YILAN HİKAYELERİ...
02 Agustos 2016 09:15:17
"Yılan Hikayesi" deyiminin kökünde, "Yılan" hayvanının çağrıştırdığı negatif algı ile boyunun uzunluğu ve "Sürünme" fiili üzerinden bir gönderme vardır. Bu deyim, nihayete ermesi beklenenden çok daha fazla süren, sürekli çıkan engeller ve bahanelere konu olan işler için kullanılır.
Siyasiler genelde, Yılan Hikâyesine dönüşen olguları sona erdirmekle övünürler ama bir işin yılan hikâyesine dönüşmesinin sebebinin bir şekilde kendilerinin olduğu gerçeğini de gizlemeye çalışırlar. Oysa bu hikayeler sağlam bir irade ile karşılaştığında yılan hikayesine dönüşmeden de nihayete erebilirler.
2007 yılında Yılan Hikayesine dönüşmüş Bolu Dağı tünelinin dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Para sıkıntınız olmayacak, bir an önce tamamlayın" diyerek müteahhit firmayı sıkıştırması sonucu tamamlanması, bu iradenin nasıl çalıştığının bir örneğidir. Başbakanın tünel inşaatını ziyaretinden kısa süre sonra tünel tamamlanıp, ulaşıma açıldığını herkes bilir.
Aynı örnek, Düzce-Akçakoca arasındaki yol ile Akçakoca Alaplı yolunun tamamlanması örneklerinde de geçerlidir. Eski Dışişleri Bakanlarından Yaşar Yakış, (ki kendisi Akçakocalıdır) her fırsat bulduğunda bu yollarda incelemelerde bulunurdu. Bu yolların tamamlanma hızı yüklenici firma için olduğu kadar siyaset kurumu için de haklı bir övünç vesilesidir.
İstanbul 2008 yılında büyük bir susuzluk dalgasıyla karşı karşıya kaldığında Melen çayının yüzlerce kilometrelik yolu kat ederek (Aynı bölgeden Zonguldak yönüne gelecek tren yolu çalışması yine bir yılan hikayesidir)İstanbul'a ulaştırılması da bu cümleden kabul edilmeli...
***
Ancak maalesef her yerdeki çalışmalardan "Övünç vesilesi" tamlamasıyla söz etmek mümkün değil. Kimi yerde, "Yergi konusu" tamlamasını hak eden çalışmalar da var. Hatırlanacaktır, ülke genelinde duble yol seferberliği kapsamında Elmacı köyü ile Kandilli yol ayrımı arasındaki duble yol çalışmaları 2005 yılında tamamlanmış, daha sonraki yedi sekiz yıl boyunca bu güzergahtaki çalışmalar bu duble yolun Zonguldak tarafında devam etmişti.
2012-13 yıllarında olacak... Bir gazeteci Eski TBMM Başkanı, Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan'a "Sayın Toptan, Ereğli-Zonguldak karayolunda yıllardır Ilıksu-Kozlu arasında çalışmalar devam ediyor. Hafriyat işlerinin fazlalığı nedeniyle daha çok sürecek gibi görünüyor. Oysa Ereğli-Kandilli Yol Ayrımı arasındaki yolu kısa sürede duble yola çevrilebilir. Bu da yolun önemli bir kısmında mağduriyetleri önler. Niye bu taraftaki yol bir an önce tamamlanmıyor?" diye sormuştu. Toptan soruya müteahhidin işi ağırdan alması, ihalenin kendilerinden önce yapılması gibi "Geçiştirme" mahiyetinde bir cevap vermişti.
Yıl 2016 oldu. Nihayet Ilıksu tarafında çalışmalar devam ederken, Ereğli Kepez-Kandilli yol ayrımı arasındaki duble yol çalışmaları başladı. AK Parti İlçe Başkanı Fatih Çakır, yolda incelemelerde bulundu, Ereğli-Zonguldak yolunun 2017 yılında tamamlanacağını açıkladı. Bu yolun Ereğli bölümünde asfaltlama çalışmaları bugünlerde devam ediyor. İnşallah kış koşulları çalışmaların ümüğünü sıkmaya başlamadan önce bu mesele hallolur da Çakır, bir yılan hikayesini daha sona erdirmekle övünebilir.
Ancak, gerekçesi ne olursa olsun, iktidar makamları sorumluluk makamlarıdır ve gecikmenin de aynı makamların sorumluluğunda olduğu gerçeği hiçbir şekilde değişmeyecektir.
***
Önemli olan bir girişimin neticesini yılan hikayesine dönüşmeden elde etmek...
Ereğli Devrek yolunda vatandaşa "Aşk dediğin Ereğli Devrek Yolu Gibi Olmalı, Hiç Bitmemeli" veciz sözünü pankartlara yazdıran gecikmenin sorumluluğu da iktidara ait, bunu bitirme sorumluluğu da ...
Bu yolun önemi konusunda gerek iktidar, gerek muhalefet, gerekse bölgede yaşayanlar tarafından söylenenler abartılı mıdır diye sormadan edemiyor insan. Madem bu kadar önemliydi de, bunun arkasında ciddi bir siyasi irade niye konulamadı diye sormazlar mı adama? Mahkeme süreci, yolun bazı kesimlerindeki heyelanlar, müteahhit değişimleri vs... Gecikmeler bunlarla açıklanıyor ama gerekçe ne olursa olsun siyasal sorumluluk bulunduğu gerçeği değişmiyor.
Yine de bu yol tamamlandığında, yılan hikayesine dönüşmüş bile olsa hiç değilse siyasi sorumluluğun işi tamamlamakla ilgili kısmının yerine getirildiğini kabul etmek gerek.
Mesela Çetin Apatay bulvarındaki düzenleme çalışmaları... Burada neler söylenebilir kestirmek zor. Refüjler kazıldı, kapatıldı, tekrar kazıldı falan derken, Temmuz sonu itibarıyla biteceği varsayılan düzenleme çalışması Ağustos başında hala devam ediyor. Bu çalışma sonbahar yağışlarının, kışın buzdan pençelerinin inisiyatifine kalırsa, yeni bir yılan hikayesi de kapıda bekliyor olabilir.
Ayrıca şu seçim dönemlerinin gözde konusu Üniversite Kampüsü meselesi de var. Bir yıl önce devir işlemlerinin tamamlandığına dair açıklamalar, görkemli toplantılarla kamuoyuna duyuruldu. Henüz burada bir yılan hikayesinden söz etmek mümkün değil ama siyasiler umut pompalamaktan vazgeçmezken, BEÜ cephesinden buraya yeterli ilgi gösterilmediği algısı da oluşmaya başladı. İş sürünmeye başlar da bir yılan hikayesine dönüşürse, sorumlunun kim olduğu konusu da gündeme gelecektir.
Tekrar hatırlatalım: Önemli olan yılan hikayesini çözmek değil, meseleleri yılan hikayesine dönüştürmeden sonuçlandırmaktır.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com