Talibi olan bir şeyin sahibi, başka talep sahiplerinin husumetinin kendisine yöneldiğini, hiç değilse ayağının kaymasını beklediğini bilmelidir. Söz konusu bir iktidar makamı ise bu durum daha da belirginleşir. Zira iktidar paylaşılamaz, ya birinindir, ya öbürünün. İktidarı ele geçirmek isteyenler kimi zaman aralarında ittifak kurabilir ama iktidarı temsil eden kişiler evrenin tamamı karşısında yalnızdır.

Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal'ın bugünkü durumu tam olarak böyle. 2014 yılının bahar aylarının ilk günlerinde belediye başkanlığı koltuğuna oturduğunda, o koltuğu ne pahasına olursa olsun bir önceki başkandan almak isteyen bir sürü müttefiki vardı. Fakat bir elementin atomu gibi, niteliği değişmedikçe iktidarın paylaşılamayacağı gerçeği, bu ittifakların dibine kibrit suyu döktü.

Bugün, Uysal'ın seçilmesinde rol sahibi olan unsurların hiç biri yanında değil. Ercan Candan milletvekilliğinden oldu, kendisini destekleyen STK'ların büyük bölümü hala siyasi parti olarak iktidarı desteklese de Uysal'ın adaylığı konusunda çok talepkar değiller. Kendisini aday gösteren partisinde bile Uysal'ın adaylığını destekleyecek birini bulmak için mikroskopla bakmak icap ediyor.

İş bu kadarla da kalmıyor. Kendisini koltuğundan ayırmaya çalışan partilileri görüşlerini uluorta beyan edebilirken, aynı partiden aday adayları sırf varlıklarıyla bile başkanlık işini Uysal'dan daha iyi yapabileceklerini iddiasını savunurken, tüm siyasi mülahazaların ötesinde, her partiden kişiye hizmetle yükümlü olan belediye başkanı, üç kere düşünüp bir kere konuşmak mecburiyetindi. Birazcık duygularına kapılıp yanlış bir kelam etse, üç gün arkasından konuşulacak konu çıkıyor millete.

Hasılı kelam, bugün AK Parti'de Hüseyin Uysal'ın yeniden aday olmasını isteyen kişilerin sayısı belki bir elin parmakları kadar yoktur. Ona bakarsan, basmakalıp şehir böbürlenmelerine kapılarak kendisini kolay rakip gören muhalefet partilerin temsilcileri haricinde kimsenin Uysal'ın adaylığına sıcak bakmadığı söylenebilir.

Hakikaten büyük bir yalnızlık bu.

***

Yalnızlığın güzel tarafı, çok daha derinlemesine düşünme imkanı sağlamasıdır. Uysal'ın beş yıla yaklaşan karnesini ayrıca değerlendirmek gerekir ama bu aday adaylığı sürecinde elinin armut topladığını, süreci boşuna geçirdiğini ve herhangi bir stratejik yaklaşımı olmadığını söyleyenlerin bir süre sonra bu görüşlerini revize etmesi gerekebilir.

Neden?

Bir kere şu anda Uysal belediye başkanı. Rakip olarak görebileceği kişiler sadece aday adayı. İşin doğrusu eğer Uysal aday gösterilirse, aynı partiden aday adaylarıyla yarışmayacak. Diğer partilerin adaylarıyla yarışacak. Şu anda kendi partisinden—hatta kim olduğu belli olmadan diğer partilerden—aday adaylarıyla polemiğe girmek, ciddi bir aday adayının, hele hele bir belediye başkanı için önemli bir stratejik hata olacaktır.

İkincisi, ilçe genelinde herhangi bir partinin aday adayları ne kadar halkla ilişkiler çalışması yaparsa yapsın, adaylık harmanisini giymek ilçedeki unsurların kararına bağlı değil. Elbette onlar da bir miktar etkilidir ama seçimden sorumlu genel başkan yardımcılarından başlayarak, genel başkana—ki bu durumda Cumhurbaşkanı oluyor—kadar üst düzey yetkililerin görüşü daha etkili olacak. Adaylığı en iyi PR yapana vermiyorlar onlar da... Teşbihte hata olmaz derler, aday adayı siyasilerin yaptığı PR çalışmaları, bir hindinin rakibini sindirmek için kanatlarını gererek tüylerini kabartmasından daha farklı bir şey değil. Adaylık harmanisi genel merkezde asılı duruyor ve onu oradan almanın yolu Ankara'ya gitmek...

Bu yüzden Uysal'ın kendi ilçesinde herhangi birisiyle didişmeye girmesini beklemek doğru olmayacaktır.

***

Fakat bu işler karşıdan göründüğü gibi sonuçlanmayabiliyor. Olaya en doğru yaklaşan aday adayları bile genel merkezdeki adaylık harmanisine ulaşmakta sıkıntı yaşayabiliyor. Siyaset, yürütüldüğü her an için bir sürü beklenmedik gelişmeye sahne olabilen bir düzlem.

Belki şu anda bile AK Parti genel merkezi, Uysal dışında, şu an itibarıyla kimsenin aklına gelmeyen birini düşünmeye başlamış olabilir. Aday adaylarının biri kimsenin ummadığı bir yoldan işi bağlamış olabilir. Bunlar oluyor; daha önce de oldu, bundan sonra da olacak.

Bugüne kadar kendisinin aday yapılacağına inancı zayıf bir aday adayı görmedim. Tıpkı halkın kendisine teveccüh edeceğine inanmayan bir aday görmediğim gibi... Herkes aday oluyor, herkes seçimi kazanıyor diyeceğim ama öyle bir âlem yok.

Şu an bir kavşaktayız ve hangi yola gidileceğini sadece tahmin edebiliyoruz. Tahminler, sahiplerinin bilgisinden ziyade gönlünün istediğine göre şekilleniyor. Aday adayları, en çok da mevcut Belediye Başkanı Hüseyin Uysal açısından bu bilinmezlik ortamı belli bir anksiyete yaşatan bir ortam olsa gerek.

Yalnızlık böyle bir şey...