İstisnasız hepimiz, Ereğli kökenli oluşu nedeniyle Murat Boz'u daha bir sevimli buluruz. Şakacıdır, sempatiktir, doğaldır. Tabiri caizse, mahallenin yakışıklı delikanlısıdır o.

Müzik dünyasında kendine münasibinden bir yer edinmesinin ardından, televizyonda yarışma programında jüri üyeliği, sinema filmi derken, küçük şehirlerde yetişen her gencin hayalinde canlandırdığı merdivenin basamaklarından epey bir tırmandı bu delikanlı. Kendisini şahsen tanısak da, tanımasak da onu bizden kabul edelim ve Murat diyelim.

Murat, Fenerbahçe'nin "Şeytan" lakaplı bir futbolcusunun başlattığı bir sosyal medya paylaşımında, Anayasa Değişiklik Paketi'nin oylanacağı referandum sürecinde oyunun rengini belli eden bir açıklama yaptı. Sen misin söyleyen?

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, Boz'un "Hayırsız evlat" olduğunu söyledi. Hemen ardından AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu Murat'a destek veren bir beyanatta bulundu. Bu vesileyle siyasetçiler kendi gündemlerini oluşturma, kendilerinin söylediklerinin daha fazla işitilmesini sağlama fırsatı yakaladı. Siyasilerin arkasına bölge kamuoyu takıldı ve mahallenin yakışıklı delikanlısının oyunun rengi bu vesileyle tüm Ereğli'nin problemi oldu.

***

Öncelikle şunu kabul etmek gerek. Boz'un (deklare ettiği başta olmak üzere) kararlarının doğru mu, yanlış mı olduğunu söylemek hiç kimseye düşmez. Fikirlerini ne zaman açıklayıp, ne zaman kendisine saklayacağı da kendisine ait bir konudur. Yani seksen milyonluk bir ülkenin tüm fertleri değişiklik paketi hakkında istediğini ifade etme hakkına sahipken, bunu Murat'tan esirgemek ne kadar doğrudur diye sormak gerekir.

Murat'la aynı fikirde olmayabilirsiniz. Murat'ın savunduğu görüşün aleyhinde kendi görüşlerinizi savunabilirsiniz. Bunu ötekileştirmeden yapmak gerek. Kendi görüşlerini demokrasinin gereği kabul edip, senin gibi düşünmeyenlerin fikirlerine mahalle baskısı uygulamaktan başka nedir ki bu?

Sanatçının siyasetin üstünde olduğunu öne sürenler olabilir. Fakat aynı kişilerin Murat'ın savunduğunun aksi beyanlarda bulunan sanatçılara görüşünü açıkladıklarında fikirlerini farklı ifade etmesine ne demeli?

İnsanlar Evet diyecek diye kötü, hayır diyecek diye iyi veya tersi olmazlar.

***

Aslında ortada bir PR meselesi var. Bir halkla ilişkiler kavramı olarak bakıldığında, Murat'ın açıklaması öncesinde veya sonrasında iki farklı görüşten birinin ön plana çıktığını söylemek mümkün değil. Murat oyunun rengini açıklayınca, ona hayran olan genç kızların oyunun rengi değişmeyecek büyük ihtimalle.

Kimi zaman magazin gündeminde yer almakta güçlük yaşayan popüler solistler veya sanatçılar, toplumda tartışılacak çıkışlarla gündeme gelirler. Bunların büyük bölümü çıkış yapılan konuyla çok bağlantılı olduklarından değil, magazin gündeminde üst sıralarda yer alma kaygısı nedeniyle yapılır. Açıklamayı yaparlar, sonra tepkilerin çoğalmasını beklerler. Son olarak da meselenin büyütülecek bir şey olmadığını ifade eden yavan bir açıklamayla konuyu kapatırlar. Bu olayda da Murat, görüşünü belli etmek suretiyle başlangıç hamlesini yaptı ismi üzerinde konuşulmasını—ve Evet diyecek olanların desteğini—sağladı. Tartışmalar başladıktan sonra ikide birde araya girip millete laf yetiştirmeye çalışmaması da optimum PR seviyesini yakalamayı bekleyerek üçüncü aşamaya hazırlandığını gösteriyor.

Murat'ın bu açıklamayı belediyelerden konser kapmak, yeni filminin lansmanına katkıda bulunmak veya başka türlü bir amaçla yapmış olması neticeyi değiştirmez. Olay bir halkla ilişkiler faaliyeti ötesinde bir anlama sahip değil. Murat böyle yapıyor diye anlaşılmasın ama konu hakkında fikri olmadığı halde oyunu Evet olarak açıklayanlardan da anlaşılacağı üzere, bu dönemde bu yönde görüş açıklamak, istikbal için daha verimli gözüküyor.

Murat'ın popülaritesi üzerinden gündem yaratan sadece kendisi değil. Gerek AK Partili Milletvekili Faruk Çaturoğlu, gerekse CHP milletvekili Ünal Demirtaş da başka türlü olsa detaylarına dikkat çekemeyecekleri görüşlerini gündemde tutmak için bu tartışmadan yararlandı. (Bu arada bakın, bu satırları yazan kişi de Murat'ın popülaritesi üzerinden bir yazı yazarak onun okunmasını sağlıyor olamaz mı?)

Bu açıdan Murat'ın gündeme gelme biçimiyle, siyasetçilerin gündeme gelme biçimleri arasında herhangi bir fark gören varsa anlatsın da hepimiz anlayalım.

***

Bu satırların yazarı, "Ben Hayır Diyeceğim" diyerek başlık atıp bir köşe yazabiliyorsa, yazıyorsa; Tekirdağ'dan, Ankara'dan, Hakkari'den, Hatay'dan, Kastamonu'dan birinin, bu arada Karadeniz Ereğli'den Murat'ın da "Evet" deme hakkını peşinen kabul ediyor.

Bir görüşün içeriğine katılmak ayrı şeydir, onun ifade edilmesine karşı çıkmak ayrı bir şey. Bugün Hayır cephesinden olup da şu veya bu nedenle yargı süreçlerine muhatap olan birçok kişi var. Eğer bunların kovuşturmaya uğraması, siyasal görüşlerinden ötürüyse hep birlikte karşı çıkmalıyız—başka türlü yapanlar için dilimin ucuna gelen hakareti yazıya dökemem. Ne yazık ki bunu yapanlar hep var, var olacak.

Ne kadar bunu yazmak gelecek açısından verimli sonuçlar doğurmayacak olsa da ben "Hayır" diyeceğim, gerekçelerimi yazdım, yazmaya devam edeceğim. Elbet benim gibi düşünmeyenler de kendi görüşlerini açıklamanın bir yolunu bulacaktır. Kimlerin katıldığı katılmadığını önemsemeden yapacağım bunu.

İleriki mahallenin yakışıklı delikanlısının niye "Evet" diyeceği de kendisini ilgilendirir. Kendisine sormak gerek, pek ihtimal vermem ama kendisine kimin katıldığı, kimin katılmadığını belki de önemsiyordur...