Karadeniz Ereğli'de 2019 ilkbaharında yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri çalışmalarının metodoloji ve takvimi konusunda bazı tespitlerde bulunmak gerek.

Genelde seçimlere girecek adayların çalışma yapabileceği iki aylık bir süre bırakılır. Bu süre özellikle AK Parti gibi hem yerel, hem genel iktidarı elinde bulunduran bir parti için idealdir. Son ana gelene kadar—eğer mevcut başkan aday gösterilmeyecekse—iktidar partisinin adayı belli olmasa da olur. Aday adayları sivri çıkışlardan zaten kaçınacaktır. Mevcut belediye başkanının kendi adaylığı için yürüteceği çalışmalar, kendisi aday gösterilmese bile partisine artı puan olarak yazılacaktır.

Buna karşılık, Karadeniz Ereğli'de seçimlere güçlü bir adayla gitmesi beklenen diğer iddialı parti CHP için durum biraz farklı. Son dönemde CHP Genel Merkezini ziyaret eden Halil Posbıyık'ın açıklamasında olduğu gibi, aday adayları zaman geçtikçe birbirlerini zor durumda bırakacak manevralar peşine düşebilir. Bu da parti bütünlüğü ve disiplinini toparlamak için belirlenecek adaya çok kısa bir süre bırakır. Anlayacağınız, CHP Ereğli'de başarılı olmak istiyorsa, adayını mümkün olduğunca erken açıklamalı. Yoksa seçime kısa bir süre kala parti öyle çok hizbe ayrılır ki sayısını şimdiden öngörmek yanlış olur.

MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi gibi partilerde CHP'de yaşanan sıkıntılar olmadığından, onların da adaylarını seçim takviminin adayı yormayacak bir noktasında belirlemesini beklemek gerek.

***

Belediye başkan aday adaylarını destekleyen işadamlarına yönelik bazı serzenişler dikkat çekiyor mesela.

Ereğli'de bir belediye başkan adayını destekleyip de, seçimin ardından beklediğini bulan bir işadamı vaki değildir. Köprüyü geçene kadar bir ittifak söz konusudur bu konuda. İster güçlü, ister düşük profilli olsun, hiçbir belediye başkanı kendi üzerinden belediyeyi—ve Ereğli'yi—başka birinin yönetmesine müsaade etmez. Anlık rantlar söz konusu olabilir mi? Olabilir ama bu konular da bu ilçede gizli kalmaz. Eğer gerçekten meşru bir talep değilse onu gerçekleştirmek hem talep sahibinin, hem talebi yerine getiren başkanın başını derde sokar. Meşru ise zaten ona diyecek bir şey yok. Meşru taleplerin neden bugün yerine gelmediğini de sorgulamak gerekir.

Buradan da çıksa çıksa bol bol dedikodu çıkar.

***

Aday adaylarının bugünlerde basında fazlaca yer alması dikkat çekiyor. Bunda şaşacak bir şey yok. Arkadaşlar kendi tanınırlıklarını arttırmak istiyor. Nedense bu işlere erken başlayanların tanınırlık problemine takılmayacak isimler olması, siyasetin garip işlerinden kabul edilse gerek.

Diyelim ki aday adaylığı döneminde bir kişi kendi ismini diğerlerinin önüne çıkarmayı başardı. Yani halk nezdinde demek istiyorum. Adayın kim olacağına halk karar verecek değil ya. Üstelik böyle şeyler eleştirilerin de özellikle bu aday adaylarının üstüne odaklanması sonucunu doğuruyor. Anlayacağınız bu kişiler siyaset maceralarını yürütme konusunda başladıkları noktadan bir arpa boyu yol gitmiş değiller.

Adayın kim olacağına genel başkanlar karar verecek. Belki yağız bir yiğit, şu anda Ankara'da genel merkezlerde, (İktidar partisinden ise külliyede) neticeyi almak üzeredir de haberimiz yoktur. Genel merkezlerin genel tutumu konusunda çok söylenecek bir şey yok. Fakat parti içi polemiklerde daha çok boy gösteren kişilerin partiyi toparlama sorunu olacağından bunlara sıcak bakmayacaklarını öngörebilmek gerek.

Ha, parti içi polemik yanlış mıdır? Halk önüne çıktığında tek bir görüntü veriyor, parti içi platformlarda görüşlerini hakim kılmaya çalışıyorsa mesele yok. Fakat partiye gidip gülücük ve pembe güller dağıttıktan sonra, dışarıda, özellikle de medya önünde polemiklere giriyorsanız, bunun getirilerinden çok götürüsü olacağını bilmekte yarar var.

Bu tespitlere devam edeceğiz. Fakat bugün itibarıyla dile dökülebilecek tespitler ana hatlarıyla böyle...