İKTİDARIN DOĞASI: YEREL SEÇİM...
07 Agustos 2018 08:47:12
Biliyor musunuz, yerel seçim süreci aslında başladı.
Şu anda aday adayı olacaklar, aynı partilerin içinde rakip olması muhtemel kişiler hakkında dezenformasyon çalışmaları yürütüyor. Kendilerini kamu nezdinde tanınır ve tercih edilir kılacak hamleleri planlıyorlar. Bulundukları yerleşimin çözüm bekleyen konuları hakkında bazıları basmakalıp, bazıları orijinal fikirler geliştiriyorlar.
Bu çabalar aslında öyle gizli saklı şeyler değil. Parkların içindeki, bulvar boylarındaki çay bahçelerinde yapılıyor planlamalar. Seçim zamanı dışında esamisi okunmayan kişiler, basında, hatta ajans haberlerinde boy gösteriyor. Olası rakiplere dair haberlerin altına menfi yorumlar yapılıyor. Kendisiyle ilgili haberlerin altına gaz veren ifadeler konduruluyor.
İktidar süreci iki aşamalıdır. Biri iktidarı ele geçirmeden, ikincisi de iktidarı ele geçirdikten sonradır. Bunlar da kendi içlerinde bölümlere ayrılırlar. Bu durumu en iyi özetleyen R. E. Howard'ın şu dörtlüğüdür.
"Ben bir savaşçıyken vurdular koca davullara,
Cümle alem altın tozu saçtı atımın ayaklarına;
Oysa yüce bir kralım şimdi, cümlesi izliyor beni,
Şarap kadehimde zehir, sırtımda hançerlerle..."
***
Demokratik sistemlerde adayların aday olduğunu önce kendileri bilirler. Bu kişiler sabahları aynaya baktıkları zaman kendilerinde başka kimsede olmadığını düşündükleri değerler izafe eder, akıl, bilgi ve tecrübe olarak kendilerine bir sürü nitelik atfederler.
Aday adaylığının deklare edilmesiyle birlikte İktidar öncesi dönem başka bir aşamaya evrilir. Adaylık bu noktada aleniyet kazandığından, açıkça eleştirilerin hedefi haline gelirler. Her birinin kendi yandaşları olduğu gibi, rakipleri de vardır. İşin doğrusu adaylar bu aşamada, adaylığını sadece kendisinde olduğunu varsaydığı niteliklerin başkalarında da olduğunu algılamaya başlar, bazı konularda kendisinden daha iyi söylemler geliştiren birileri olduğunu da görürler.
Son derece huzur bozucu bir dönemdir bu. Zira aday adayının kendisine denk bir sürü başka kişi arasından sıyrılması gerekir ki partilerin genel merkezleri nadiren birisine doğrudan tüyo verirler. Burada "Aday adayı adabı" denilen, aday adayının aşmak istediği ama kendisi zarar görmeden aşamayacağı sınırlar da söz konusudur.
***
Bu aday adaylarından biri günü geldiğinde aday olarak belirlenir.
Bu aşamada belirlenen aday, daha önce partisinin tüm saflarıyla yanında olmayacağını anlamaya da başlar. Bazı partililer birdenbire ortalıktan kaybolur, diyelim bir hemşehri derneğine gidilecek ama o dernekte etkili olan bir partilinin de eşlik etmesine ihtiyaç var. Adamın birdenbire başka bir şehirde erteleyemeyeceği bir işi çıkıverir. Bu kişinin yakın çevresinden aday seçilene yönelik gelen sözler önce dedikodu diye yorumlanmak istenir ama sonra işin gerçeği anlaşılır.
Eğer biraz aklı başında ve tecrübe sahibi biriyse, kendi taraftarı olarak saydığı kişilerin onu yetenekleri için değil, kendisine sağlaması muhtemel avantajlar için desteklediğini de fark etmeye başlar. Öyle ya, bedava peynir sadece fare kapanında bulunur. Biri başkası için bir şey yapıyorsa, birtakım beklentileri de olacaktır.
Adaylar genelde mali durumu yeterli olan kişiler arasından seçilir. En azından seçilme ihtimali olanlar. Adayımız böyle biri ise büyük ihtimalle seçim kampanyasının yüzde seksenden fazla bir mali yükünün kendi sırtında kaldığını görmenin şaşkınlığını da yaşar. Seçim kazanılırsa ne ala... Kaybedildiğinde ekonomik olarak kendini toplamak çok güç bir darboğaza girmek işten bile değildir.
***
Diyelim ki aday seçildi. Bu kişiyi en fazla zorlayacak olan diğer partilerden adaylar, siyasi parti temsilcileri falan değil, kendi partisinin içindeki gruplar olduğunu anlama vakti de gelmiş olur böylece.
O seçimde kendisini destekleyenlerin bir kısmı beklentilerini yamamaya başlar, karşılık bulamayanlar ise parti içinde seçilenin karşısında başka saflara geçerler. Hatta belli bir sorun olmamasına rağmen, gelecek seçime yönelik yatırımları olan partililer bile yukarıdaki şiirde ifade edilen "Şarap kadehinde zehir, sırtında hançerlerle" beklemeye başlarlar.
Adayaartık seçilen demek gerekgelince, seçimden evvel en hoşgörülü, en geniş yürekli kişiyken, iktidarını savunma dürtüsü, giderek sertleşmeye mecbur hisseder kendini. Koltuk değerlidir, savunamadığın şey senin değildir esası devreye girer. Baştan gruplarla hareket etmeyi önemli bulan seçilmiş kişi, bu aşamada kendisinin dünyanın en yalnız insanı olduğunu anlamaya başlar.
Bir sonraki seçim geldiğinde tüm bir seçim bölgesine karşı bir kişi olduğunu bilecektir ama bu başka bir seçimin başlangıç aşamasından başka bir şey değildir aslında.
***
Yerel seçim süreci başladı...
Hüseyin Uysal, Fazlı Erdoğan, Fatih Çakır, Numan Korkmaz, Halil Posbıyık, Şerif Sertan Ocakcı, Erol Çivici, Osman Yavuz ve şu an aklıma gelmeyen niceleri... Şu an itibarıyla hepsi seçim sürecinin şu an gerektirdiği rolleri üstlenmenin peşinde... Kendileri açısından önemli olan soru, iktidar için neleri göze alabilecekleri muhtemelen. Şu an herkes kendi taşlarını döşüyor, kozlarını geliştiriyor.
Temelde seneye yapılacak yerel seçimler için çalışıyorlar.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com