SAADET PARTİSİ... TEMEL KARAMOLLAOĞLU...
20 Subat 2018 08:11:03
2019 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde tüm partiler yüzde 51'e ihtiyaç duyuyor. İlk turda olmazsa, ikinci turda bu rakama ulaşmak için çeşitli uzlaşma platformları tüm partilerin gündeminde...
Milliyetçi Hareket Partisi tavrını belirledi, Büyük Birlik Partisi en azından genel merkez açısından tutumunu ortaya koydu. Yeni kurulan İYİ Parti denklemin merkez sağ kısmında dengeleri belirleme potansiyeline sahip gözüküyor. Politik yelpazenin sağ tarafında özel bir etki gücü taşıyan bir siyasi parti daha var. Saadet Partisi...
Saadet partisinin önemi, son seçimlerde aldığı oyun bir sonraki seçim üzerindeki etkisinden kaynaklanmıyor. İktidar partisinin kimi zaman temsil ettiği iddiasında bulunduğu, kimi zaman da merkeze kayarak tali bir unsur olarak algıladığı muhafazakâr kesim üzerinde etkisi olan partiler arasında yer almasından kaynaklanıyor. Başka bir partinin politik eleştirileri, "Zaten onlar..." diye başlayan reflekslere muhatap olurken, Saadet Partisi'nin itirazları başka türden bir etki yapıyor.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun son dönemde siyasetin parlayan yıldızları arasında yer almasının temelinde de "Ne olursa olsun bizden olsun" hipotezinin yerini, tüm toplumu ilgilendiren konularda, ilkesel çerçevesi doğru belirlenmiş, ötekileştirmeyen üslubu yer alıyor. Eleştirilerinin etki gücünü katlayan bir üslup bu...
***
Sisli bir Ereğli akşamında, Saadet Partisi İl Başkan Yardımcılarından Gökhan Göktaş, Partinin önceki dönem Belediye Başkan Adaylarından Salih Dönmez ile birlikte, Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu'nun Türkiye'nin problemleri ve Çözüm Önerileri konulu konferansına giderken, Saadet Partisi'nin durumu, olası ikinci turda olası tutumlar, güneydoğu etkisi, Temel Karamollaoğlu faktörü gibi konularda eksiklerimizi toparlama imkânı bulduk.
Konferansın yapıldığı salona girdiğimizde, siyasi partilerin çoğu kez düzenlediği "körler sağırlar" çerçevesinin çok dışında bir manzara dikkat çekti. Mesela, Çaycuma'dan CHP'li Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, Memur Sen İl Temsilcisi Kamuran Aşkar (iktidar partisine yakın olduğu bilinen bir konfederasyon), Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ahmet Demirci, çeşitli meslek odası temsilcileri, Saadet Partisi'yle doğrudan aidiyet ilişkisi bulunmayan iş çevrelerinden kişilerin, salonda en az Saadet Partililer kadar yer tuttuğu anlaşıldı.
Saadet Partisi İl başkanı Sadık Kar, zaten maksadın bu olduğu konusunda da bilgi verdi. Ama genelde bir siyasi parti tarafından genel başkan düzeyinde yapılan toplantılar, aynı partinin şaşmaz takipçilerinden oluşan homojen bir topluma hitap ederler. Başka partilerden bunlara katılım pek olmaz. Bu durumu, hem Saadet Partisi'nin toplumun diğer kesimlerine açılma ihtiyacı, hem de savunduğu yaklaşımların toplumun tüm kesimleri tarafından kabul edilebilir olduğuna yönelik bir özgüven tezahürü olarak yorumlamak gerek.
***
Temel Karamollaoğlu, işte bu heterojen topluluğa verdiği konferansta, Saadet Partisi'nin bundan sonraki süreçte, yeniden kitle partisi olabilmek için öyle hafife alınamayacak bir hamle içinde olduğunu ortaya koydu. Partiyi yakından takip edenler, Saadet Partisi'nin 1897'denBasel Konferansıbu yana geçen yüz yirmi yılı aşkın süre içinde dünyanın şekillenmesi konusundaki görüşlerini bilirler. Karamollaoğlu, hem bu çerçeveyi yeniden çizerek, partinin doktrin yapısından ayrılmadıklarını gösterdi, hem de günümüz Türkiye'sinin yakıcı sorunlarının çözümleri konusunda, kutuplaşmacı , ötekileştirici yaklaşımlara prim vermeyen çözüm önerileri geliştirdiklerini ortaya koydu.
İki saat on beş dakika süren konferans boyunca, Hukuk Devleti, Demokrasi, Üretim Ekonomisi, ahlaki erozyon, dış politika gibi konularda, partisinin yaklaşımlarını detaylandıran Karamollaoğlu'nun, akıcı hitabetinin hakkını da vermek gerek. Bu retorik, Saadet Partisi'nin önemli sorunlar hakkında çözüm önerilerinin ne olduğu kadar, bu önerilerin gerçekten uygulanabilir, ayakları yere basan öneriler olduğu algısı yaratmayı da başardı.
Bir diğer nokta, Saadet Liderinin sahip olduğu özgüvene dayanıyor. Geçtiğimiz günlerde ulusal bir kanalda, 28 Şubat sürecinin muhafazakâr, mütedeyyin kesimler üzerindeki travmatik etkilerini anlatırken dikkatimizi çekenesasen ilk izlenimlerde ortaya çıkmasına rağmen, bu vesileyle iyice kristalleşen, konusuna hakimiyet gerektiren ve gerekirse özeleştiri yapmayı da olgunluk sayan bir özgüven bu. Konferansta göç konusunu, Mustafa Kemal'e gönderme yaparak açıklaması da bu özgüvenin eseri... Aynı zamanda hem halk adamı hem devlet adamı vasıflarını toplayan bir lider Karamollaoğlu...
İki saati aşkın bir konferansın içeriği konusuna elden geldiğince, konferansı anlatan haberle girmeye çalıştık. Burada bunu tekrara gerek yok. Bu konferanstan çıkarılması gereken sonuç nedir diyen olabilir belki...
Genel izlenim olarak şu söylenebilir: Siyasette iki sene çok ama çok uzun bir zaman. Bu sürenin neler getireceği konusunda fal bakmanın bir faydası yok. Yine de bugün itibarıyla, yukarıda çerçevesi çizilen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel seçimlerinde Saadet Partisi'nin muhalif tutumunu sürdüreceği söylenebilir.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com