BU HAVADA SİYASET...
04 Haziran 2018 10:08:51
Havalar böyle sıcakken bir partiden aday olmak zor. Bir aday için yola revan olup seçim çalışması yürütmek zor.
Adaylardan oruç tutan olur, tutmayan olur. Fakat oy istenenlerin de oruç tutuyor olabileceği, bu uzun yaz günlerinde, sıcak havada, bir de tozlu köy yollarında yürümek zorunda kaldıysa güneşin batmasından başka bir şeye odaklanmakta güçlük çekebileceği de düşünülürse, bu havada siyaset yapmanın güçlüğü ortaya çıkacaktır.
Fakat boşverin siyasetçi açısından bu zamanların güçlüğünü. Neticede onların eline bir şeyler geçecek, aday için başarı, yandaş için itibar, dava adamı için inandıkları için bir şeyler yapabiliyor olmanın o inanılmaz huzuru... Asıl konuyu vatandaş açısından ele almakta yarar var.
Bugünlerde siyasete meraklıysanız, Pazar yerlerinde alışveriş edecekmiş gibi şöyle bir dolanmanız yeterli. Bu dönemde vatandaşın kalabalıklar halinde bulunduğu tek yer pazaryeri olduğundan, buralar siyasilerin projektörlerinin altındadır her zaman. Hemen hemen her Pazar yerinde ekibiyle esnafın elini sıkmak için hazır bulunan siyasilere rastlayabilirsiniz. Özellikle de köy pazarlarında. Kaptaş Pazarı, Çayırlı Pazarı, Süleymanbeyler pazarı, Kandilli pazarı vesaire yerlerde aynı anda birkaç partinin siyasetçisiyle karşılaşmak mümkün bugünlerde.
Fakat bu uzun, sıcak Ramazan günlerinde siyasetçi falan çekemem diyorsanız, Pazar yerlerinden uzak durmakta yarar var.
AKLI BAŞINDA SEÇMEN...
Siyasetçiler seçim dönemlerinde zararlı yaratıklar değildir. Elinizi sıkarlar, eğer daha samimi bir ortamda yakalanırsanız kafa tokuştururlar. Kendinizi siyaset konuşmaya hazır hissetmediğiniz anda gözlerine fazlaca bakmazsanız, öyle size uzun tiradlar çekmeyebilirler.
Bir siyasetçi seçim döneminde bilhassa sizin kafanızı şişiriyorsa bu onun değil, kendi kabahatinizdir. Ya bir soru sormuş, ya anlattıkları şeye kafanızı sallamış, ya da tam işitme alanındayken her zamanki memleketin hali pür melali üzerine yorum yapmışsınızdır. Hepsinden beteri de belki oy vermeyeceğiniz bir partiyi madara edeceğinizi zannederek cevap verilemeyeceğini düşündüğünüz bir soru sormuşsunuzdur.
Oysa siyasilerin böyle şeylerebelki sizin yanıt vermekte zorlanacağınızsorularla yanıt vermek gibi kolay bir çıkış yolları vardır. Dahası, böyle bir kurban aynı zamanda çevredekilere gösteri yapmak için bulunmaz bir fırsat olduğundan, sadece adaylarla değil, onlarla birlikte seçim çalışmalarına katılan partililerle de uğraşmayı gerektirebilecek bir karmaşanın içinde bulabilir kendini. Hani kavga gürültü şeklinde değil. En demokratik, en gerçekçi gerekçeler arka arkaya dizilir.
Belki rakip tek tek olsa başa çıkacaksınız ama aynı anda altı yedi kişiye laf yetiştirmek zor olmuştur hep. Bu yüzden aklı başında bir seçmenin, rakip partiyle polemiğe girmesi tavsiye edilmez.
SIRADIŞI BİR SEÇİM ÖYKÜSÜ...
Bu anlatılanlar, sadece hayal gücü mahsulü değil. Kimisi keyifle hatırlansa da bir miktarı gayet can sıkıcı olabilecek tecrübelerin sonucunda varılmış sonuçlar. Bu şablonun dışında yaşanmış seçim tecrübelerimiz de var.Geçenlerde anlatmak icap etti de siyasetçinin de insan olduğunu ve yeri geldiğinde çok sıcak bir yüzü olabileceğini yeniden hatırladım.
2002 seçimleri öncesini yaşı uygun olanlar hatırlayacaktır. O günlerde ekonomik krizin ardından, depremden sonra vergilerin ikinci kez tekrar ödenmesi uygulamasının yenilenmesinin öfkesi hakimdi havada. Taşrada siyasilerin son derece soğuk karşılamalarla muhatap olduğu dün gibi hatırımda. Özellikle iktidar ortağı koalisyon partilerini dinlemek bile istemiyordu insanlar.
Doğup büyüdüğümüz köyde bir akşam, mahalle kahvesinde oturuyoruz. Akşam saatinde gidip gelen siyasilerden bıkmışız. Kahvehane müşterilerinin birazı sırf siyasilerin şerrinden oyun oynayamadığı için kahvehane faaliyetlerini seçim sonrasına ertelemiş durumda. Öyle ki karşıda kıvrılarak gelen yolda siyasi parti amblemi taşıyan arabalar görününce, kahvehanede durmayan kişiler var. Gören yüksek sesle "Gelenler olduğunu" ihbar ediyor. "Gelenler"in seçim çalışmasına çıkmış siyasiler olduğunu herkes biliyor. Gönlü seçim nutku dinlemeyi kaldırmayacak olanlar kaçıyor.
Ama o akşam, ne hikmetse kahvede topu topu beş altı kişi tek masada sohbet ediyor. Aynı gün, birimizin evinde köylü hanımlar yufka açmakla meşgul. Birkaç sıcak yufkanın kahvehaneye getirilip çay, tereyağı ve margarin eşliğinde imhası üzerinde ittifak edilmiş.
Derken birkaç otomobil doluşuyor kahvehanenin önüne. Kimse geldiklerini görmemiş. Kaçmanın bir yolunu bulma imkanı yok. Gelenler o seçimde barajın altına düşmesine kesin gözüyle bakılan partinin adayları. Adaylar kapıdan girerken, sözlü günü mümkün olduğu halde okuldan kaçamayan öğrencilerin gerginliği altında bekliyoruz. Selam veriyorlar alıyoruz. Ellerimizi sıkıyorlar. Bir an önce bitsin de bu kişilerin gitmesiyle yufkalarımızı getirelim düşüncesi hakim. İçlerinden biri söze giriyor.
"Biz adayız ama oy istemeye gelmedik. Kazanma ihtimalimiz olmadığını biliyoruz. Yine de seçim zamanı, vatandaşımıza selam verelim, halini hatırını soralım, derdini tasasını paylaşalım istiyoruz, bu yüzden geldik."
Kahvehanedeki az sayıda müşteri arasında hava anında değişiyor. Hemen çaylar söyleniyor. En genç olanlardan biri yufka almaya yollanıyor. Muhabbet bir anda, yıllardır görüşmemiş dostların muhabbetine dönüyor. Yufkalar, tereyağları, keş, peynir geliyor. Çaylar söyleniyor. Sımsıcak bir muhabbet başlıyor.
O akşam oraya gelen Fazilet partisinin adayları başka kişilere selam vermek üzere ayrılırken, siyasetçilere yönelik basmakalıp önyargılarımızın yükünden kurtulmuş halde adayları araçlarına bindirip, bu güzel insanların seçilemeyecek olmasının hüznü içinde el sallıyoruz arkalarından.
Bu da az buz şey değil bence...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com