Ankara Opera ve Balesi sanatçılarından iki tenor, bir soprano, bir baritonun piyano eşliğinde verdiği muhteşem Çanakkale konserinin sonunda Kaymakam İbrahim Çorumluoğlu, konseri beğenip beğenmediğimizi sordu:

"Konser çok güzeldi, fakat bu etkinliklerin yeni kaymakamla mı başladığını, yoksa tesadüfen mi bir araya geldiğini anlayamadık" deyince Kaymakam Çorumluoğlu kahkahayı patlattı. Zira geçenlerde de Erdemir Kültür Merkezi'nde bir klasik müzik orkestrasının gösterisi gerçekleştirmişti, o zaman da bu işlerin güzelliğini anlatırken, Kaymakam Çorumluoğlu'nun bu işlerdeki rolüne bir miktar şüpheci yaklaşıyor gibi iki satır karalamıştım.

Bu işleri İlçe milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki Kültür ve Sanat Grubu organize ediyor. Kabul etmek gerek. Kaymakam Çorumluoğlu'ndan önce böyle bir grubun varlığından bihaberdik. Şimdi haberdar olduğumuza göre Çorumluoğlu'nun payını kabul etmeye hazır olsak iyi olur.

Şüphelerimizi koruyarak tabii...

***

Konseri, aslında oğlum Akın ile birlikte izlemek niyetindeydim. Talihsizlik eseri Akın bir miktar rahatsız olduğundan kendim izlemek durumunda kaldım.

Yine de hayıflanacak bir şey yok. Ereğli'de bir yarışma yapılsa "En güzel çift" kürsüsünün en büyük adayı olacak Doğan ve Ülkü Gönüllü çiftiyle izledim. Gönüllü çiftiyle sohbet, şakalaşmak her zaman keyiflidir.

Sahnedeki opera sanatçıları Gençlik Marşı'nı söylerken, salondaki seyircilerin büyük bölümüyle birlikte eşlik ettim. Marş bittiğinde tenor Oğuz Sırmalı, "sanki bu marşa eşlik yeterince fazla olmadı gibi" diye takılınca, oturduğum yerde söylendim:

"Ben eşlik ettim, Doğan Gönüllü eşlik etmedi!"

Gönüllü: "Hayır, bu doğru değil, ben de eşlik ettim!" diyerek kendini savundu. Gülüştük.

***

Soprano Aslı Kıyıcı, Tenor Oğuz Sırmalı, Bariton Özgür Savaş, Tenor Barış Çark ve Piyanist Esra Poyrazoğlu'nun performansına gelince... Her türlü övgünün ötesinde bu performans.

Hani Opera ve Bale sanatçılarının elit bir sanat türünü temsil ettiklerini, bu sanatı icra edenlerin bir miktar aşırı özgüven ve büyüklük duygusu taşıdıklarını zannedersiniz. Şarkıları alkışlanırken, arada şiirler okurken, her tutumlarından tevazu akan, kendilerinden ziyade icra ettikleri sanatın büyüklüğüne inandıklarını anlayabileceğiniz bir tutum içindeydiler. Gerçekten de o türküleri o duygu yoğunluğuyla okuyabilen kişilerin kibir ve rekabet duygusundan arınabileceğini düşünmek daha yerinde olur herhalde.

Çeşitli festivallerde Ereğli'de arz-ı endam eden pop şarkıcılarının kendileri olmasa, Türk müziğinin, sahne sanatlarının, kısaca sanatın her dalının eksik kalacağı havalarında sahnede poz kestiği düşünülürse, bu sanatçılarımızın "Bizi" temsil ettiğine inandığımız Aşık Veysel, Nesimi, Neşet Ertaş'ın ruh geleneğine daha yakın olduğunu anlayabiliyoruz.

***

Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki Kültür Sanat Grubu konusunda bir şey söylemezsek, bu konseri anlatmak eksik kalır.

Gerçekten son bir ay içinde siyasetin boğucu atmosferinden çıkma imkanı sağlayan iki önemli etkinliğe imza attılar. Gerek Erdemir Kültür Merkezindeki, gerekse Hüseyin Tatoğlu Kültür Merkezindeki iki etkinliği de izleyen biri olarak, ilçedeki kültür-sanat çıtasının bir anda nasıl yukarıya çıktığına, beklentilerimizin nasıl yükseldiğine şaşırmamak mümkün değil. Eh, kendisine doğrudan söylememiş olsak da Kaymakam desteği olmadan bu nitelikte işlerin arka arkaya sıralanmasının mümkün olamayacağını kabul etmek de gerek.

Bu konuda söylenmesi gereken bir şey daha var. Gerçekleştirilen iki etkinlik, Ereğli'de sanatın ve müziğin bu türüne talebin büyüklüğünü de ortaya koyuyor. Aha şuraya yazıyorum, yarın bir opera veya senfoni orkestrası konseri yapılmış olsa, ilçedeki kapalı salonların herhangi biri büyük ihtimalle yeterli gelmeyecektir.

Sahi, Cehennemağzı mağaralarının bulunduğu bölgede bir amfitiyatro yapılmıştı. Burası bir elden geçirilerek önümüzdeki yaz aylarında bunun gibi yoğun talep olan konserler için değerlendirilse diye geliyor akla...

Ne olursa olsun, keyifli bir akşam yaşadık. Devamını bekliyoruz. Çok güzel hareketler bunlar...