AK Parti Bayramlaşmasında iktidar partisi milletvekilleri İstanbul'da yakını bulunanlardan, kendi adayları için destek istedi...

Kırk yıl düşünsem, tek bir vilayette yapılan seçimler için Türkiye'nin dört bir yanında seçim kampanyası yürütüleceği aklıma gelmezdi.

Aslında bayramlaşma merasimleri, siyasete özgü konuların unutulduğu anlardır. İstanbul seçimi nasıl bir seçim ki bayramlaşma merasimlerinde bile ana tema birlik beraberlik yerine siyasi karşıtlık temaları ön plana çıktı.

Esasında çok da şaşacak bir şey yok. Zira İstanbul seçimlerinin sonucunun bir erken seçimi tetikleyebileceğine veya bu ihtimali ortadan kaldırabileceğine ilişkin beklentiler toplumun her kesiminde konuşuluyor. Fakat dedik ya, daha önce böyle bir şey bu sefer olduğu kadar ihtimal dahilinde değildi.

SPEKÜLASYON...

Hadi biraz spekülasyon yapalım...

Biliyorsunuz İYİ Parti kurulduğunda, özellikle MHP cephesinde bu partinin seçime girmemesi konusunda yaygın bir görüş vardı. AK Parti ile ittifak ilişkisi çerçevesinde, iktidar da bu konuda bir miktar ayak sürüdü. Güç bela İYİ Parti seçime girdi.

Şimdilerde Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Abdullah Gül gibi isimler yeni parti oluşumu peşinde. En azından yerel seçimlerin ardından böyle bir girişimde bulunulacağına yönelik yaygın bir inanış var.

Yerel seçim—yani İstanbul Seçimi—sonuçları, iktidar partisinin güç kaybına uğradığı algısı üretirse, bu partinin kurulma ihtimali daha yüksek görülüyor. Böyle bir durumun on yedi yıllık AK Parti iktidarının son günlerini yaşadığı algısını da perçinleyecek.

Bu durumda, iktidar partisi, yeni kurulacak partinin katılması mümkün olmayacak bir zamanlamayla bir seçim kararı alabilir mi?

Birkaç ay önce pek akla gelmeyen bir soru ama şu andaki siyasi konjonktürde her şey mümkün görünüyor.

Fakat dediğimiz gibi... Bu bir spekülasyon ve gerçek ile spekülasyonu isim koymadan yazmak sorumsuzluk olacaktır.

NİYE BİZİ İLGİLENDİRİYOR?

Peki gerçekte İstanbul seçimi niye bizi ilgilendiriyor?

Her şeyden önce, kimin kazanıp kimin kaybedeceğini merak ediyoruz. Ekrem İmamoğlu seçimi alırsa "Oyların çalındığı" iddiasının temelsiz olduğu düşünülecek. Binali Yıldırım kazanırsa bu iddianın gerçekliği kanıtlanmayacak ama en azından iktidar partisi cenahında yeni cari durum üzerinden yeni söylemler, bugünkünden daha mümkün olacak.

Ağaca bakarken ormanı gözden kaçırmamak gerek. Bir anlamda bir futbol maçının sonunu merak ettiğimiz, bir soap opera dizisinin nasıl sonuçlanacağı konusunda duyduğumuza benzer bir heyecan duyduğumuz için bu sonucu merak ediyoruz.

Üstelik her birimiz ülkede artık iki kutuplu hale gelen siyasette, bir tarafı desteklemeyi tercih ettiğimiz için, kendi tuttuğumuz tarafın kazanmasını istediğimiz için İstanbul seçimlerinin sonunu merak ediyoruz.

Ayrıca, seçim ekonomisinin ülkeyi götürdüğü nokta konusunda endişeler de yaygın. Bir kısmımız, şu seçim işleri bir an önce bitsin de ne olursa olsun havasında. İstanbul seçimi bitmeden bu atmosferin bitme ihtimali olmadığından, seçimler yapıldığında en azından bir ihtimal bu seçim atmosferinden çıkılarak problemlere odaklanmak mümkün olacağından bu seçimin geçmesi gerektiğine inanıyoruz.

Kaybeden Ekrem İmamoğlu olursa, CHP adayının bundan sonraki siyasi kariyerinin hangi yöne gideceğini merak ediyoruz. Kaybeden Binali Yıldırım olursa da CHP adayının—İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak—siyasi kariyerinin hangi yöne gideceğini merak ediyoruz. Yoksa Binali Yıldırım kazanırsa, kariyerinin nereye gideceği konusunda merak duyan birini görmüşlüğümüz vaki değil.

Görünen o ki sonuç ne olursa olsun yine gözler Ekrem İmamoğlu'nun üzerinde olacak. Bu aynı zamanda CHP'nin genel merkez yönetiminin, bundan sonraki seçim stratejilerinin de ne olacağına ilişkin veriler içerecek.

Ama buradan sonrası yine spekülasyon ve gerçekleşmemiş durumlar üzerinde böyle bir spekülatif tartışmaya girmek bu yazının—hatta bir köşe kadısınca yazılabilecek tüm günlük yazıların—sınırlarını aşacak büyüklükte bir iş olacak.

Demek ki siyaset, sonsuz ihtimalleri içinde barındıran bir meşgaleymiş ve yarının neler getireceğini önceden tam olarak bilmek mümkün değilmiş. Zaten hep demiyor muyuz, her seçim şaşırtıcı sonuçları içinde barındırır diye... Geçtiğimiz seçimler böyle olduğuna göre, bundan sonraki tüm seçimler gibi, lokal İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçimlerinin de böyle olacağını kabul etmemiz gerek.

Bu yüzden her aşamada kırk yıl düşünülse akla gelmeyecek ihtimaller birer birer köşenin ardından çıkıp hayatın ve siyasetin temel konusuna dönüşüyor.

İş bir şey dilemeye kalırsa, seçim söylemlerinin akıldışılığı nedeniyle örselenen birlik ve beraberlik duygularımızın daha fazla zedelenmeden bu sürecin tamamlanmasını dilemek gerek...