Dinimiz İslam kadının el, yüz ve ayaklarından başka hiçbir yerini kocası ve çok yakın akrabaları dışındaki erkeklere, bir de zaruri olarak muayene edilmesi gerek doktorlardan başkasına göstermesine izin vermiyor. Bu durum bazılarının “yaz sıcaklarında kadını  bunaltmaz mı?” sorusunu gündeme getirebilir. İşte bu konuyu aydınlatmak istiyorum.

            16 Temmuz 2008 tarihli bir gazetede “Tiksindiğimiz Terimiz Sağlığımızın Klimlası” başlığıyla bilimsel bir yazı çıkmıştı. Yazının başında şöyle deniliyordu:

            “Pek çok insan terlemekten şikayetçidir; ama sağlık sigortalarımızdan biridir terleme. 90 dereceye kadar ısıtılmış bir sauna’da 15 dakika sonra yumurta taş gibi pişer. Fakat insan umursamaz bu ortamı. Çünkü terleyen vücut otomatik soğutmasını yapar, ortama uyum sağlar. Terleme çok etkili bir soğutma yöntemidir. Üstelik taze ter hiç kokmaz.…Şaşırtıcıdır ki bir bezelye tanesi büyüklüğündeki ter damlası yaklaşık 1 litre kanı 1 derece soğutabilir.

             Bu yazıyı okuyunca l970 li yıllarda okuduğum coğrafya kitabında baştan yere kadar yüzleri dahil örtülü Tuaregler’in resimlerini hatırladım. Onlar o yakıcı sıcak altında kapalı olmaktan bunalmıyor, aksine güneş ışınlarından korunuyorlardı.

            Öyleyse açık saçık gezen kadınların ellerindeki yelpazelerle serinlenmeye çalışması çare değildir. Zaten yelpazede el ve kol hareket ettiriliyor ki, bu hareket vücudun hararetini atırır. Şu halde sıcak havalarda açık saçık giyinerek yelpaze kullanmak yerine Tuaregler gibi değil ama normal olarak giyinerek terimizin hem bedenimizi ve giysilerimizi serin tutmasını sağlayabiliriz. Burada hemen Kur’an-ı kerimdeki Nahıl suresinin 81.ayeti akla geliyor. Orada Yüce Mevla bu gerçeği şöyle bildiriyor: “Allah yarattıklarından sizin için gölgeler (ormanlar) var eyledi. Dağlardan da barınaklar…sıcaktan ve soğuktan koruyan elbiseler yarattı. Allah selamet bulasınız diye böylece nimetlerini tamamlıyor.” Ayetin tümünü tefsir uzun sürer. Ancak burada “Sıcak ve soğuktan koruyan giysiler yarattı” cümlesine dikkatinizi çekmek istiyorum.
            Günümüz tıbbının “fazla güneş ışınlarının deri kanseri yaptığı” tesbitini hatırlayacak olursak 1400 yıl önce Kur’an-kerimin sıcaktan korumak için bize elbise(giysiler) verdiğini (giysilerin kaynağını yarattığını) bildirmesi bile hayranlık uyandırırken terin otomatik olarak işleyen bir soğutma sisteminin ürünü olduğunu bildirmesi bir taraftan yaratanımıza karşı hayranlığımızı artırırken öbür taraftan elbise içinde terlemenin iğrenilecek değil sevinilecek bir durum olduğunu müjdelemektedir.

            Burada… açıkta olan terin esen rüzgar yahut yelpaze ile hızlı bir şekilde buharlaşması onun serinletme görevini dengesiz kılarak derinin büzüşmesine sebep olacağı, bunun sıkça tekrarı derinin elastikeyetinin kaybolmasına ve sarkarak çirkinleşmesine yol açacağı ihtimalini de gündeme getirmektedir. Eğer elbise çok fazla ter almışsa onu değiştirmek ve mümkün ise düş almak gerektiği de açıktır.

            İşte bu noktada İslam’ın tesettür emrinin insanlar için bir nimet olduğu ortaya çıkıyor. Kadınlarımız hakkında Nur suresi 31. ve Ahzap suresi 59.    Ayetleri sosyal hayatı sarkıntılık gibi olumsuzluklardan korumayı hedeflediği gibi yukarıda mealini verdiğimiz Nahil suresi 81. Ayeti tüm insanların özellikle narin olan kadın cildini korumayı amaçladığı da anlaşılıyor.

            Demek ki kadın sıcak havalarda kapalı kıyafetle sokağa çıkmakla bunalıma girmez, aksine cildini dengesini kaybederek büzüşmekten korumuş olur.

            Öyleyse hanımlarımız gerektiğinde sıcak havalarda bile İslami kıyafetle gezerek sarkıntılık ihtimalinden cemiyetimizin ve hem de kendi bedenlerinin emniyetini sağlamalıdırlar.