CHP'DE DEĞİŞİM OLACAK MI?
15 Subat 2018 08:49:01
CHP'de büyük kurultay süreci tamamlandı. Süreci uzaktan takip edenler, partide bir değişim gerçekleşmediği, işlerin eski tas eski hamam devam edeceği gibi bir algıyı kabullendi. Acaba gerçekten öyle midir?
Bu algı, Muharrem İnce'nin başkan seçilmesi halinde yeni bir soluk geleceği, bunun da CHP'nin sıkışıp kaldığı yüzde 24-26 bandını aşması için bir fırsat yaratacağı hipotezine dayanıyordu. İnce'nin CHP delegesinden beklediğini bulamaması, bu değişim rüzgarının CHP'nin yelkenlerine doğru esmeyeceği şeklinde yorumlandı.
Biraz daha yakından bakınca, İnce'nin destek bulduğu kesimlerin, mevcut yönetimin gelecek planlarında yeri olmadığı anlaşılan kişilerden oluştuğu anlaşılıyor. İnce'nin başkanlık yarışını kaybetmesinin ardından yaptığı açıklamalar, ona veri sağlayan, strateji belirleyen beyin takımının aynı zamanda partiyi bütünleştirmek gibi bir kaygıyı ikinci plana attığı şeklinde değerlendiriliyor.
Ama söz konusu olan İnce'nin politik kariyeri değil. CHP'de değişim ihtiyacı varsa, bunun mutlaka genel başkan değişikliğiyle gerçekleşmesi gerekmiyor.
Değişim ihtiyacı varsa...
***
CHP'nin değişim ihtiyacı, büyük oranda dış koşullardan kaynaklanıyor. Artık konvansiyonel tabir edilebilecek bir politika izleyerek sonuç almak mümkün değil. Referandumun ardından ortaya çıkan yeni genel seçim formatına uyum sağlamak gibi bir zorunluluk var.
CHP'nin geleneksel tabanı, solun çeşitli kesimleri, ulusalcılar, Atatürkçüler gibi bir yelpaze olarak değerlendirilebilir. Bunların büyük bölümü, seçim zamanlarında destekleyecekleri adayların parti kökenli olmasını arzular. Başka türlü bir aday söz konusu olduğunda, başka bir partide sözü bile edilemeyecek sertlikte tepki gösterirler.
2019 yılında yapılacak genel seçimlerde, parti taassubu diyebileceğimiz bu katı tutumun netice üzerinde negatif etkisi olması bekleniyor. Çünkü toplumun her kesiminden adaylarla seçime gitmesinin, hatta başka bir partiyle seçim ittifakı içine girmesinin söz konusu olabileceği bir dönemin eşiğindeyiz. Muhtemelen bu arada toplumun her kesimiyle entegrasyonu anlamına gelen merkeze açılma, ittifaklar kurma, işbirliği yapma politikalarını engellemeye çalışan, partiyle doğrudan ilişkisi olmayan cumhurbaşkanı adaylarının seçilmesi halinde şezlongunu terk etmeme ihtimali olan kesimlerin de tasfiyesi gerekecek.
Böyle bir şey olmasa bile CHP'nin bugüne dek üzerine atılı bulunan "Kutuplaşmacı" algısını kırması gerekiyor. Zira ilk turda seçim sonuçlanmazsa, ikinci turda hiç umulmadık siyasi partilerle kerhen de olsa bir tutum birliği şartı var. Toplamda bir adayın elde etmesi gereken yüzde 51'lik oya ulaşmaları başka türlü mümkün değil.
Bu engellerin aşılması ise partinin bugünkü yapısıyla kolay gözükmüyor.
***
Parti yönetimi bu sıkıntıları değerlendirmiş olacak ki bir tüzük kurultayı hazırlığı var. Ne oldu da CHP kendi içindeki gerilimlerin ortadan kalktığı bir ortamda böyle bir tüzük kurultayı yapıyor?
Elbette CHP'nin kuruluş ilkelerinden vaz geçmesini beklemek yanlış olur. Bunu bir tarafa ayırmak gerek. Bundan sonrası ise sadece yukarıda aktarılan çerçevede, akıl yürüterek sonuçlar çıkarmak şeklinde kestirilebilir.
Büyük ihtimalle, 2019 seçimlerinde aday belirleme yöntemi, 2015'te kullanılan yöntem olamayacak. Zira Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderilen üyelerin büyük bölümü, partilerini başka kesimlerden sakınacak kadar muhafazakar CHP delegeleri tarafından belirlendi. Eğer önseçim usulü genel kural olarak kullanılmaya devam edilirse, ortaya çıkacak tablo diğer siyasi eğilimlerle işbirliğinin önünü tıkayacak şekilde oluşabilir. Bu yüzden, tüzük kurultayında önseçim yönteminin terk edilmesi kararı verilirse şaşırmamak gerek.
Mart ayındayani bir ay sonragerçekleştirilecek tüzük kurultayında ele alınacak diğer konuların da gerek belirleyici etkisi olan yerel seçimlerde, gerek böylesi ilk kez gerçekleştirilecek iki turlu genel seçimlerde, parti yönetiminin daha esnek bir politika izlemesini sağlayabilecek yetkilerle ilgili olduğunu öngörmek mümkün.
Yani mesele Kemal Kılıçdaroğlu'nun, kendisi de siyaset yazarlarınca bir değişim sinyali olarak görülen çiçeği burnunda Parti Meclisi'nin, Merkez Karar Yürütme Kurulu'nun falan neyi istediği değil. Yeni ortaya çıkan koşulların, CHP'yi hangi yöne sürüklediğiyle, konjonktürde meydana gelen devasa değişimlere uyum sağlama mecburiyetiyle ilgili bir konu bu.
Zira değişim denilen olgu, kendisine direnenleri saha dışına iten bir tür doğa afeti, bir sel, bir çığ gibidir. Bir kere bu talep ortaya çıktığında gereğini yapmayanlar, bir tür doğal seleksiyon sonucunda tarihin mecrası dışına savrulur.
Anlayacağınız CHPve geri kalan tüm siyasi partileristese de değişmeye mecbur, istemese de...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com