Her sene Kasım ayında belediye meclisleri bir sonraki yılın tahmini bütçesini görüşür. Bu görüşmeler çoğu zaman tartışmalı geçer. Haliyle Ereğli Belediye Meclisinde de bu ay tartışmalar hiç eksik olmadı.

Hani tartışmalardan rahatsız olduğumuz zannedilmesin. Konu Ereğli menfaatleri olduğunda, söylenmemiş sözün kalmaması gerekir. Elbet muhatabı eleştiriye cevap verecektir. Yoksa öyle değil mi?

Nitekim Sertan Ocakcı'nın eski terminal alanındaki otoparkın kısa süreliğine (26 gün) Ereğli Belediyespor'a verilmesindeki can sıkıcı detaylara mecliste cevap bulamadık. Meclis çıkışında Sertan Ocakcı'ya takılıyoruz. "Bu konu önemli," diyor. "Doğru düzgün cevap veremediler. Konuyu değiştirdiler" Tam "Siz de seçilin de konuyu siz değiştirin—" diye söze başlarken, Başkan Uysal geliyor, "mesele öyle değil," diyerek kenara Ocakcı'yı kenara çekiyor. Aralarında konuşuyorlar, dönüşte eski CHP ilçe başkanı, şimdilerin Belediye Başkan Aday Adaylarından Ocakcı, tatmin olmuşa benzemiyor.

Ocakcı'nın iddiasına göre, bu arazi kağıt üzerinde 1800 metrekare üzerinden hesaplanmasına rağmen, otoparkın alanı 5 bin metrekare olarak kullanılmış. Arada maddi bir fark olduğunu, bunun da hukukun konusuna gireceğini savunuyor.

Bu mesele daha su kaldırır. Belediye Başkanının tezini henüz tam olarak duyamadık. Zira bunu yazılı olarak cevaplayacağını söyledi.

Bekleyelim bakalım...

Bu arada Ocakcı'ya grup sözcüsü görevinin parti içi yarışta kendisine avantaj sağlamasının doğru olmadığını söylüyorum. "Bir sürü sıkıntı var, şimdi söylemeyeyim de ne zaman söyleyeyim" diyor.

Ben bilmem... Söylemenin yolu bulunur elbet.

ESKİ PROJELER NASIL PAYLAŞILACAK?

Meclis üyeleri arasında tek Belediye Başkan Aday Adayı Ocakcı değil. AK Parti'den de Esra Alpago ve Yusuf Kalay da başvurularını yaptı.

Her ikisinin neşeli olduğu gözleniyor. İki kişinin aynı anda aday gösterilmesi mümkün değil ama ikisi de sanki yarın aday kendileri olacakmış gibi yüksek bir özgüven portresi sergiliyor.

Ne ironik. 2014 yılında mevcut belediye başkanının proje hamileri bu iki meclis üyesiydi. Uysal'ın o günlerde ne olduğunu bile bilmediği otuza yakın projeyi bu iki meclis üyesi—evet, o zaman da meclis üyesi idiler—hazırlamış, hatta sunumunu bile gerçekleştirmişlerdi. Dışarıdan kakalama proje bu kadar olsa gerek ki geçen yıllar boyunca bu projelerin bildiğimiz kadarıyla hiç biri hayata geçmedi.

Şu anda bilemiyoruz, o projelerin hangisi Alpago'ya, hangisi Kalay'a ait. Acaba bu kampanya döneminde aday gösterilirlerse, o projelerin hamileri olarak yeni dönemde aynı projeleri gündeme getirecekler mi diye geliyor akla.

Bakıyoruz, hangi meclis üyesi hangi aday adayına yakın oturuyor acaba? Acaba oturma düzeninde gelecek dönemde kim meclis üyeliğini kimin yanında görüyor? Biz sonuçlarımızı çıkardık ama söylesen kaç yazar? Hepsi yok böyle bir şey diyecek.

SALMONELLA TYPHİ

CHP'li üyelerden Sibel Kırmızı, kızının belediyenin sularından tifo olduğunu, bir hafta hastanede yattığını söylüyor. Başlıyor mecliste Salmonella Typhi denilen tifo mikrobu, belediyenin klorlu suyunda bulunur mu, bulunmaz mı tartışması.

Başkan, Salmonella Typhi mikrobunun yaz aylarında yapılan pikniklerden ve evlerdeki taze gıdaların saklanma koşullarından üremiş olabileceğini, suda böyle bir şeyin bulunmasının mümkün olamayacağını savunuyor. Belki doğru, belki yanlış. Bunun doğrusu, bulanık akan bir musluktan alınan suyun tahlil edilmesiyle kolayca anlaşılabilir.

Fakat çoğu zaman bir şeyin şuyuu vukuundan beterdir. Arıtma tesisinin hizmete girmesinden sonra ilk gelen suyu içtik, tadı fena değildi. Haksızlık etmeyelim çok iyiydi. Fakat bir iki ay geçmeden çoğumuzun evindeki musluklardan bulanık su akmaya başladı. Arıtma işlemi tamamlanmış su niye bulanık aksın? Başkanın söylediği gibi depoların dibindeki tortu desen, bu depoların temizliğinin yapılması yüzünden kente verilmesinin geciktiği söylenmemiş miydi?

Her şey bir yana, "Memba kalitesinde su" diye kente verilen suyu niye içemiyoruz veya içerken endişe duyuyoruz. Bu iş öyle meclis kürsüsünden veya sırasından konuşmakla olmaz. Vatandaşın içi rahat ettirilecekse, tahlil sonuçları güvenilir bir kuruma—İlçe Sağlık, Hıfzısıhha filan—tahlil ettirilmesi, sonuçlarının düzenli olarak açıklanması şart.

Böylece pikniğe gittiğimiz yerlerdeki çeşmelerden su dolduracağımıza, suyu evdeki musluktan doldurup pikniğe öyle gitme imkanı da buluruz.

Hem de gönül rahatlığıyla...