Büyük kavga… Çok sayıda ekip sevk edildi…
  Ağaçtan düştü…
  Feci kazada 2 kişi öldü!
  Başkan Ünlüer ve Yönetimi de katıldı
  İşçi servisine çarptı!
  Kontrolden çıkınca!.....
  FRENİ PATLAYINCA!.......
  Feci kaza…
  Refüje çıktı!....
  Talihsiz genç ölü bulundu
14 Aralık 2025 Pazar
Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
logo
  •  
    •  » GÜNCEL
    •  » KÜLTÜR
    •  » SİVİL TOPLUM
    •  » KULİS HABER
    •  » YEMEK
    •  » DİN VE MEZHEPLER
    •  » EREĞLİ TARİHİ
    •  » FOTO GALERİ
    •  » VİDEO GALERİ
    •  » YAZARLARIMIZ
    •  » RÖPORTAJ
    •  » SİNEMA
    •  » TEKNOLOJİ
    •  » DİYALOG
  • SİYASET
  • AKÇAKOCA
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • ASAYİŞ
  • YAŞAM
  • SAĞLIK
  • MEDYA
  • SPOR
  • EĞİTİM
FINDIK KABUĞUNDAN GEMİLER...

FINDIK KABUĞUNDAN GEMİLER...
25 Temmuz 2018 08:17:10

Yazar : Hüseyin Aksakal

  • Whatsapp ta Paylaş

Son ağaç kuruduğunda, son balık öldüğünde insanların paranın yenmeyeceğini anlayacağını ifade eyleyen bir Kızılderili atasözü var. Türkiye'de dönemsel olarak tarım ürünlerinde yaşanan fiyat istikrarsızlığı, böylesi büyük bir felakete maruz kalmadan bu sıkıntıların yaşanabileceğini gösteriyor sanki.

Türkiye'nin dışarıdan ithal etmediği tarım ürünü neredeyse kalmadı gibi. Aklımda kaldığı kadarıyla badem, üzüm , incir ve tabii ki en büyük tarım ihraç ürünü olan fındık dışında akla gelebilecek en uçuk tarım ürünlerinin bile yerlisi yabancısı var artık.

Bir ürünün uluslararası piyasada rekabet gücünün yüksek olmasının belli koşulları vardır. Bunlar arasında en başta geleni başka ülkelerden daha ucuza üretebilmektir. Fındık fiyatlarının yüksekliği bu işin piyasasındakiler tarafından sürekli dile getirir. Fakat üretici de sürekli fiyatların düşük olduğundan dem vurur. Ürününü her sene bir öncekinden pahalıya satmak ister.

Bunun arasında bir denge kurmanın öncelikli koşulu, ulusal bir fındık politikasının var olmasıdır. Aslında Fiskobirlik'in kuruluşuyla sonuçlanan 1930'ların ikinci yarısındaki ilk fındık kongresinden yakın döneme kadar bu ürün hep devletin finansal desteği altındaydı. Destek derken bugünkü gibi devletin cebinden üreticiye alan bazlı fındık desteği diye açıktan para ödenmiyordu. Devlet sadece alım için Fiskobirlik'e kredi veriyor, birlik satışını gerçekleştirince devlete olan borcunu ödüyordu.

Maalesef bugünlerde fındık politikası denilen şey, uluslararası piyasaların taleplerine meşruiyet kazandıran bir bakış açısına sahip. Yani yerli de değil, milli de... Ulusal fındık politikası sadece söylem olarak var. Bugün mazot gübre desteği, alan bazlı fındık desteği filan var. Devlet çuvallarla parayı fındık üreticisine aktarıyor ama üreticinin durumu her geçen sene bir öncekini mumla aratır halde devam ediyor.

İki sene önce bu konuyu "Fındık Üreticisinin iyi günleri" başlıklı bir yazıyla anlatmıştım. Kem bir kehanet yazısıydı bu. Fındık üreticisinin örgütsüzlüğünün, buna karşılık karşısındaki alıcı pozisyonundaki holding, tröst gibi yapıların kurumsal örgütlülük içinde her adımı hesaplayabilmesinin üretici aleyhine sonuçlanan bir sürece girilmesine yol açtığını anlatıyordu bu yazı. Ne yazık ki bugün o yazıda öne sürülen tüm kem iddialar gerçek oldu.

