Zenginlerin ödeyeceği vergileri affeden iktidar, kaynak yaratmak için 81 milyon vatandaşı eziyor. İstanbul Havalimanı’nın ihalesini alan İGA şirketinin 2019, 2020 ve 2021 yıllarında ödemesi gereken 1 milyar 195 bin Euro kira bedelinin 2042 ve 2043 yıllarına ertelendiğine ilişkin belge açıklanmıştı bir Milletvekili tarafından.  Bu günün kuruyla 35 milyar parayı Devletin yetkilisi konumundaki birileri 20 yıl sonraya erteleyip, onun yerine 22 milyon araç sahihine ikinci bir MTV yükleyerek aynı miktar parayı 6 ay içinde tahsil etmeye kalkıyorlar. KDV’yi 2 puan ayırıyor. Aldığımız her ürünün 100 TL’sinin 20 TL’si doğrudan bizden vergi olarak alınıyor.

Müteahhitlerin ve iş adamlarının ödeyeceği büyük miktardaki paraları erteleyen yada alacağı vergiden birilerinin imzası ile vazgeçen bu iktidar çalışan ve emekli kesimi inletecek uygulamalara devam ediyor. Kimse Depremi bahane etmesin. 6 Şubattaki depremin yaralarını sarmak Temmuzda mı geldi aklınıza. Sadece bu haftanın zamlarına bakalım Kdz. Ereğli’de: Toplu taşıma 8,50 TL’den 11,50 TL’ye çıkmış zam oranı % 35, Ekmek 5 TL’den 70 gram artarak 10 TL’ye çıkmış, zam oranı % 60. Emekliye gelince zam % 25. Niçin? Adaletsiz olduğunuz için.

Sayın Okurlarım: Bu hafta sizinle birkaç gün önce TÜKODER GENEL MERKEZİNİN Şube Başkanlar Kurulu ile Prof. Dr. Aziz Konukman’ın konuşmacı olarak düzenlediği toplantının notlarını paylaşacağım.(TÜKETİCİYİ KORUMA DERNEĞİ)

Bakın ne diyor *Prof. Dr. Aziz Konukman;
Bütçe teklifleri “Bütçe Hakkı” nedeniyle birer kanun olarak parlamento tarafından onaylanmak durumundadır.
Ek Bütçede harcama kalemleri toplamı kadar kaynak yaratmak zorunluluğu vardır ve gelir gider kalemleri denk olmalıdır. Normal BÜTÇEDE ise bu zorunluluk yoktur.2023 ek bütçesinde toplam 1.071 milyar kaynak gerekiyor (yani yeni vergi).  Oysa 2023 Bütçesinde tam da bu gerekli kaynak tutarı kadar 150 milyar TL.si vatandaştan (asgari ücret vb), yaklaşık 850 milyar TL. sermayeden alınacak vergilerden vazgeçilerek toplam 1 trilyon TL. kaynak kaybı yaşanmıştır. Ek gelir yaratılmadığı için yaklaşık 2,2 trilyon TL. Tutarında oluşacak bütçe açığını kapatmak için yaşanan vergi yağmuru ve zamların temel nedeni budur.

