Öğretmenlere Sesleniş
06 Aralik 2010 13:34:00
Son iki yıldır gazetelerde yer alan uluslar arası araştırma ve anketlere göre Türk Halkı en güvendiği mesleklerden biri olarak görmektedir Öğretmenlik mesleğini. Üniversite giriş sınavlarında iyi puanla tercih edilen okullar olmuştur artık eğitim fakülteleri. Bu iyileşmenin sürmesi için her kesimin elinden gelen çabayı göstermesi gerekmektedir. Bu gün tüm sorunlarımızı çözdük diyebilmeyi ne kadar isterdim . Ancak karanlık tablolar çizmek de çare değildir. Sorunlarımız vardır. Öğretmenlerimiz daha iyi bir ücreti hak etmektedirler en başta .Özlük haklarınızla ilgili mücadelenizi örgütlü bir şekilde yaparken öğrenciye karşı sorumluğunuzu asla göz ardı etmemeniz gerekmektedir. Sizlerin çocuklarımıza vereceğiniz bilginin parayla , maaşla ölçülemeyecek kadar büyük değeri vardır.
Bu devlet Kurtuluş Savaşı sırasında öğretmene ve gelecek kuşakları yetiştirme anlayışına verdiği önemi bilerek öğretmenleri cepheye almamıştır. Bu günde aynı öneme ve bilince sahip olmak için yine bize çok iş düşmektedir. Okulda öğrencinin yanında konuşmamızdan , velilin yanında kıyafetimize kadar her ayrıntıya dikkat etmeli, öğretmen olduğumuzu hissettirmeliyiz. Biz önce kendi önemimizin farkında olmalıyız . Genç kuşakları yetiştiren onlara yön veren öğretmenlerin biz olduğumuzun farkında olmak zorundayız . Bizim hata yapma şansımız yoktur sevgili arkadaşlarım . Ünlü bir heykeltıraşa bu eseri nasıl yaptığını sorar gazeteciler . O ise - Fazlalıkları yonttum bu heykel çıktı der . Bizim böyle bir şansımız yok. Fazlalıkları atamayız . Çocuk bize geldiği gibi ellerimizde şekillenecek ve yeni bilgilerle yoğurulup Vatanına , Milletine , anne ve babasına , yakın çevresinden arkadaşlarına kadar faydalı bir insan olarak yetişecektir. Bu görevi yaparken kırılan taşı atıp başka bir taşla başlayamazsınız. Kırılan kolunun yerine başka bir ek kol yapamazsınız .
Gelecek nesilleri yetiştirirken , Milli , Manevi ; Ahlaki değerlerine sahip çıkan Atatürk İlkelerine bağlı , milletini seven , kendine ve ailesine faydalı , toplumun refanına katkı sunacak birer insan olarak yetişmelerini sağlamak öğretmenlerimizin en başta gelen görevidir.
Bu görevi yaparken her zaman rehberimiz ATATÜRK olmalıdır.
Bakın Cumhuriyet ‘in ilk yıllarında Milli Eğitim Bakanı Mustafa NECATİ ‘ den bir anı aktarmak istiyorum sizlere .
1-Kemahın İhtuk Bucağında Öğretmen Seyfi BEŞE ,Bucak Müdürünün Köylülere yaptığı baskıya karşı çıkar. Bucak Müdürü öğretmeni kaymakama , kaymakam da Valiye şikayet eder.
-Öğretmen köylüleri kışkırtıyor!
Vali yetkisi olmasına rağmen öğretmene bir şey yapmaz,çünkü Ankara da Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda Mustafa NECATİ vardır. Konuyu iç işleri bakanlığına duyurur. İç İşleri Bakanı da Milli Eğitim Bakanına gönderir. Bakan dosyayı inceler , inceletir ve bir yazı ile iç işleri bakanına iade eder.
‘’Valiniz bir daha öğretmenime böyle davranırsa , onu (Valiyi ) görevden almanızı rica ederim.’’
Mustafa Necati bu yazının bir örneğini de öğretmen Seyfi BEŞE ‘ye gönderir.
‘’Hakkınızdaki yazılara verilen cevap ektedir. Ona göre davranmanız gerekir, gözlerinizden öperim.’’
Bu devlet Kurtuluş Savaşı sırasında öğretmene ve gelecek kuşakları yetiştirme anlayışına verdiği önemi bilerek öğretmenleri cepheye almamıştır. Bu günde aynı öneme ve bilince sahip olmak için yine bize çok iş düşmektedir. Okulda öğrencinin yanında konuşmamızdan , velilin yanında kıyafetimize kadar her ayrıntıya dikkat etmeli, öğretmen olduğumuzu hissettirmeliyiz. Biz önce kendi önemimizin farkında olmalıyız . Genç kuşakları yetiştiren onlara yön veren öğretmenlerin biz olduğumuzun farkında olmak zorundayız . Bizim hata yapma şansımız yoktur sevgili arkadaşlarım . Ünlü bir heykeltıraşa bu eseri nasıl yaptığını sorar gazeteciler . O ise - Fazlalıkları yonttum bu heykel çıktı der . Bizim böyle bir şansımız yok. Fazlalıkları atamayız . Çocuk bize geldiği gibi ellerimizde şekillenecek ve yeni bilgilerle yoğurulup Vatanına , Milletine , anne ve babasına , yakın çevresinden arkadaşlarına kadar faydalı bir insan olarak yetişecektir. Bu görevi yaparken kırılan taşı atıp başka bir taşla başlayamazsınız. Kırılan kolunun yerine başka bir ek kol yapamazsınız .
Gelecek nesilleri yetiştirirken , Milli , Manevi ; Ahlaki değerlerine sahip çıkan Atatürk İlkelerine bağlı , milletini seven , kendine ve ailesine faydalı , toplumun refanına katkı sunacak birer insan olarak yetişmelerini sağlamak öğretmenlerimizin en başta gelen görevidir.
Bu görevi yaparken her zaman rehberimiz ATATÜRK olmalıdır.
Bakın Cumhuriyet ‘in ilk yıllarında Milli Eğitim Bakanı Mustafa NECATİ ‘ den bir anı aktarmak istiyorum sizlere .
1-Kemahın İhtuk Bucağında Öğretmen Seyfi BEŞE ,Bucak Müdürünün Köylülere yaptığı baskıya karşı çıkar. Bucak Müdürü öğretmeni kaymakama , kaymakam da Valiye şikayet eder.
-Öğretmen köylüleri kışkırtıyor!
Vali yetkisi olmasına rağmen öğretmene bir şey yapmaz,çünkü Ankara da Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda Mustafa NECATİ vardır. Konuyu iç işleri bakanlığına duyurur. İç İşleri Bakanı da Milli Eğitim Bakanına gönderir. Bakan dosyayı inceler , inceletir ve bir yazı ile iç işleri bakanına iade eder.
‘’Valiniz bir daha öğretmenime böyle davranırsa , onu (Valiyi ) görevden almanızı rica ederim.’’
Mustafa Necati bu yazının bir örneğini de öğretmen Seyfi BEŞE ‘ye gönderir.
‘’Hakkınızdaki yazılara verilen cevap ektedir. Ona göre davranmanız gerekir, gözlerinizden öperim.’’
Bu Yazı Toplam 1212 Defa Okunmuştur
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com