N'OLCEK ŞİMDİ...

Bu sene fındık üretiminde son derece dengesiz bir durum var. Doğu Karadeniz Bölgesinde rekoltenin iyi olduğu, buna karşılık batı kesimlerde rekoltenin çok azaldığı anlaşılıyor. Buradan, Doğu Karadeniz'deki üreticilerin nispi olarak karlı çıkacağı anlaşılabilir ama durum tam olarak böyle değil. Kesin olan tek şey, batıdakilerin bu sene hayli sıkıntı çekeceği.

Zira eskiden olduğu gibi rekolte üzerinden fiyat belirlenmiyor. Bu sene 600 bin tonun üzerinde fındık rekoltesi bekleniyor. Geçen seneden devreden hayli büyük bir stok hala duruyor. Arzın yetersiz olup da fiyatların yükselmesi halinde bu stokların da piyasaya sürülmesi kaçınılmaz. Bu durumda da rekoltesi iyi olan bölgelerdekilerin dahi istediği fiyatı alması zor olacaktır. Kaldı ki fındık hasadından istediğini bulamayan batı bölgeleri için bu durum felaket anlamına geliyor.

Anlayacağınız çok kazanacağını zannedenler umduğunu bulamayacak, zaten tarlasında yeterince fındık bulunmayanlar ise daha da kötü durumda kalacak.

BİR ÖNERİ...

Belki halen uygulanan teşvik modellerini sorgulamakta yarar var. Üretim anlamında sıkıntı yaşamayan bölgelerle, sıkıntılı bölgelerin dönüm başına aynı fiyatlandırma üzerinden desteklenmesinin fındık üreticisinin zor zamanlarında devletin yanında olduğunu söylemek doğru değil.

Rekoltelerin dar bölge esasına göre yapılıp, fındık ağaçlarının dinlendiği yıllarda mağduriyet yaşayan üreticilerin ilave göstergelerle desteklenmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Böylece, insanlar Türkiye'nin ithal etmediği dört üründen biri olan fındıkta, üretim yapma güçlerini ve isteklerini yitirmemiş olurlar.

Böyle yapıldığında denilebilir ki diğer tarım ürünlerinde de benzeri bir destekleme modeli talep edilir ve bunun yükü daha fazla olur. Evet... Desteklenecekse tüm tarım ürünleri için buna benzer bir model desteklenmeli. Arz ve talep durumuna göre optimum bir fiyat belirlenmeli, bu fiyatın altında kalındığında destekleme mekanizmaları daha etkin şekilde uygulamaya sokulmalı. Bugünkü totaliter destekleme modellerinden çok daha hesaplı bir şekilde bunun yapılabileceği görüşündeyim. Bugünkü teknolojik ortamda, halihazırda var olan çiftçi kayıt sistemi üzerinden bunun ne ölçüde verimli olabileceğini hesaplamak bile mümkün olabilir.

Eğer maksat fındık üreticisini uluslararası piyasalardaki büyük aktörlere elleri kolları bağlı şekilde teslim etmek değilse tabii...

Bu Yazı Toplam 1099 Defa Okunmuştur

ETİKETLER : Yazdır

      Yorumlar
    Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
    Henüz bir yorum yapılmamış

     Diğer Yazıları


    • HAVADAN SUDAN…
      30-09-2019 | 07 : 59 53
    • KAMPÜS SORULARI
      30-03-2018 | 08 : 44 13
    • DÖNER ÜSTÜ HABER...
      19-07-2017 | 09 : 50 49
    • ZAM DİYE BİR ŞEY …
      07-09-2019 | 08 : 17 26
    • UNUTMADIK DİYORUZ AMA…
      17-08-2019 | 08 : 32 06
    • GUGUK KUŞU YUMURTASI...
      10-08-2016 | 08 : 43 05
    • "TAŞ İŞTE..."
      22-12-2016 | 09 : 23 15
    • İYİ PARTİ, MHP, SAADET PARTİSİ
      19-07-2018 | 08 : 03 14
    • ALAPLI’DA ALTIN ARAMAK…
      04-09-2019 | 10 : 22 27
    • CHP... CHP... CHP...
      10-09-2018 | 10 : 05 30
    • EKSİK OLMASINLAR...
      08-03-2018 | 08 : 05 49
    • BEN "HAYIR" DİYECEĞİM
      23-01-2017 | 08 : 36 09
    Tüm Yazıları

