BELEDİYEYE ULAŞMAK NE KADAR ZOR!
25 Eylül 2017 08:43:09
Akşam 16.40'da, saat 17.00'de başlayacak bir etkinlik dolayısıyla Karadeniz Ereğli Belediyesine gitmek üzere artık alametifarikamıza dönüşmüş olan külüstür otomobille yola revan olduk.
Normalde bizim Cumartesi pazarında bulunan işyeri ile Ereğli belediyesinin bulunduğu nokta arası beş dakikada alınır, beş dakika da park etmekle geçer. Beş dakika belediyede en üst kata çıkana kadar derseniz topu topu on beş dakikada gideceğiniz yere varırsınız. En azından riyaziye, cebir ve hendese öyle emreder.
Fakat son yıllarda ilçenin trafiği malum. Uzun zaman oldu ki Erdemir caddesinden gece yarısından önce araçla geçmiyoruz. Zira eskiden yolun bir tarafı otopark hizmeti verirken, artık iki tarafı bu hizmete açıldı. Ne güzel oldu araç koymak için daha fazla yerimiz var artık. Yetmedi, geleceğin kokusunu gelmeden çok önce alan acar sürücülerimiz otopark olarak belediye durakları ve ikinci sırayı da kullanmaya başladı. Arada patika şeklinde bir yol kaldı ona da bir otomobil ve bir motosiklet sığmadığı zamanlar oluyor. Bu yüzden en baştan Devrek Yol Ayrımı'ndan, Uğur Mumcu Bulvarı üzerinden Erdemir caddesine çıkan yolu devre dışı bırakalı çok olduydu.
Fakat genelde işler haldeki Ömer Halisdemir bulvarına çıkışta her yönde araç kuyruğu olduğunu görünce, Erdemir Köprüsü üzerinden Meydanbaşı caddesi üzerine inilebilir hesabı caiz kabul edildi. Ne mümkün... Telekom yönünden gelen araçlar yüzünden yola binbir güçlükle çıkıp köprüye yaklaşınca, bu kez de köprünün üstünde yoğun bir trafik olduğu ortaya çıktı. Trafik denildiğine bakmayın, içinde sürücüleri bulunan bir sürü park etmiş otomobil demek daha doğru. Çünkü motorlar çalışıyor olsa da bir milim hareket hak getire...
Fakat Erdemir Ana Giriş yönünde trafik hareketli, köprüye gelen sağa sola kaçmanın yolunu arıyor. O halde çözümün bu yönden çarşı içine inmek olduğu ayan beyan ortada. Gerçi burada da her zamankinden çok trafik var ama o kadar kusur kadı kızında da olur diyerek ofis yolu üzerinden İnönü Parkı'nın arkasına yanaştık. Bu Ereğli var ya bu Ereğli... Sürücüleri akrobatik hareketler yapmak konusunda çok iyi eğitiyor. İtiş kakış arada bir yol bulduk ama park mevkisinde çıkmaya çalışan belediye otobüsleri, dört bir yandan gelen trafik derken olay yine arap saçına bağladı.
Anıt meydanının sahil bulvarı yönündeki adayı da binbir güçlükle geçtikten sonra Devrim bulvarına geçiş yaptık. Bu güzergah da aslında öyle canınız istediği zaman gireceğiniz güzergahlardan değildir. Fakat bütün yolların Roma'ya çıkması misali, Ereğli'den nereden gelirseniz gelin, buradan geçmeden bir yere gitme ihtimali düşüktür. Daha en baştan yolculuğun en sıkışık bölümünün burası olacağı meçhul değildi.
Her yaya geçidinde yayalara yol vere vere adım adım ilerleyen yüzlerce araçlık bir konvoy düşünün. Bir ara sürücülerden birininmesela benim bu nispeten kısa ama normalden uzun molalar arasında köşedeki pastaneden poğaça ve meyve suyu almaya gitse farkına varan olur mu diye akla gelmedi değil. Yol boyunca çocukluk ve gençlik yıllarında edinilen argo dağarcığı bir film geçidi gibi geçe geçe İş bankası önünde bulunan kavşağı dönerek, güç bela Unpazarı Caddesine girdik. Eyvah ki eyvah. Günlerden Cuma. Köylü pazarı bugün kuruluyor. Yandan geçen bir araç binbir güçlük bir ön sıraya girdi. Muhtemelen acelesi vardı ama yolun ortasında durup da bir yolcu indirince, az önceki film şeridi başa sardı.
Balık halinin önündeki dar yola gelince bizim külüstürün soğutma fanları türkü çalmaya başladı. Tam pazaryerine çıkacağız ama yayanın biri işaret ediyor duruyoruz, tam o geçti derken öbür taraftan bebek arabalı biri çıkıyor duruyoruz. Ona izin verdim derken bastonlu bir amca, elinde alışveriş sepetiyle bir teyze çıkıyor. Milim milim bu homerosvari yolculuğa devam etmeye çalışıyoruz. Şehit Rıdvan caddesinin belediyenin önündeki noktasına gelince buradan ötesinin araçla gidilmesinin mümkün olmadığını anlıyoruz. En doğru seçenek Şehit Rıdvan caddesinde park edip belediyeye yürümek.
Biraz yukarıda bir yer buluyoruz. Külüstür düldülü oraya bırakıp yarı koşar adım belediyeye, oradan dört kat yürüyen merdivenlerden, hızı arttırmak için normal bir merdiven gibi çıkıyorum. Toplantı başlamış. Saate bakıyorum.
Otuz beş dakika geçmiş. Yani en başta belediyeye varmak için gereken sürenin iki katından fazla bir süre. Başkanlık sekreterine "Trafik meselesini çözün" diye takılarak içeri giriyorum.
***
Çıkışta, belediye yetkilisi dostlarla sohbet ediyoruz. Konu trafik. On dakika önce yaşadığım Odisevari yolculuğu anlatıyorum. Onlar da belediyenin yaptığı çalışmaları anlatıyor.
Bizim de bildiğimiz gibi bir trafik master planı var. Bu planın Ekim ayı belediye meclisinde açıklanacağını umut ediyoruz. Zira belediye başkanı böyle bir vaatte bulunmuştu. Neyin önerileceğini henüz sohbete katılanlar da bilmiyor ama bulunacak çözümlerin kentte, özellikle esnaf arasında kabul görmemesinden endişe ettikleri anlaşılıyor.
Bilim adamları deyince akan sular duruyor malum. Belki bu işin çok kolay bir çözümü vardır da bugüne kadar biz aciz vatandaşlar farkına varamamışızdır diye geliyor akla. Umut fakirin ekmeği ya... İnsanın bir yanı da "dağ fare doğurdu demeye alıştık" diye dürtüp duruyor. Bu da karamsar bakış açısı.
Üstünde çalışanlara Allah zihin açıklığı versin. Bulurlarsa bir çare, duacı oluruz. En azından Trafik meselesine kalıcı bir çözüm bulunursa açık açık "Helal Olsun" demek boynumuzun borcu olur.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com