Bugünlerde çevremde en fazla duymaya başladığımız şikayet şu: "Şu seçim süreci bitsin artık, adaylar, giydirilmiş arabalar, gerginlik. Gına geldi."

Bunun siyasetle sadece seçim günü sandığa gitmek suretiyle ilgilenen apolitik yurttaşların şikayeti olduğu geliyor akla. Fakat sahada seçim çalışması yapan adayların yakın çevresindekiler de aynı şikayeti paylaşıyor. "Bir an evvel olsun bitsin!" Tabii ki yorucu, masraflı bir süreç bu.

Seçim süreçleri hep böyledir ama bu seçimde özellikle ulusal düzlemde karşıt siyasi partilere yönelik haşin söylemler bu seçimi bu bakımdan daha yorucu, daha zorlayıcı kılıyor. Bizim milletimiz, sıcak kanlıdır, birbirine uzun süre öfke duymaya alışkın değildir. Gıyaben çok kızdığı sosyal gruplardan birinin herhangi bir üyesiyle, üstünde iki bardak çay bulunan bir masanın iki tarafında oturdun mu, ne öfke kalır, ne garez...

Bunun doğru olduğu tecrübeyle sabittir. Bir de bakmışsın, bugün siyasi görüşün nedeniyle öfke duyduğun kişiyle bir çay bahçesinde güzel güzel sohbet ediyorsun.

Bugünlere fazlaca takılmamak gerek.

"EN MAĞDUR BENİM!"

Seçimin dikkat çekici bir boyutu da adayların mağduriyet düzeyinin seçim sonucuna etki edecek büyüklüklere ulaşması...

Bakıyorsunuz, bir büyükşehir belediye başkanı adayına soruşturma açılmış, hemen "mağdurum abi" havaları. Bir siyasi parti genel başkanına yönelik tehditkar ifadeler, 'Mağdurum da mağdurum" diye devam ediyor. Şimdilerde bu mağdurların şikayetlerine kızanlar öfkelerini dizginlese iyi olur. Zira onların siyasi partileri de dünün "Mağdurum abi" diyen genel başkanlara sahipti.

Galiba ülke genelinde bu mağdur ve mağrur meselesi seçim sonuçlarında öyle veya böyle etkili olacak. Ancak yerelde adaylar karşılarında mağdur yaratmaktan kaçınıyor olsa gerek ki tüm siyasi partilerin seçmenlerine mavi boncuk dağıtıyorlar.

Bu durum insanın aklına başka bir şeyi getiriyor: Şu anda milletin içinde bulunduğu öfke ve nefret hissiyatının tamamı ulusal düzlemde yayın yapan basın yayın organlarından mı kaynaklanıyor? Zira bakıyorum da yerelde adaylar mutedil gidiyor. Yerel basın kuruluşları da aynı itidal içinde süreci götürüyor.

Hangisini tercih edersiniz derseniz, bizim buralardaki seçim, ülke genelinde olduğundan daha güzel gidiyor.

"UT VENİANT OMNES"

Bakıyorsunuz, Karadeniz Ereğlisi genel başkan, bakan, genel başkan yardımcıları, başdanışmanlar, milletvekilleri falan derken, seçim turizmi açısından hayli mesafe aldı. Sanki en tepeden en alt düzeydeki siyasetçilere kadar herkes memleket genelindeki sonuçları unutmuş, yüz binin biraz üzerinde nüfusa sahip Karadeniz Ereğli'deki sonuca odaklanmış. Gurur verici bir tablo doğrusu!

Akla başka bir anekdot getiren bir manzara bu...

Birinci Dünya Savaşı'na giden süreçte, Drednot sınıfı gemiler üzerindeki yarışı ilk başlatanlar arasında bulunan, İngiliz Donanma Bakanı John Fisher, önde arkada döner top taretleriyle bu sınıftan bir geminin güvertesine çıkar. Gösteriler, törenler yapılır. Bakan geminin kaptan köşküne çıkarken, bacada "Ut veniant omnes" ifadelerinin yazılı olduğunu görür. Bacanın dibinde aksesuar olarak nöbet tutan askere sorar:

"Ne demek bu?"

Asker esas duruşta yanıtlar: "Hepsi gelsinler bakalım, demek Sir."

Bakıyorum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem Zonguldak, hem Ereğli'ye geldi. MHP Genel Başkanı Zonguldak'a geldi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu haftaya Zonguldak'a (bir ihtimal Ereğli'ye de) gelecek. CHP Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Saadet Oruç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başta olmak üzere çok sayıda bakan... Bakan yardımcılarına girsek mi?

Burada bir tespit mi desem, uyarı mı desem, bir kelam etmek gerek. Genel Merkez yetkililerinin fazla gelmesinde şikayet edecek bir şey yok. Turizmimiz gelişiyor bu arada. Fakat bu hengamede bizim yerel adayların önüne fazla geçiyorlar. Adaylarımız bakanlar, genel başkanlar, genel başkan yardımcıları derken yerel medyada istedikleri kadar alan bulamıyor adeta. Adaylarımızdan çok ülkemizin ekabirinin ziyaretlerini konuşuyoruz da...

Yine de gelenlerin torbalarından Zonguldak bölgesi için ufak tefek şeyler dökülmesi söz konusu olabileceğinden bundan şikayet edemiyoruz.

Yani "Ut veniant omnes!"