     Köşe Yazarlarımız


    • doğan  yıldıztan
      doğan yıldıztan
      Bir Başka Avrupa!
    • UĞUR DEMİROĞLU
      UĞUR DEMİROĞLU
      HALKIN PARTİSİNDE YENİ YÖNETİM BELİRLENDİ…
    • Hasan Vehbi Ersoy
      Hasan Vehbi Ersoy
      DEİZM-TEİZM-ATEİZM-PANTEİZM’E BAKIŞ
    • Semih ÇOLAK
      Semih ÇOLAK
      SEÇMEN NE DEDİ?
    • Konuk Yazar
      Konuk Yazar
      Temiz enerji ve gelecek mücadelesi
    • Uğuralp CİVELEK
      Uğuralp CİVELEK
      “Bu bir suç duyurusudur”
    • Özkan Doğan
      Özkan Doğan
      YEREL RADYO VE REKLAM
    • Şenol AZMAN
      Şenol AZMAN
      “Aman doktor, yaman doktor. Derdime bir çare!” – 2-
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedi ve Travmatolojide Rejeneratif Tıbbın Geleceği
    • Merve KIRAN
      Merve KIRAN
      KİLO KONTROLÜNDE KİLİT NOKTA: ARA ÖĞÜNLER
    • Özge CERRAH
      Özge CERRAH
      ÖĞRENECEK ÇOK ŞEY VAR...
    • İsmail DEMİREL
      İsmail DEMİREL
      SAĞLIKTA OLUMSUZ İŞLER
    • Harun KARA
      Harun KARA
      ÖĞRETMENİM , HAKKINI NASIL ÖDERİM !
    • Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      SEVGİ ASLA YETMEZ!
    • Dilek Şen Karakaya
      Dilek Şen Karakaya
      KAYIP-YAS SÜRECİ
    • Hamdi Güner
      Hamdi Güner
      DÜNYASI İÇİN DÜRÜST OLARAK ÇALIŞAN MÜSLÜMAN AHİRETİNİ DE MAMUR EDER
    • Hüseyin Aksakal
      Hüseyin Aksakal
      HAVADAN SUDAN…
    • Elif Yapıcı
      Elif Yapıcı
      ECHO İLE NARCİSSUS’ UN ACI VEREN HİKÂYESİ
    • Durul Mert M.A Ed.
      Durul Mert M.A Ed.
      İNSANLARIN EN BÜYÜK ARZUSU MUTLULUK AMA NASIL MUTLU OLABİLİRİZ?
    • Kudret Yavuz Eren
      Kudret Yavuz Eren
      Çocuğunuz her şeyi unutuyor mu?

     Çok Okunan Köşe Yazıları


    • BUGÜN
    • BU HAFTA
    • BU AY

    » Henüz BUGÜN Yazı Görünmüyor
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedi ve Travmatolojide Rejeneratif Tıbbın Geleceği
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedide Robotik Cerrahiler: Geleceğin Tıbbına Açılan Kapı
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Ortopedi ve Travmatolojide Rejeneratif Tıbbın Geleceği
    Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
             

    © degisimmedya.com

     İletişim Bilgileri
     Künye
    İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın
    Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
    •   ASAYİŞ
    •   EĞİTİM
    •   GÜNCEL
    •   KÜLTÜR
    •   KULİS HABER
    •   SİNEMA
    •   TEKNOLOJİ
    •   TÜRKİYE
    •   DÜNYA
    •   FOTO GALERİ
    •   VİDEO GALERİ
    •   YAZARLARIMIZ
    •   GÜNÜN HABERLERİ
    •   Arşiv
    Tel : 0 372 322 27 30

    E-posta: info@degisimmedya.com