GÜNLERİMİZ...
28 Aralik 2017 08:13:27
Hayat öyle hızlı akıyor, gündem öyle hızlı değişiyor ki
insanın içinde bazı konular hakkında iki satır yazı yazmak mümkün olamıyor.
Kimi zaman gündem yoğunluğundan, kimi zaman da yaşamın
kıyısında kalan konular çoğaldığından, değişik konuları bir arada yazmak icap
ediyor.
Uzun süredir TSO Başkanı Yaşar Tetiker'in tedavi sürecini
insani bir refleks olarak takip ediyordum. Kimi zaman "Sayın Başkanım", kimi
zaman da "Yaşar Abi" derdik kendisine.
Son olarak TSO'daki bir etkinlikte sağlık durumunu sordum,
"Şu anda iyi evinde istirahat ediyor" dediler, hayra yorduk.
Bu yüzden geçtiğimiz gün hayata veda ettiğini öğrenince, her
ölüm gibi "Yaşar Abi"nin ölümünü de beklenmedik olaylar sınıfına sokmadan
edemedim.
Karadeniz Ereğli'de Organize Sanayi Bölgesi kurulmasında
büyük rolü olan, Üniversite Kampüsü konusunda hevesini ve girişimlerini
yakından takip ettiğimiz Tetiker, geride bıraktığı eserler kadar, kimliği ve
kişiliğiyle de anılarımızda yerini aldı
böylece.
Kimi zaman kızardı ama "Barışmayı bilmeyen kavga etmesin"
özdeyişinin timsali gibi, sert eleştirilerde bulunduğu kişiler ve kurumlarla
ilk imkan bulduğunda iletişim kurmaktan da geri kalmazdı.
Onu özleyeceğiz.
KHK MESELESİ
Biliyorsunuz, 15 Temmuz Kalkışması ardından, bu olayla
ilgili birçok karar Kanun Hükmünde Kararnameler yoluyla alındı. Bunlardan 696
sayılı KHK; güç kullanan sivillerin cezai sorumluluğunu ortadan kaldıran bir
düzenleme de getiriyor.
Burada bunun üstünde kopan tartışmayı, her iki taraf
açısından da anlamak mümkün. Muhalefet düzenlemenin bir milis gücü örgütleme
potansiyelinden söz ederken, hükümet kanadı bunun sadece iki güneyani 15
Temmuz ve 16 Temmuz 2016 günleriatıfta
bulunan bir düzenleme olduğunu savunuyor.
İktidar yanlısı veya muhalif görüşte kişiler kendi
yorumlarını yapacaktır. Bu satırları okuyanın, kendi kararını verebileceğine
şüphe yok ama şunların üzerinde düşünülmesinde yarar var:
KHK'nın yazımı konusunda bir eksik olmasa, bu kadar tantana
çıkar mıydı, niye kimse 15-16 Temmuz 2016 günlerinde sokağa inenlere herhangi
bir isnatta bulunmazken, kararnamenin ucu açık olduğunu iddia edenlere yönelik
negatif bir algı üretilmeye çalışılıyor?
Hükümet KHK'yı hazırladığına göre, onu savunacak hazırlığı
da vardır mutlaka. Niye KHK'yı çıkaran parti
dışında bir parti onu hükümetten daha fazla savunuyor?
YILBAŞI...
Yılbaşı ve Noel'in aynı şey olmadığını anlatanların dilinde
tüy bitti. Yılbaşının herhangi bir geceden farkı olmadığını söylemekten benim
dilimde tüy bitti. "Hıristiyanlarının yılbaşını kutlayanlar" diye başlayan
tiradları edenlerin dilinde de tüy bitti.
Geçen yıl tüm bu tartışmalara kafam bozulunca, nadiren
yaptığım bir şey yaparak sosyal paylaşım sisteminde bir görüşümü paylaştım.
Şöyle diyorum:
"Hiç kimse, yılbaşı akşamı veya herhangi bir akşam ne yapacağımı bana
söylemesin. Ben ne yapacağımı bilirim. Ne yapılması gerektiğini bilenler de
kendi bildikleri gibi yapsınlar... Herkese sevgiler"
Bu konu özel bir konudur. İsteyen dua eder, isteyen gider
bir mekana eğlenir. Bunu sadece yılbaşı akşamı değil, her akşam yapabilir.
Neticede eğlence mekanları illegal değil.
Herkesin kendi işine baktığı bir dünyada, herkesin aynı anda
mutlu olmasının mümkün olduğunu unutmamak gerek.
ASGARİ ÜCRET...
Asgari Ücret... Eli kulağında; açıklandı açıklanacak.
Rakam konusunda kamuoyunda öyle yüksek bir beklenti yok.
Zira Türk İş'in talep ettiği rakamın hükümet ve iş çevrelerinde kabul
görmeyeceği neredeyse kesin.
Aslında asgari ücretin yetersiz olduğunu kabul etmeyen yok.
Fakat diyorlar, istihdam olumsuz etkilenir, işveren işçi çıkarmaya mecbur
kalır. Bu tuhaf bir mantık. Asgari ücretli ne kadar az kazanırsa, işveren için
o kadar hayırlı olacak. İşveren için hayırlı olsun diye asgari ücreti düşük
tutalım demeye geliyor.
Madem işvereni bu kadar düşünüyoruz, o zaman karın tokluğuna
işçi çalıştırmayaki bu kölelik demek oluyorda müsaade etsinler.
Akla asgari ücretin üç bin lira olduğu bir ülkede, tüketim
alışkanlıklarının değişmesi nedeniyle piyasanın da canlanacağı, bu sayede iş
olanaklarının da artacağı geliyor ama fazla kendini kaptırmamakta yarar var.
Nemelazım, dış mihraklı zararlı fikirler üretiyor diye insanın başına bir iş
gelir.
Demeyelim öyle...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com