçilerimizin birçoğu değil yoksulluk sınırı altında, açlık sınırı altında maaş veya ücret alıyor. Belki batılı yönetimler işçi veya memurlarına daha yüksek bir düzeyde ücret veya maaş verebiliyor; ama son Corona virüsü krizinde gördük ki onla da ekonomik yönden harabeye dönmüşlerdir..

Nerdeyse bir sayfa olarak faizin kötülüğünden bahseden Bakara suresinin 275. Ayet-i kerimesini bir de dünyevi yönden meallendirecek olursak “Faiz yiyenler ancak Şeytan’ın (cinlerin) çarptıkları gibi ayakta olurlar (yani sendeleyerek ayakta durabilirler); bunun sebebi -alışveriş de riba(faiz) gibidir- demeleri yüzündendir. Halbuki Allah Alışverişi helal faizi haram kılmıştır; kim ki kendisine bir öğüt gelir de (faize) son verirse parasının geri kalanı ona aittir ve (daha önceki yedikleri) Allah’a kalmıştır (isterse onları cezalandırır isterse bağışlar); ama kimler (faize) dönerse onlar cehennemliktir, onlar orada muhallet halde kalacaklardır” manasıyla karşılaşınız.

Gerçekten Faizle muameleye devam eden İslam ülkelerinin ekonomileri bir türlü düzelmiyor, “hepsi de sendeliyor, ha düştük ha düşeceğiz; ha battık ha batacağız” endişesini taşıyorlar. Peygamber efendimiz boşuna. “Yedi helak edici (şey) den sakının (onlar) Allah’a şirk yapmak, büyü etmek, haksız yere bir tişiyi öldürmek, öksüz yalını yemek, faiz yemek, kızıştığı anda savaştan kaçmak ve  namuslu mü’mine (inançlı) kadına iftira etmektir” dememiştir.

Gerçi tefsir ve tercemelerin birçoğunda “faiz yiyenlerin mahşerde şeytanın çarptıkları gibi kalkacaklardır” ifadesi kullanılıyor ise de “kalkarlar” manasına gelen “yekumune) kilemisinin önünre veya arkasında kıyamet veya mahşer ifadesi olmadığı için “kalkarlar” ifadesi  hem dünya ve hem de mahşerle irtibatlandırılabilir.

Ruh’ul’beyan tefsirinde de geçen bir hadis-i şerifte sevgili Peygamberimiz: “Beş bela beş şeyle gelir; faiz yenilince  (yerlerde) batış ve deprem olur, hakimler haksızlık ederse yağmur kıtlaşır, zina zuhur ederse ölümler çoğalır, zekat verilmezse hayvanlar helak olur, zimmet ehline (Müslüman olmayan vatandaşlara) dokunulursa devlet onların eline geçer” diyerek yaptığı önemli uyarılarının başında faiz yasağı geliyor.

Gerçek böyle iken ülkemizde vatandaşlar faiz vermeye zorlanıyor ve birileri de o faizleri çekinmeden yiyor. Bu yüzden de ülke ekonomisi bir türlü düzeltilemiyor. Ne olur, birbirimizi ve özelliklede işbaşında olanları uyaralım.