
mhamdiguner@hotmail.com
NEBE' (AMME) SURESİNİN MANA VE MESAJLARI (2)
06 Ekim 2018 13:58:05
Günerle Cuma Sohbetleri
Sure-i Celilenin yedinci ayetinde Yüce Mevla: "Biz dağları çivi (kazık) yapmadık mı?" sorusunu yöneltiyor. Yine fennin tesbitlerinden anlıyoruz ki yer kabuğu altındaki mağma tabakası üzerinde hafifçe kaymaktadır. Eğer dağlar çivi yahut kazık gibi yer olmasaydı yer kabuğu mağma tabakası üzerinde daha süratli bir şekilde kayacak ve üzerindekiler bir deprem anında çok daha fazla zarar, hatta felaket göreceklerdi. İşte Yüce Rabbimiz bu hususu da hatırlatarak dünyamızın üzerinde rahat değilse bile huzurlu bir hayat yaşama imkanı verdiğini bildirerek bir taraftan şükretmemizi isterken ve bildirdiği emir ve yasaklarına riayet edilmesi gerektiğine işaret ederken öbür taraftar fennin çok yakın bir geçmişte tesbit ettiği bu hususu günümüzden 1400 yıl önce bildiren Kur'an-ı kerimin bir insan kelamı olmadığını, özellikle kendisinin sözü olduğunu ortaya koyarak insanları inanmaya mecbur etmektedir.
Suremizin sekizinci ayetinde ise: "Sizi (erkek ve dişiler halinde) çift olarak yarattık" diyerek bir mucizesini daha ortaya koymak suretiyle ona karşı inancımızı takviye etmektedir. Yani eşref-i mahlukat olarak yarattığı insanların küfür bataklığından kurtarmayı amaçlamaktadır.
Dokuzuncu ayette de: "Uykunuzu yenilenme yaptık" ifadesinden sonra onuncu ayette: "Geceyi de elbise yaptık" ifadesiyle bedenimizdeki atom ve hücrelerimizin tam olarak yenilenebilmesi için uykunun karanlıkta olması gerektiğine işaret etmektedir ki günümüz tıbbının uyku esnasında vucudun iyice yenilenebilmesi için mümkünse gece lambalarının bile yakılmaması veya söndürülmesi gerektiği talimatını çok daha önce vererek yine ilahi mucizesini göstermekte ve Kur'an-ı kerimin insan kelamı olmadığı kanaatini güçlendirmektedir.
Bu noktada insanların kumar ve alkollü sıvı ile meşgul olup da gece karanlığının çok azında uyuyan kişilerin büyük bir fırsat kaçırdıkları ortaya konulmaktadır. Kumarda sadece parasını değil yenilenme fırsatını da kaçıranların çok büyük bir sorumluluk altında kalacağı açıktır.
Onbirinci ayette ise: "Biz gündüzü de geçim zamanı kıldık" bilgisini de vererek Yüce Mevlamız "uykunuzu geceleyin tamamlayın ki gündüzün ışığında yeteri kadar çalışma zamanı bulasınız" uyarısını da yapmış bulunmaktadır. Gündüz uykusu bedenimizde yenilenme yapmadığı gibi güneş doğarken uyumanın da yorgunluk verdiği bilinmektedir.
Onikinci ayette Yüce Rabbimiz: "sizin üzerinize kuvvetli yedi (kat sema) bina eyledik" ifadesiyle atmosferin fezadan gelen meteor taşlarını eriterek üzerimize düşmelerini önlediğini belirtmektedir ki astronotların bunu da çok yakın bir geçmişte keşfetmesine rağmen Kur'an-ı kerimde bu olayın 1400 yıldan beri ifade edilmiş olması yine onun insan kelamı değil Yüce Yaratıcının sözü olduğunu ortaya koymaktadır.
Onüçüncü ayette ise Yüce Rabbimiz: "Üzerinize de gayet hararetli ve parlak bir ışık (güneş) oluşturduk" ifadesiyle bizi devamlı karanlıkta bırakmamak için güneş nimetini verdiğini de hatırlatmadan geçmemekte, şükretmemizi istemektedir.
14, 15 ve 16.ncı ayetlere gelince Yüce Mevlamızın burada: "Sıkıcı(bulut)lardan da şiddetle dökülen su indiriyoruz ki onunla taneleri, ürünleri, birbiriyle sarmaş dolaş olan bahçeleri çıkaralım" dediğini görüyoruz. Bu noktada bulutların sıkıcı olarak ifade edilmesi üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. "Sıkılmış bulutlar" demeyip de "sıkıcı bulutlar" demesi bulutların su oluşması esnasında sıkıcı bir duruma geldiklerini gösterir ki bu kimyagerlerin sahasına girmektedir. Bu nedenle astronomlarla birlikte kimyagerlerimizin de bu hususa eğilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu yönüyle atmosfer bir laboratuar, melekler de labirent olarak ele alınacaktır. İşte Kur'an-ı kerimin bilimle meşgul olanlara kılavuz olduğu önemli bir nokta daha. Böyle ilahi bir kitaba sahip olduğumuzdan dolayı ne kadar şükretsek yine azdır.
ETİKETLER : Yazdır