UMUTSUZLUĞUN RESMİ...
13 Subat 2019 10:03:31
İşkur önünde sıralanan uzun kuyruğu gördünüz mü? Bu kuyruk, işsizliğin az olduğu ülkelerde görülebilecek şeylerden değil. Yerin yedi kat altında, yeryüzünün en ağır işlerinden birinde istihdam edilmek istiyor bu arkadaşlar.
Sanırsınız girdikleri işlerde maç yorumlayacaklar ama durum başka. Bu gençler, bu memlekette ölüm tehlikesi en fazla olan işlerinden birine, daha önce bu tehlikeli işe en fazla kurban vermiş bir vilayette başvuruyor. Sabit, güvenceli, maaşını gününde alabileceği, sendikası, sosyal hakları olan bir iş istiyorlar.
Çünkü bunlar başka yerde yok. Özel sektörde veya Kamu sektöründe fark etmez; sendikalı sigortalı, maaş ve iş güvenceli iş olsa hiçbiri bu işe girmeyecekken, bin kişilik bir kontenjan için onbinlerce kişi gecenin erken saatlerinden itibaren işkur önünde, kış demeden, kıyamet demeden bekliyor.
Aha size umutsuzluğun resmi. Sadece Ereğli'den, Zonguldak'tan, Devrek'ten, Bartın'dan, Karabük'ten gelmiyorlar. Buralarda doğup da gurbet ellerde üç kuruşa ter döktükleri işlerinden izin alarak gelenler mi dersiniz, bölgede çalışırken çalıştığı işyerinden memnun olmayıp bir kamu güvencesi şemsiyesi altında olmak isteyenler mi dersiniz artık.
Hepsi işsiz deseniz, bunca işsizin bir hesabı yok mudur? Çalıştığı halde bu tehlikeli koşulların gerektirdiği bedel karşılığında güvence satın almak için gelenlerin olması, durumu daha da vahimleştiriyor. Nasıl bir memleket, evlatlarına girdikleri işlerde dünyanın her yerinde mutad olan belli güvenceleri veya korumaları sağlayamaz. Sahi kamu işsizleri işe alacağız diye bir açıklama yapmış olsa, şu anda asgari ücretle bir işte çalışıyor olanlardan kaçı daha işsizler ordusuna eklenir dersiniz?
Ben söyleyeyim. Neredeyse hepsi.
MADALYONUN ÖBÜR TARAFI
Gençliğimizde özel sektör çalışanları çoğu kamu çalışanına göre daha iyi durumdaydı. Maaşları daha iyiydi. Sadece daha çok çalışmak zorundaydılar. Ne oldu da çoğu işverenin çalışanlarını bozuk para gibi gözden çıkardığı bugünleri gördük diye geliyor insanın aklına.
Bugün, kamuda memur veya işçi pozisyonunda istihdam edilenlerin durumları, özel sektörden çok daha iyi. Özel sektörde durumu iyi olanların büyük bölümü kimler? Daha önce kamu kurumuyken işçisi örgütlenmiş, sendikalanmış, sosyal haklar kazanmış büyük işletmeler. Alın yanımızda bir Erdemir var. Erdemir ölçeğinde özel sektör işletmesi bugün kurulmuş olsa, çalışanlarının özlük haklarının korunacağına inanmak gelmiyor insanın içinden. Zira kamuda edinilen işletmecilik kültürü, özelleştirmelerden sonra bile devam ederken, baştan özel sektör mantığıyla kurulmuş işletmelerde en kolay bulunan üretim unsuru emek olarak görülüyor.
Hani türkü "Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır" diyor ya... Böyle bizim halimiz.
MASABAŞI İŞLER
Mesele bu kadar da değil.
Yaklaşık on iki sene önce, başka bir vilayette yönetici pozisyonunda çalışırken, bir hanım iş başvurusu için geldi. "Masa başı iş istiyorum" dedi.
Haber için dışarı çıkamazmış, basın sektöründe iki yıl çalışmış. İki ay bir yerde, üç ay başkasında, en külliyatlısı beş ay başka yerde çalışmış. Arada boşluklar çalıştığı dönemlerden daha uzun. Kendisine uygun bir pozisyon olması halinde kendisiyle iletişime geçeceğimizi söyledim. İnsan mecbur kalınca işte böyle yalan söylüyor. İstikrar yok, en iyi pozisyonu istiyor, işe alsan yarın kimbilir nasıl ayrıcalıklar peşine düşecek. O telefon hiç edilmedi yani...
O vilayetin organize sanayi bölgelerinden birinde bir işletme sahibiyle sohbet ediyoruz. Bin ikiyüz kişi çalıştırıyormuş, fakat beş yıldır faaliyet gösteren işletmede istihdam edilmek üzere giriş yapan ve sonra ayrılanların sayısı altı yedi bini buluyormuş. Rakamları farazi diyebilirsiniz ama aradaki oran aynı bu şekilde. Adam bir baltaya sap olmak için geliyor, iki gün çalıştıktan sonra tarlada fındık toplamanın daha kolay olduğuna karar veriyor ve bir gün servis aracına binmeyerek işten ayrılıyor. İşyeri de eleman aramaya devam ediyor, yerine başka birini buluyor falan.
Bunları niye söylüyorum. Beğenmediğiniz asgari ücretle bile olsa bu memleketin her evladının "İş" denilebilecek doğru dürüst bir işi olsa, memleketin sorunlarından birçoğu çözülürdü.
Eğer umutsuzluk yoksa iş arayan kişi armudun sapı üzümün çöpü der. Eğer insanlar eve ekmek götürmenin yolunu başka türlü bulamıyorsa, yaşam dediğiniz o büyük ailenin ferdi olarak kalmaktan feragat anlamına gelecek rizikoları bile üstlenmeyi göze alabilir.
Cahit Sıtkı'nın dediği gibi... "Kış günü herkesin evi barkı olsun, yaşamak sevmek gibi gönülden olsun, olursa bir şikayet ölümden olsun" diyeceğim ama bu düzen böyle gelmiş böyle giderse, biz bu manzaraları daha çok görürüz.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com