
PARALELLİ...
05 Kasim 2015 07:39:43
Seçim öncesinde yaşadığımız pespembe dünyadan gerçek dünyaya dönme vaktimiz geldi... Uyanma vakti artık...
Artık muhalefetin en azından birkaç yıl için gerçekleşmesi imkanı olmayan vaatleriyle, İktidarın bir kısmı gerçekleşecek, bir kısmı unutulacak vaatlerinin kurguladığı dünyadan gerçek aleme dönmek gerek.
Ne kadar yaldızlanırsa yaldızlansın, içinde bulunulan statünün dayattığı hayattan başkasını yaşamanın gerçekte mümkün olmadığını bir kez daha kabul etme zamanı...
Sokakta, evde, mutfakta, işyerinde, bordroda bir şey değişmesini beklemek yanlış... Zaten o pembe vaatlerin hiç biri, bir süreliğine seçmen kimliğiyle saltanat kuranlar için değildi. Büyük çoğunluğu siyasilerin seçim meydanlarında böbürlenmesi içindi.
Belki sadece paralel bir dünyada gerçekleşmesi mümkün olan bir ideaydı o...
***
Mesela, seçim öncesi mahmurluğundan kalma A kişisi, sabahın köründe saatin cırlamasıyla kalkacak, uyku mahmurluğu, çapakları, dağınık saçından kurtulmak için banyoya girip çıkacak. Okula giden çocuklarının cüzdanından bozuklukları yürüttüğünü görecek, tasarruf olsun diye işe yürüyerek gidecek...
Bu meçhul A kişisi, işyerine girerken cep telefonunun koruyucu plastik tabakasının kenarından koptuğunu fark edecek. İşyerinde patronun (ne bileyim, belki akşamdan kalmadır) mesai arkadaşları üzerinde mobbing uygulamalarına başladığını görünce, daha az dikkat çekmenin yollarını arayacak.
Öğle yemeği için köşedeki ucuz lokantanın menüsüne bakarken, evden ekmek arası peynir koysa mı, koymasa mı diye düşünecek ama elinde sefertasıyla 1970'lerin sanayi işçisi görünümü, dokunmatik, akıllı bilmem kaç numaralı cep telefonuyla çelişki arz ettiğinden gururuna yediremeyecek.
Derbi maçı bitmiştir, kazanan takımın taraftarı olarak iki gün kaybeden takımı tutan arkadaşlarla dalga geçilmiştir. Bundan sonra söylenecek sözler, gelecek maça ilişkin iddialı cevaplarla karşılanacaktır. Temkinli olmakta yarar vardır.
Seçim bitmiştir, kazanan partinin yandaşı olarak, kaybeden partilerin yandaşlarıyla sosyal medyadan geçilecek dalga kalmamış, yine geçim sıkıntısı gündemin üstüne süzülmeye başlamıştır. Seçim bitmiştir, kaybeden partinin yandaşı olarak ise oyların hangi numaralarla iğfal edilen vatandaşlardan geldiğini konuşmalar, bu kişilerden birinin tüm samimiyetiyle akşam oturmasına gelmesi ile ortadan kalkıp gitmiştir.
Artık bir sonraki sefere demenin vakti gelmiştir...
***
Başlık sizi yanıltmasın, yazının konusu birkaç yıla kadar böyle adlandırılacağını tahmin edemediğimiz şu meşhur "Paralel Yapı" ve memleket üstündeki hayırlı/hayırsız eylemleri falan değil.
Ümit Yaşar Oğuzcan'ın ne anlama geldiğini anlamak için dokuz takla atmanın farz kabul edildiği "Yazısız" adında bir şiiri vardır.
Bu şiiri hep insanların birbirinden farkı olmadığı, farklı kabul edilenlerin bile, bu vehme kapılanlarla aynı noktada bulunduğu şeklinde yorumlamışımdır.
Oğuzcan Şöyle diyor:
"Sen bana paralel
Ben sana paralel
Paralel paralel
Paralelli
Taralel taralel
Taralelli"
Seçimin etkisiyle paralel yaşanan hayatların birbirinden büyük farklılıklar içerdiği, hiçbir şekilde teğet noktası barındırmadığı yanılsaması da sona eriyor.
Konu komşu, iş arkadaşları, ne bileyim karşı apartmanda gıcık olunan o herifle ilişkiler, otuz yıl önceden tanıdığınız ama ismini unuttuğunuz o şahısla karşılaşınca, ismini söylemeden konuşmayı idare etme mecburiyeti, geçim sıkıntısı, prostat, migren, reflü, baş ağrısı, diş ağrısı hala var.
Bir parmak şıkırtısı duyunca uyanın...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları





© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com


















