Hayatta değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğu
söylenir.

Bazı yorumcular, aldığınız her nefesin dünyayı ve sizi bir
daha geri dönülmeyecek şekilde değiştirdiğini öne sürerler. Türk halk
bilgeliğinin "dökülen su kabını doldurmaz" şeklindeki karamsar ifadesiyle
anlattığı da aşağı yukarı budur.

Lakin bunlar değişimin genel haliyle ilgili konular. İçinde bulunduğumuz dönem, özelde
Türkiye'nin, yerelde bölgenin önemli bir değişim sancısına gebe olduğu bir
dönem olma potansiyeli taşıyor.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez olmak üzere bir genel seçimin
tekrarı, bir süre uyuklayan terörün yeniden canlanması, iktidar kanadının övünçle bahsettiği ekonomik
verilerdeki sıkıntılar...

Yerelde bölge siyasetine damga vurmuş siyaset aktörlerinin
tasfiyesi, yeni siyasi aktörlerin sahneye çıkışı, geçmişte tasfiye edilen
siyasi aktörlerin bir kısmının geriye dönüşü. Zonguldak'ın iyiden iyiye istim
üstüne çıkan göç meselesi. Çözüm
arayışları filan...

Birkaç yıl, belki on yıl geçtikten sonra bu günlerin hem
yerelde hem de özelde bir değişimin sancılarını içinde barındırdığını
gözlemlememiz hayli muhtemel.

Değişim sadece olgular ve kurumları değil, şahısları da
etkiliyor.

Mesela 2007 yılında Ereğli tersanelerinde çalışan kaynakçı
ustaları, 2008 yılında ABD'de yaşanan
mortgage krizinin yarattığı değişim dalgasının tepesinde, Tuzla'ya, Derince'ye,
Dilovası'na İstanbul'a, Tekirdağ'a, Bursa'ya savruldu.

Kandilli'de geçen yıla kadar faaliyet gösteren özel kömür
işletmesinde çalışanların bir bölümü, şirketleri sektörde yaşanan genel ve özel
sıkıntıları göğüslemekte zorlanınca ya meslek değiştirdi, ya da başka
vilayetlerde ekmeğini aramak zorunda kaldı.

Geçen sene Doğu Karadeniz'de yaşanan iklim olayları
nedeniyle fındık rekoltesinin düşmesinden yararlanan Batı Karadenizli fındık
üreticileri, bu sene doğudaki rekolte artışının düşürdüğü fiyatlardan şikayet
ediyor. Bu örnekte birinin felaketi
öbürünün refahı kabul edilebilir. Aynı zamanda değişimin tüm insanları aynı şekilde
etkilemediğine de önemli bir örnek bu.

Değişimden öyle veya böyle hepimiz etkileniyoruz.

6 Haziran günü Zonguldak milletvekili olan hiç kimse bugün
TBMM rozeti taşımıyor. Muhtemeldir ki bugün vekil rozeti taşıyanlardan bazıları
1 Kasım'dan sonra rozetlerine veda edecek.

Hepsi aday gösterilen
vekillerin tamamı seçilmiş olsa bile—tüm vekillerin bir tür değişim vaadiyle
vatandaşın önüne çıktığına dikkat edin—bu seçim bir değişim dünyasının kapısını
aralayacak. Tıpkı 7 Haziran seçimlerinin araladığı gibi...

Kimi değişimi gerçekleştirmek için yaşar, kimi değişimi
anlatmak için. Bizim meslek ikinci gruba giriyor.

Bu kez değişimi sadece anlatmak değil, değişim kervanına şahsen katılmak da kısmet
oldu. Bugüne dek altı ayrı yayın
organında, bu yayın organlarının web sitelerinde köşe yazılarım yayınlandı.
Dünyanın, bölgenin nasıl değiştiğini bu yayın kuruluşlarına ait platformlarda
aklımın erdiğince anlatmaya çalıştım.

Bugün yine, Ereğli için köklü, benim için yeni bir yayın
organının platformlarında yaşadığımız bu yeni, cesur dünyayı okurlarla birlikte
algılama çabası içindeyim.

Üstelik bu kez değişim hem genel bir anlam, hem de özel bir
anlam ifade ediyor.

Çünkü bundan böyle "Değişim" ailesi ile birlikteyim.