Yükseköğretim tarihi açısından geçmişi bulanık bir ilçe olan Ereğli'de giderek büyüyen yükseköğretim altyapısının siyasi rantını paylaşmaya gelince, herkes nedense olduğundan daha büyük laflarla olayı sahiplenmeye çalışıyor.

Elbette ilk yüksekokulun ilçede barınacak yer bulamayıp Alaplı'ya taşınmasının vebali bugün bu başarıyı sahiplenmeye çalışmakla itham edilenler değil. Tarih o kurumu geliştirmek şöyle dursun, göç etmeye mecbur bırakılması konusunda söyleyeceğini söylüyor. Müsebbibi belli bir olay ama buraya girersek yazının konusu amacından sapacağından onu bir kenara bırakalım.

Ereğli'de geçen üç yıla kadar sadece Ereğli Eğitim Fakültesi hizmet veriyordu. Eğitim fakülteleri, eğitim kurumları arasında özel kurumlardır. Öncelikle bu okullar öğretmen yetiştirir ki, eğitici eğiten okul olarak önemlidir.

Sonra Eğitim fakülteleri en fazla tercih edilen bölümler arasında yer alır. Yani ilçede daha sonra kurulan fakülteler, kurulacak olanların amiral gemisi yine de bu fakülte olacaktır. Bu okulun tek fakülte olduğu dönemde, bu kuruma sahip çıkanların sayısı, muhtemelen yapılacağı açıklanan Ereğli kampüsüne sahip çıkmak isteyenlerin sayısının yanında devede kulak idi.

Halen Ereğli'de iki fakülte(Eğitim Fakültesi-Denizcilik Fakültesi) ile bir yüksekokul (Ereğli Meslek Yüksekokulu) faaliyet gösteriyor. Üçüncü fakülte için (Turizm Fakültesi) bakanlar kurulu ve Cumhurbaşkanından onay çıktı. Dördüncü fakülte (Erdemir 50. Yıl Metalurji ve Kimya Fakültesi) yeni kampüs çalışmalarının tamamlanmasını bekliyor.

***

Eğri oturup doğru konuşalım.

Ereğli Kampüsü fikrinin en önemli savunucusu, bir önceki dönem milletvekili Prof. Dr. Ercan Candan'dır. Uygulamada da en önemli girişim sahibi Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer'dir. Ancak Candan şu anda aktif politikada olmadığından, Özer de işin politik yanıyla ilgili olmadığından, aktif politikada olan kişiler bu olası başarının mimarı olarak kendilerini tanıtma peşindeler.

Bunları şöyle sıralayabiliriz: AK Parti Milletvekili Faruk Çaturoğlu, Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, AK Parti İlçe Başkanı Fatih Çakır, Ticaret Sanayi Odası Başkanı Yaşar Tetiker... Ayrıca Esnaf Kefalet Kooperatifi, Ereğlililer Derneği gibi sivil toplum kuruluşları da kendilerinin rolleri konusunda bazı fikirlere sahip gibi görünüyor.

Kampüs konusundaki yarış, kampüsün yapılacağının açıklandığı dönemdeki keşmekeşte ortaya çıkmıştı zaten. Önce vekil açıklamış, sonra Genel Başkan Yardımcısı "O iş tamam" demişti. Sonra dönemin vekil adayı "Tamam hallettik" demiş, sonra da anahtardı tapuydu derken siyaset arenasında epey ekmeği yenilen bir konu olmuştu Ereğli kampüsü.

Muhalefet partileri de "Yeni fakülteler gelecekse ne ala. Eski fakülteler buraya taşınacaksa Kampüsün neye faydası var" demek suretiyle her zaman yaptıkları gibi muhalefet kisvesi altında hizmetlere takoz koymaktan geri kalmamış, bu vesileyle bu büyük başarının mümessillerinin zaferine gölge düşürmeye tevessül etmişlerdi.

Ereğli'nin kampüs alanıyla imtihanında gelinen nokta bu.

***

Geçmişe dönük bunca şeyin konuşulduğu bir ortamda, yükseköğretim altyapısının geleceğihakkında yeni bir yaklaşım geliştirenlerin ne kadar az olduğu dikkat çekici değil mi?

Mesela, kampüs alanının avam projesinin çizilmiş olmasına rağmen, bu alanda kaç tane fakültenin yaşama geçeceği konusunda herhangi bir açıklamanın bugüne dek yapılmamış olması ne kadar şaşırtıcı.

Daha evvel de ifade edildi, yükseköğretim altyapısının kepez bölgesinden eski devlet hastanesi alanına kaymasıyla o bölgede yaşanması muhtemel altyapı problemlerinin çözümü için nasıl çalışmalar yürütülüyor bilen varsa beri gelsin.

Fakültelerin o bölgede konuşlanmasıyla boşa çıkacak binalardan nasıl yararlanılacağı (Ortaöğretim okulu-Yükseköğretim öğrenci yurdu- yeni fakülteler yüksekokullar vb) konusunda bir yaklaşımlar neden hala konuşulmaya başlanmadı?

Başlanmaz... Zira bu konularda fazla konuşmak, aynı zamanda elini taşın altına koymayı da gerektirir. Üstelik sağı solu belli olmayan politik getirisi az konularla uğraşmak istemiyorlar. Hazır başarının üstüne konmak kolay.

Kampüsle imtihanın sonucu Allahtan basın önünde böbürlenenlere bağlı değil. Yoksa, bu kafayla devam edilmesi halinde ikmale kalmak işten bile değildi.