İnsanların gerçekleşmesini çok istediği bir olgunun nasıl gerçekleşeceğine değil de, neden gerçekleşmeyeceğine odaklanmak bir akıl tutulması halidir.

Bu türden insanlardan "Negatif" diye söz edilir. Zira ne kadar mantığa uygun gerekçeleri olursa olsun, bir işin gerçekleşmesine katkı vermezler. Tarihte büyük dönüşümlerin hiçbiri bu negatif tiplerin eseri değildir. Tam aksine dönüşümleri gerçekleştirenlerin ayak bağı olmak gibi tarihsel bir rol üstlenir bunlar...

Artı ve eksi, matematik ilminin ekleme ve eksiltme yapmak lüzumu hâsıl olduğunda kullandığı ifadelerdir. Bu ifadelerin fen ilmindeki muadili ise maddenin elektrik yükünü ifade etmekte kullanılan Pozitif ve negatif ifadeleridir.

Pozitif ve negatif ifadeleri psikoloji ve sosyoloji gibi sahalarda da aynen kullanılır. Nedense tüm disiplinlerden farklı olarak Türkçede, insanın hakim olduğu alanlara uyarlandığında artı ve eksi olarak kullanılmaz bu ifadeler. Daha ziyade yapıcı-yıkıcı ikilisinin anlamına eş olarak Pozitif-negatif ikilisi aynen kullanılır.

Sosyal yaşam söz konusu olunca, pozitif yerine artı olur bir ihtimal. Ancak negatifin yerine eksi uymuyor. Olsa olsa "Aksi"(İnatçı, huysuz anlamında) olabilir.

Tutar mı, tutmaz mı onu bilmem.

***

Ereğli'de şu an itibarıyla en önemli gündem maddesi Eski Devlet Hastanesi'nin bulunduğu alanda inşa edilecek Üniversite Kampüsü... Daha doğrusu Bülent Ecevit Üniversitesi'nin Ereğli Kampüsü adını verdiği bölge.

Şehirde buranın bir an önce faaliyete geçmesi halinde yaşanması muhtemel gelişmelere dair önemli sivil toplum kuruluşlarının da paylaştığı ciddi bir heyecan var. Belediye, TSO, MÜSİAD, Esnaf Kefalet gibi kurumlar projeyi desteklemek için neler yapılabileceğini konuşuyor.

Bir kesim de sosyal medya üzerinden bu işin neden yararlı olmayacağını, Ereğli'ye öğrenci gelmeyeceğini, oraya eski fakülte mi gelecek, yeni fakülte mi gelecek gibi tartışmalarla zaman öldürüyor. Geliştirilen argümanların bazıları yerinde, ön hazırlıklar noktasındaki eksikliklere dair söylenenlere katılmamak mümkün değil.

Lakin "yeni fakülteler gelmeyecekse hiç kurulmasın", "buraya öğrenci gelmez", "Önce saydıklarım olmazsa başlamayın daha iyi", "Ben/benim adamım yaparsa iyi, gerisini at gitsin", "Davulun, tozu, minarenin gölgesi", "Armudun sapı üzümün çöpü" gibi yaklaşımların dikkate alınması halinde hiçbir işin sonunu görmek—ve arzulanan gelişmeleri sağlamak—mümkün olmaz. Bunlar elini taşın altına koymaya hazır olmayanların huysuzlanmasından —aksilenmesi mi demeli—başka bir şey değil.

Bu mantıkla sadece "Aksi" gerçek olabilir.

***

Madem örnek kampüs oldu buradan devam edelim... Burada doğru tutum, karınca kararınca çalışmalara katkı vermek, gerek davranışla gerek sözle projenin gerçekleşmesine yönelik pozitif bir tutum takınmaktır.

Projenin ilçenin sosyal yaşamı üzerinde yaratacağı pozitif yönlü etki çok büyük. Ekonomide etkisi beklentiler ölçüsünde olmayabilir ama son yıllarda iyice körelen kültür yaşamı üstünde doping etkisi yapması beklenen bir proje bu. Bu yüzden sivil toplum bu kadar yakından takip ediyor, bu kadar gerçekleşmesini istiyor.

Mutlaka eksikliklerin ve önceden düşünülmesi gereken konular da var. Bunlar da konuşulmalı ama "Olmaz, olmaz" diye diye hayali gerçek kılanların süngüsünü düşürmenin de alemi yok. Olmaz olmaz demenin sonucunda "Olmadı" dan başka bir şey yok.

Bu konudaki eleştiriler ve eksiklikler dile getirilirken, en azından eksikliklerin nasıl aşılacağı konusunda fikir verilmezse gidilecek netice işte budur. Eğer konuya negatif, "Aksi", olumsuz vb eleştiriler yapıp da çıkış aramıyorsa maksat sadece elini taşın altına koyanların ayağına çelme takmak olabilir.

Bu kişilerin Ereğli'nin iyiliğini istediğinden de şüphe etmek gerekir.