Sabah saatlerinde Dünya Diyabet Günü etkinliklerinde AK Parti İlçe Başkanı Mehmet Fatih Çakır'a rastladım. "Kaç aday adayı var" diye sordum. "Şu an itibarıyla on sekiz" dedi. Bir an durduktan sonra ekledi. "Yani bunlar bize gelenler, bazıları genel merkeze başvurabiliyor, onları bilmiyoruz" dedi.

Oysa bir gün önce sabah saatlerinde saymaya çalışmış on iki kadar saymıştım. Sonra Doğan Gönüllü ve Fahrettin Özaydın haber yapmış. Onlar on beş aday adayı saymışlar. Bir gün içinde üç aday adayı daha çıkmış demek. Benim aday adaylığı başvurusunda bulunacağını düşündüğüm Fazlı Erdoğan ve Yüksel Balcı büyük ihtimalle bu hesabın içinde değil. Mevcut Belediye Başkanı da bu aday adayları arsında sayılmıyor. Aday adaylarının bazılarını tanımıyorum, muhtemelen başka tanımadığım kişiler de aday adaylığı başvurusunda bulunur.

AK Parti pazartesi günü kapatacakları aday adaylığı defterini Cuma gününe erteledi biliyorsunuz. Günde üç adaylık performansla otuz kadar aday adayı olacak muhtemelen. Seçmen olarak düşünseniz, belediye başkanlarına birer meclis üyesini alsın diye baskı yapacak sayıya ulaşıyorlar neredeyse.

Şaka bir yana, maalesef bir partiden bir kişi aday olabiliyor. Belli başlı beş altı partinin belediye başkanlığına aday göstereceğini düşünün. Bunlardan da bir kişi Belediye Başkanı olacak. Sayı bir gösterge dışında değer taşımıyor, zira aday adayı diye bildiğimiz herkes Ereğli Belediye Başkanlığı görevini üstlenebilecek bilgi ve tecrübeye sahip gibi görünüyor. Yine de gösterge varsa, okunması gereken bir şey de vardır.

Bir kişinin aday olacağı bir partide neden bu kadar çok aday adayı var? Sorsanız politik cevap verirler ama eğip bükmeden bunu anlamaya çalışmak gerek.

İlk neden mevcut belediye başkanı... Partinin gelenekçi kanadı, yıllarca AK parti saflarında siyaset yaptıktan sonra 2014 yılında başka partiden ithal bir belediye başkanını kendi adayları olarak bulunca, hatırı sayılır bir refleks gösterdi. Bu refleks Hüseyin Uysal'a olduğu kadar, dönemin Milletvekili Ercan Candan'ı da (Biliyorsunuz o da aday adayı) hedefe koydu. Bu kadarla da değil, Uysal'a başkanlık makamının altın tepside sunulmasına vesile olduğunu düşündükleri herkese de yöneldi bu tepki. Bu yüzden partinin gelenekçi kanadından çok sayıda aday, hakları olanı geri almak istedikleri gibi bir hissiyat taşıyor.

İşin doğrusu belediye başkanı ne yaptıysa AK Parti'ye yaranamadı. Parti içinde birçok kişi, "Tıp Doktoru Hüseyin Uysal aday gösterilebiliyorsa, ben neden aday gösterilmeyeyim" şeklinde ifade edilebilecek bir yaklaşım içine girmiş gibi görünüyor. Yakın plandan baktığınızda, hepsi belediye başkanlığını Uysal'dan iyi yapacağına inanıyor, hepsi AK Parti geleneği içinde Karadeniz Ereğli'nin belediye başkanının—kendisi olmasa bile—Uysal dışında biri olması gerektiğine inanıyor.

Bir neden de genel merkezin tutumu... Geçtiğimiz genel seçimlerde partinin teşkilat kökenli milletvekili adaylarını göstermesi, teşkilat içinde uzun yıllar görev yapmış kişilerin bu seçimde daha umutlu olmasına yol açtı. AK Partililer arasında yerel seçimde de parti kökenli birisinin aday adayı yapılacağına yönelik pek ifade edilmeyen bir inanış var.

Paragraf aynı şekilde başlayacak gibi ama bir başka neden de AK Parti'nin Ereğli unsurları, partilerinin aday kim olursa olsun Ereğli'de seçimi alabileceğine inanıyor. Bunun tek istisnası olarak da Hüseyin Uysal'ı görüyorlar. Yani AK Parti'den Hüseyin Uysal dışında kim olursa olsun Ereğli'de seçimi alır diye görüyor çoğu. Bu ironik. Çünkü 2014 yılında birçoğu, 20 yıllık belediye başkanı Posbıyık'ın karşısında Uysal'a şans vermiyordu, bugün CHP'de aday kim olursa olsun, Uysal ile AK Parti'nin sıkıntı yaşayacağını düşünüyorlar.

Mehmet Fatih Çakır'a aday sayısını sorduğumdan bu yan geçen sürede sayı muhtemelen değişmiştir. O görüşmeden sonra meslektaşlara sordum "Genel olarak yerli yabancı dengesi nedir aday adayları arasında?" diye. Bilinen beş kadar Ereğli yerlisi tabir edilen gruptan aday olduğunu, çoğunun dışarıdan olduğunu söylediler.

Aslında köken, lokalci siyaset işleri yanlış. Önemli olan liyakattır. Bunun merak edilmesinin nedeni, Uysal'ın 2014 yılında yerel kökenli adaylar arasında olması nedeniyle genel merkez tarafından aday gösterilmesinde yatıyor. Genel merkez bu konuda tutumunu değiştirmemişse, o zaman sürüsüne bereket aday adaylarından birçoğunun daha en başta eleneceği anlamına da geliyor. Fakat böyle olmayacaktır bence. Muhtemelen genel merkez onayına sunulacak üç—belki beş—aday adayı arasında, "Yerli" diye tabir edilebilecek biri olur o kadar.

Yazının sonunda aklıma gelen bir şey daha oldu. Teşkilat mensuplarının belediye başkan adaylığı için istifa etme süresi AK Parti'de 1 Aralık'ta sona eriyor diye bir şey söylemişlerdi. Buradan bir aday adayı dalgası daha yaşanırsa, maazallah AK Parti'ye oy verecek her birkaç kişiden biri aday adayı olacak mı dersiniz? Zaten "bizde nerede çokluk orada..." diye başlayan bir söz de var. Bazılarına bürokraside, bazılarına siyasette yer bulunabilir. Yine de böyle giderse tüm aday adaylarını belediye meclis üyesi yapmak bile mümkün olmayacak.

Bir de aralarında adaya karşı kırgınlık besleyen olursa yandı gülüm keten helva diyeceğim ama AK Parti iktidarda olması hasebiyle böyle sıkıntıları başka her partiden daha kolay atlatabilecek potansiyele sahip olmalı.