LİDER DE ÖNEMLİ AMA...
14 Eylül 2017 09:21:31
Geçtiğimiz günlerde önceki dönem Belediye Başkanı Halil Posbıyık çarpıcı bir değerlendirmede bulundu. "Hüseyin Uysal başarısız, o halde CHP seçimi havada karada alır diyorlar. Hadi oradan. Seçim öyle kolay kazanılmaz" dedi tecrübeli siyasetçi.
Bir siyasi partinin herhangi bir seçimde başarılı olmasının başlıca koşulları nelerdir?
İyi bir teşkilat mı, güçlü bir lider mi, güzel bir propaganda süreci mi, toplumla doğru bir noktadan bağ kurabilme kabiliyeti mi, günlük değişimlerin ölçülebilmesini mümkün kılan sosyolojik saha çalışmaları mı? Yoksa bunların hepsi ve daha fazlası mı?
Mesela CHP'yi ele alalım. Seçimlerde iktidar karşıtı en önemli odak olduğundan bu örnekle başlıyoruz ama herhangi bir ülkedeki, herhangi bir siyasi partinin siyasi davranışı ve ar-ge çalışması olarak da değerlendirebilirsiniz bu yazıyı.
Malum, CHP'de en önemli problemin lider sorunu olduğu söylenir. Bu söylem genelde anamuhalefet partisine gönül vermeyenler tarafından dile getirilir ama CHP içinde de bu görüşün etkisi altında kalanlar vardır. Atatürk gibi bir lider beklenir, Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi birinin de siyasi yelpazenin solunda çıkması umudu beslenir filan.
Acaba sadece böyle bir lider veya o şekilde PR'si yapılan biri seçmen nezdinde ne ölçüde karşılık bulur?
***
Madalyonun bir de öbür tarafına bakalım. AK Parti cephesine... Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı seçilmesinden hemen sonra siyasi mesajlar vermeye başladı. "Metal yorgunluğu olanlar ayrılsın", "Hesabi olanlar değil, hasbi olanlarla devam etmeliyiz", gibi. Bu ifadeler uzun yıllar iktidarda bulunan bir siyasi partinin içinde "Metal Yorgunluğu" geçiren, "Hesabi" işler peşinde kişiler olduğunun kendi başına bir göstergesi. Ama bunların partinin siyaseti önünde yük olduğunun teşhis edilmesi olgusunu da görmezden gelmemek gerek.
Evet, AK Parti giderek daha fazla lider partisine dönüşüyor. "Reis" ağırlığını her geçen gün daha fazla hissettiriyor.
Fakat AK Parti'nin seçim kazanmasının temelindebelli ölçüde bu da var amatek başına liderin gücü yok. İktidar partisi, SETA gibi vakıflar, anket kuruluşları aracılığıyla her seçim sonrasında başarılı sonuçların nasıl alındığına, başarısız sonuçların nedenlerine ilişkin saha araştırmaları yaptırır. Bunun üzerine sosyolojik değerlendirmeler yapan bağımsız kuruluşlarla çalışır. Bu sonuçlara etki eden algıların nasıl pozitif yönde geliştirilebileceği konusunda stratejiler geliştirir. Teşkilatların diri tutulması için yapılması gerekenler sürekli gündemdedir. Görevi ne olursa olsun, gücü ve etkisi hangi seviyede olursa olsun, toplama katkı sağlamayan unsurlar kendilerini kapının dışında buluverir. Orta vadede, uzun vadede politikanın alacağı değişik yönler konusunda bunlar ve daha fazlası yapılır.
Maliyetli ve yoğun emek isteyen işlerdir bunlar...
Zannediyor musunuz ki, bunlar yapılmamış olsa tek başına Erdoğan'ın karizması on beş yıldır girdiği her seçimden AK Parti'nin başarıyla çıkmasını sağlardı?
***
Muhalefetteki partilere geri dönelim. Bu partilerin büyük bölümü artık siyaseti parti içi çekişmelerde kullanılan bir yöntemler dizgesi olarak algılamaya başladı. En baştan konuyu açan CHP ile devam etmek gerekirse, partinin başına değil Kılıçdaroğlu, feriştahı gelse, toplumsal analizlere dayalı sosyal politikalar üreten, seçmen nabzının değiştiği yönleri algılamak yerine onu homojen bir küme olarak gören, yenilenmeyi "davadan sapma" olarak anlayan zihniyet değişmedikçe bu partininveya dünyanın herhangi bir yerinde benzer durumda aynını yapan diğer partilerin iktidar olabilmesi mümkün olamayacaktır.
Bu homojenist anlayışın üstünde biraz daha durmakta yarar var. Türk seçmeni, her seçimde farklı bir saikle oy kullanmıştır. Kimi zaman bu saikler, DSP-MHP-Anavatan koalisyonunu kuran seçimde veya 28 Mart günlerinin ardından yaşandığı gibi gerçekleşen olguların yarattığı politik dalgalardan yararlanan partilere yarar. Fakat bunlardan yararlanmak da bir beceri ve bilgi, en fazla da emek işidir.
Posbıyık'ın 2009 seçimlerinde yürüttüğü kampanyaya verilen emeği, 2014'te onu indirmek için çaba harcayan karşıt grubun harcadığı eforu düşünün. Tek başına adayın veya liderin iyi veya kötü, yetenekli veya yeteneksiz olmasıyla ilgili değil seçim başarısı.
Öyle olsa her şey fazlasıyla kolay olurdu...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com