Refüje çıktı!....
  Talihsiz genç ölü bulundu
  Uçuruma yuvarlandı!....
  CHP'de son dakika gelişmesi...
  Otobüsten inerken düştü…
  Buzlu yolda düşerek ağır yaralanmıştı… Hayatını kaybetti…
  Kısıtlama kaldırıldı!
  Okullar tatil edildi
  Zonguldak yolu uzun araçlara kapatıldı...
  Yüzer vinç dereye sürüklendi, 5 kişi AFAD ekiplerince kurtarıldı
20 Temmuz 2025 Pazar
Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
logo
  •  
    •  » GÜNCEL
    •  » KÜLTÜR
    •  » SİVİL TOPLUM
    •  » KULİS HABER
    •  » YEMEK
    •  » DİN VE MEZHEPLER
    •  » EREĞLİ TARİHİ
    •  » FOTO GALERİ
    •  » VİDEO GALERİ
    •  » YAZARLARIMIZ
    •  » RÖPORTAJ
    •  » SİNEMA
    •  » TEKNOLOJİ
    •  » DİYALOG
  • SİYASET
  • AKÇAKOCA
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • ASAYİŞ
  • YAŞAM
  • SAĞLIK
  • MEDYA
  • SPOR
  • EĞİTİM
TEMA KURUCUSUNUN KAZAĞI...

TEMA KURUCUSUNUN KAZAĞI...
01 Mayis 2017 09:00:17

Yazar : Hüseyin Aksakal

  • Whatsapp ta Paylaş

Medeniyet dediğimiz şey yaşamı tuhaf şekillerde etkileyebiliyor. Yaşamımıza kolaylık diye giren birçok şey, daha önce hiç farkında olmadığımız mahrumiyetleri de beraberinde getiriyor.

Tıpkı, otomobil sahibi olmayanlar, trafik sıkışıklığını araç sürücülerine nazaran daha az hissettiği gibi düşünün bunu... Eskiden yürüyerek gidebildiğimiz birçok yere araç bulup gidemediğinize hayıflandığınız olur ya... Aynen öyle.

Biri mektup yazdığında, posta idaresinin ne kadar iyi veya kötü çalıştığını anlamak için mektubu yazanın tarihini, pulun üstündeki mührün taşıdığı tarihi gözden geçirirdiniz. Posta idaresi, Ankara'dan bir mektubu iki haftada getirmiş olsa bile önemli bir problem değildi. Meğer ki mektup postada kaybolmasın. Yazıldığını bilmiyorsanız, bu da pek önemli bir problem değildi.

Evlere çevirmeli telefon alındığında, hatırı sayılan kişilerin evinde telefon olmaması önemli bir sıkıntı halini aldı. "Az yesin de bir telefon alsın" şikayetleri böyle ortaya çıkmış olmalı. Sonra araç telefonu diye bir şey peyda oldu. Ne olduğunu anlamadan cep telefonları çıktı. Birinci nesil cep telefonları öyle pahalıydı ki, onu alacağına evdeki Nuh Nebiden kalma buzdolabını değiştirmek veya bir cep telefonu almak arasında kararsız kalabilirdiniz. Her şeye rağmen bir cep telefonu edindiyseniz, gittiğiniz yerde nerede çekiyor diye elde telefon, yüksekçe yer arardınız.

Akıllı telefonlar çıktığında, problem daha da büyüdü. Cep telefonlarının kapsama alanı neredeyse her noktayı içine aldı. Bu kez de internet meselesi ortaya çıktı. Falanca operatörün interneti sizin evde nasıl çekiyor, Wi-fi uygulaması çalışıyor mu, Whatsapp'ta bir problem var, her toplumsal olayda ağırlaştırılan sosyal medya ortamları falan gibi bir sürü mutsuzluk kaynağımız var artık...

Adı üstünde sanal ortam ama sebep olduğu mutsuzluk ve stres, bu alemin yokluğunda yaşanan stresleri ona katlıyor. Teknolojinin ve tüketim toplumunun getirdiği yeniliklerden duyduğumuz mahrumiyet duygusu, modern yaşamın en önemli stres kaynaklarından birine dönüştü.

***

Sadece bu kadar da değil...

Eskiden arazi sınırındaki bir ihtilaf veya buna benzer meseleler insanların aralarında adli vakalar yaşanmasına yol açabiliyordu. Fakat yaşamlarını doğayla iç içe geçirmeye mecbursanız, ne bileyim narkotik problemleriniz olmaz. Gerçekten de jandarma bölgelerinde bu türden işlere karışmış kişileri gözden geçirirseniz, bu kişilerin bir dönem bulundukları kentlerde bu tür alışkanlıkları elde ettiğini gözlemleyebilirsiniz.