Halbuki halkını düşünen bir yönetim olsa, Bu bütçe açığını teşvikten yararlanıp istihdam yaratmayan sermaye ödemelidir.
OECD ülkelerinde doğrudan vergilerin toplam vergi gelirlerindeki payı %70’ler seviyesindeyken; bizde bu oran %32 ve dolaylı vergiler %68’lerdedir. Yani özetle; Gelir Vergisi ve Kurumlar vergisi payını arttırmak yerine ÖTV ve KDV olarak tüketicinin vergi yükü arttırılmaktadır. Yani Türkiye ‘ de yönetim kazanandan vergi almak yerine TÜKETENDEN vergi almayı tercih etmektedir.
Vergi Adaleti için dolaylı vergilerin azaltılması şarttır.
ÖTV ve MTV nin bütçede karşılığı yok ve tüketici bunu ödeyemez. MTV iki kez alınacak ve buna Servet vergisi deniyor. MTV bir servet vergisi olarak kayıtlarda geçse bile lüx araçlar dışındaki motorlu taşıtlar orta gelirli vatandaş için bazen bir ihtiyaç, bazen de minibüs gibi bir ekmek teknesidir, servet vergisi olarak kabul edilemez.
Sonuç olarak; Sermayeden alınacak vergiler defalarca affedildi,  Bütçe açığı borçlanma ile karşılanabilirdi ama kaynak olarak vergiler yaratıldı. Vergiler vatandaşın sırtına bindirilmiş oldu.
Bütçe hazırlık, Meclise sevki (sunumu) ve Meclis’te görüşülmesi süreçlerinde “Bütçe Hakkı” ihlallerini Sayıştay dikkate almamaktadır;
Torba yasa 12.madde ile CB’nın ÖTV arttırma yetkisinin 5 katına çıkarılması Vergi Kanunu’na ve Anayasa’ya aykırıdır.
-Kamuoyu ile paylaşılmadan kaynak aktarımı yapılmaktadır. Gizli, paralel bir ek bütçe yönetimi söz konusudur.
Örneğin 15.madde; “...... gibi kuruluşlara ödenek eklemeye C.B. yetkilidir” tarzında bir madde Anayasa’ya aykırıdır. Ek Bütçede hangi kuruluşa ne kadar ek ödenek teklif edildiği kanun teklifi olarak açıkça belirtilmeli ve Resmi Gazete’de yayınlanmalıdır. 15.8.2018 de Resmî Gazete 4.madde ç) fıkrasında CB her kararı yayınlama zorunluluğunda değil diyor.
-Kamu kaynağından beslenen dernek ve vakıflar gizleniyor.
-KÖİ (Kamu Özel İşbirliği) projelerinin döviz cinsinden garantilerinin olası bütçe yükü bilinmiyor.
-Bütçeden Varlık Fonu’na kaynak aktarımı Anayasa’ya ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na aykırıdır.
-Bütçe Birliği ilkesine aykırı Döner Sermaye Bütçesi uygulaması sürdürülüyor.
-Anayasa’ya ve 5018’e aykırı özel hesap uygulaması yürütülüyor.
-Yedek ödenekte yasal sınırlama aşılması sorun olarak görülmüyor.
-KKM (Kur Korumalı Mevduat) ve GES (Gelire Endeksli Senet) nedeniyle ödeneksiz ve ödenek üstü harcama yapılarak bütçeye yük getirildi.
-Borçlanma limiti yasa dışı arttırılmaktadır.
-Kur tahmini ve Enflasyon hedefi gerçekçi değildir.

Nitekim MB Başkanı 29 Temmuzda yaptığı açıklama da ; . TCMB 2023 enflasyon tahminini yüzde 22,3'ten yüzde 58'e yükseltti. 2024 tahinini ise yüzde 8,8’den yüzde 33’e yükseltti.

Sadece bu durum bile çalışan ve emekli kesimin TÜİK’in Düşük enflasyon açıklamaları ile ne kadar ezildiğinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.
-Deprem gerekçesiyle yapılan ek bütçe etik değildir. Deprem öncesi seçim vaatleri verildi. Seçim öncesi dağıtılan yardımlardan sonra bunlar kaçınılmaz oluyor. Deprem sonrası deprem bahane edilerek ek bütçe istenildi. Seçimi kaybeden ve kazanan kim olsa ek bütçe kaçınılmazdı. Çünkü seçim harcaması dahil bütçe açığı var. Çözüm için bir defalık Servet Vergisi getirilebilir. Adı da Dayanışma Vergisi konabilir.
-İktidar, Meclis’in verdiği harcama ve gelir izinlerini aşma çabasındadır.
-TÜİK tarafından hazırlanması gereken her sektörün girdi-çıktı maliyetinin enflasyona olan katkısını gösteren tablolar 2012 yılından beri yenilenmiyor.
-Dolardaki artışın enflasyona katkısı nedir, ithal veya yerli girdisinin dolar kurunda % kaç oranında katkısı var, yerli girdi ile çalışıyorsa zam ne oranda yapılıyor yani kimin hangi zammı ne kadar gerçek bunları bilmeliyiz.
-Emekçiler enflasyonun günah keçisi değildir. Enflasyonun kaynağı ücret artışı değildir, enflasyon arttığı için ücretlere zam yapılmaktadır.’’