Doğaya yakın yaşayanlar, kafalarının içindeki dünya algıları yüzünden birbirlerine nadiren husumet beslediğini antropologlar da tasdik ediyor. İdeolojiler, inançlar gibi reel yaşamın dolaylı unsurları, eskiden insanların temel motivasyonları arasında ön sıralarda yer almazdı. Birisiyle komşuluk ilişkin iyiyse, imeceye tarlana geliyorsa geri kalan düşünceleri kendisine ait olabiliyordu.

Modern dediğimiz yaşamla birlikte, kutuplaşma denilen kavram temel motivasyonları yara yara ön sıralara yükseldi. Bakın şu referandum sürecine. Neredeyse toplum tam ortadan şak diye ikiye bölündü. Doğayla komşu ve işbirliği içinde yaşayan evvel zaman insanları arasında nadiren kişisel problemlere yol açan bir konu nasıl da insanları birbirine ötekileştirdi.

Biraz benzese de bu yazı bir nostalji yazısı değil. Bahar ayında bir zihin jimnastiği olarak algılayın bunu...

Zira modern insana göre doğaya daha yakın yaşayan toplumların geçmiş bayramlar haricinde hissettiği bir duygu değildir geçmişe özlem duymak. Onlar gelecek kışın ötesindeki geleceği nadiren düşünür, geçmişi daha da az kafaya takarlar. Modern döneme gelene kadar, insanların eskilerin bugünkülerden çok daha akıllı, çok daha yetenekli ve güçlü olduğuna inanıyor olması, geçmişe özlemden değil, bilinen masalların, özdeyişlerin ve üretim yöntemlerinin onlar tarafından icat edilmesi gibi pratik bir nedenden kaynaklanırdı.

***

Modernizme karşı mısın diye soracak olanlara, modern yaşamın zorlayıcı etkisini daha iyi açıklamak için bir anekdot aktarayım.

Hayrettin Karaca'yı çoğu kişi tanır... TEMA vakfı kurucusudur ve Türkiye'de ihracatın öncülerinden, sayılı zenginlerindendir. Bilenler bilir, hava koşullarının gerektirdiği durumlarda yakasında bir yaprak bulunan kırmızı renkli bir süveter giyer. Sanırsınız ki bu renk ve desende çok sayıda süveteri var, onu giyiyor. Oysa hep aynı süveterdir bu.

2007 yılında komşu ildeki bir üniversite etkinliğinde üstünde bulunan kırmızı süveterin öyküsünü anlatırken, aklımda kaldığı kadarıyla mealen şu ifadeleri kullanmıştı:

"Otuz yıldır bu kazağı giyiyorum, niye giyiyorsun diyorlar. Benim alacağım bir kazak için yün temin edilecek, ipe dönüştürmek için enerji harcanacak, üretim sürecinde doğayı kirleten atıklar ortaya çıkacak. Yenisini satın aldığımda ortaya çıkacak talep fiyatları yükseltecek. Sonuçta yenisini alsam da daha fazla ısınıyor olmayacağım. Niye böyle bir şey yapayım ki?"

Karaca aynı derecede ısıttığı sürece aynı kazağı giymeye devam edeceğini de söylemişti.

Aynı işi gördüğü halde, tüketim toplumunun moda kavramının dayattığı değişiklikler yüzünden çöpe attığınız, eskiciye verdiğiniz, bir şekilde kurtulduğunuza sevindiğiniz kazak var ya... Yenisini sizin mi aldığınız, yoksa almaya mı zorlandığınızı hiç düşündünüz mü?

Düşünseniz iyi olur.

Bu Yazı Toplam 1524 Defa Okunmuştur

ETİKETLER : Yazdır

      Yorumlar
    Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
    Henüz bir yorum yapılmamış

     Diğer Yazıları


    • HAVADAN SUDAN…
      30-09-2019 | 07 : 59 53
    • KAMPÜS SORULARI
      30-03-2018 | 08 : 44 13
    • DÖNER ÜSTÜ HABER...
      19-07-2017 | 09 : 50 49
    • ZAM DİYE BİR ŞEY …
      07-09-2019 | 08 : 17 26
    • UNUTMADIK DİYORUZ AMA…
      17-08-2019 | 08 : 32 06
    • GUGUK KUŞU YUMURTASI...
      10-08-2016 | 08 : 43 05
    • İYİ PARTİ, MHP, SAADET PARTİSİ
      19-07-2018 | 08 : 03 14
    • ALAPLI’DA ALTIN ARAMAK…
      04-09-2019 | 10 : 22 27
    • EKSİK OLMASINLAR...
      08-03-2018 | 08 : 05 49
    • CHP... CHP... CHP...
      10-09-2018 | 10 : 05 30
    • BEN "HAYIR" DİYECEĞİM
      23-01-2017 | 08 : 36 09
    • İYİ PARTİ...
      01-11-2017 | 08 : 44 25
    Tüm Yazıları

     Köşe Yazarlarımız


    • doğan  yıldıztan
      doğan yıldıztan
      Bir Başka Avrupa!
    • UĞUR DEMİROĞLU
      UĞUR DEMİROĞLU
      HALKIN PARTİSİNDE YENİ YÖNETİM BELİRLENDİ…
    • Hasan Vehbi Ersoy
      Hasan Vehbi Ersoy
      DEİZM-TEİZM-ATEİZM-PANTEİZM’E BAKIŞ
    • Semih ÇOLAK
      Semih ÇOLAK
      SEÇMEN NE DEDİ?
    • Konuk Yazar
      Konuk Yazar
      Temiz enerji ve gelecek mücadelesi
    • Uğuralp CİVELEK
      Uğuralp CİVELEK
      “Bu bir suç duyurusudur”
    • Özkan Doğan
      Özkan Doğan
      YEREL RADYO VE REKLAM
    • Şenol AZMAN
      Şenol AZMAN
      “Aman doktor, yaman doktor. Derdime bir çare!” – 2-
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Op. Dr. Erol GÜNEN
      Kemiklerinizi Sessizce Kaybediyor Olabilirsiniz:..
    • Merve KIRAN
      Merve KIRAN
      KİLO KONTROLÜNDE KİLİT NOKTA: ARA ÖĞÜNLER
    • Özge CERRAH
      Özge CERRAH
      ÖĞRENECEK ÇOK ŞEY VAR...
    • İsmail DEMİREL
      İsmail DEMİREL
      SAĞLIKTA OLUMSUZ İŞLER
    • Harun KARA
      Harun KARA
      ÖĞRETMENİM , HAKKINI NASIL ÖDERİM !
    • Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      SEVGİ ASLA YETMEZ!
    • Dilek Şen Karakaya
      Dilek Şen Karakaya
      KAYIP-YAS SÜRECİ
    • Hamdi Güner
      Hamdi Güner
      DÜNYASI İÇİN DÜRÜST OLARAK ÇALIŞAN MÜSLÜMAN AHİRETİNİ DE MAMUR EDER
    • Hüseyin Aksakal
      Hüseyin Aksakal
      HAVADAN SUDAN…
    • Elif Yapıcı
      Elif Yapıcı
      ECHO İLE NARCİSSUS’ UN ACI VEREN HİKÂYESİ
    • Durul Mert M.A Ed.
      Durul Mert M.A Ed.
      İNSANLARIN EN BÜYÜK ARZUSU MUTLULUK AMA NASIL MUTLU OLABİLİRİZ?
    • Kudret Yavuz Eren
      Kudret Yavuz Eren
      Çocuğunuz her şeyi unutuyor mu?

     Çok Okunan Köşe Yazıları


    • BUGÜN
    • BU HAFTA
    • BU AY

    » Henüz BUGÜN Yazı Görünmüyor
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Kemiklerinizi Sessizce Kaybediyor Olabilirsiniz:..
    • İsmail DEMİREL
      SAĞLIKTA OLUMSUZ İŞLER
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Kaplıca Gerçekten Faydalı mı?
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Kırık mı, Çatlak mı, Ezilme mi? Travmalarda Doğru Bilinen Yanlışlar
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Kemiklerinizi Sessizce Kaybediyor Olabilirsiniz:..
    Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
             

    © degisimmedya.com

     İletişim Bilgileri
     Künye
    İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın
    Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
    •   ASAYİŞ
    •   EĞİTİM
    •   GÜNCEL
    •   KÜLTÜR
    •   KULİS HABER
    •   SİNEMA
    •   TEKNOLOJİ
    •   TÜRKİYE
    •   DÜNYA
    •   FOTO GALERİ
    •   VİDEO GALERİ
    •   YAZARLARIMIZ
    •   GÜNÜN HABERLERİ
    •   Arşiv
    Tel : 0 372 322 27 30

    E-posta: info@degisimmedya.com