Karadeniz Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası Organ seçimleri Ekimde başlayacak. Başkanlık için yarışacak gruplar Kasım ayında gerçekleştirilecek seçimlerde kozlarını paylaşacak.

Mevcut Başkan Yaşar Tetiker aday olacağını çeşitli vesilelerle açıkladı. İşadamı Niyazi Özcan yıllardır seçimlere kendi grubuyla katılmak üzere çalışmalarını sürdürüyor. İşadamı Arslan Keleş ise bugün itibarıyla (25 Ağustos) adaylık açıklamasını yapacak. Esnaf Kefalet Kooperatifi Başkanı Hikmet Tezel de adaylık için çalışmalarını sürdürüyor deniliyor.

Dört adaylı bir seçim olur mu derseniz, bundan sonraki süreçte adayların bazıları diğerleri lehine yarıştan çekilebilir, neticede iki adaylı bir seçime kadar gidebilir. Tek adaylı seçim ihtimali kimsenin aklına bile gelmiyor. Zira mevcut yönetimden rahatsızlık duyanların sayısı oldukça fazla.

Bu sayılanlar dışında aday çıkabilir elbette ama şu zamana kadar kulis çalışmalarını yapmış olması gerekir. Bu durumda da mutlaka kimliği bilinirdi. Yine de belli mi olur? Belki de dört grubun başkan adayları arasında uzlaşma adına yeni isimler bulunması gereği de ortaya çıkabilir.

Bunları şimdiden bilmek mümkün değil.

***

Bir şehir için Ticaret ve Sanayi Odası nedir?

2004 yılında çıkan 5174 sayılı Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunu'nun 4 . maddesi odaları "Odalar; üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslekî disiplin, ahlâk ve dayanışmayı korumak ve bu Kanunda yazılı hizmetler ile mevzuatla odalara verilen görevleri yerine getirmek amacıyla kurulan, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır" diye tanımlıyor.

Aynı kanunun 19. Maddesi, oda içi rutin görevleri saydıktan sonra, h bendinde" Odanın bir yıl içindeki faaliyeti ve bölgesinin iktisadî ve sınaî durumu hakkında yıllık rapor hazırlayıp meclise sunmak", j bendinde ise "Ticaret ve sanayiye ait her türlü incelemeyi yapmak, çalışma alanı içindeki ticarî ve sınaî faaliyetlere ait endeks ve istatistikleri tutmak ve meclisçe belirlenen maddelerin piyasa fiyatlarını takip ve kaydetmek ve bunları uygun vasıtalarla ilân etmek" şeklinde görevler ihdas ediyor.

Kanunda yazılı olan görevlerin bir de görünmeyen kısmı var. Bölgenin iktisadi ve sınai durumu hakkında incelemede bulunan bir TSO, aynı zamanda faaliyet alanındaki bölgenin ekonomik vizyonu konusunda da belirleyici rol oynayabilir. Oynamalıdır.

***

Eğer belirleyici bir rol oynaması gerekiyorsa, Ticaret ve Sanayi Odası'nın yönetimini oluşturanların, özellikle oda yönetim kurulu başkanının da belli niteliklere sahip olması gerekir.

Örneğin, bir TSO Başkanı, birlikte çalışmakla yükümlü olduğu, hatta birlikte çalışmaya mahkum olduğu kamu yöneticileri ve siyasilerle uyumlu olmak zorundadır. Ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalıdır.

Örneğin, geçmişe değil, geleceğe bakarak iş yapmalı, geçmişle yaşıyor izleniminden uzak kalması gerekir. Zira daha önceden de görüldüğü üzere, kendi dönemi haricini devr-i sabık olarak adlandırmak, problemleriyle uğraşma yükümlülüğü bulunan üyeler arasında bölünmüşlük algısı yaratır ki böyle netice alınmaz.

Devam edelim. Oda yönetim kurulu başkanı, şahsına ait işleri oturduğu koltuk sayesinde yürütenler arasından değil, koltuğa kendisinden önce bulunmayan bir değer katacak kişiler arasından seçilmelidir. Oda başkanı oldu diye sarpa saran şahsi işlerinin düzelmesini umut edenler arasından seçilecek başkanların üyelerine yeterli faydayı sağlayacağından şüphe etmek gerekir. Sırtta bir yumurta küfesidir kişisel beklentiler...

TSO başkanının enerjik, yeniliğe açık, girişimci olması gerekir. Yeni fikirlere en baştan "Neden olmayacağı" izahatıyla direnmek yerine, "Nasıl olabilir?" i düşünebilecek pozitif bakışlı insanlar arasından seçilmelidir. Başarısızlık durumunda sorumluluğu üstlenen, başarıyı ekibiyle paylaşan biri olmalıdır.

Ana hatlarıyla böyle biri gerek ticaret hayatı, gerekse kentin geleceği açısından epey yararlı olur. Yine de çizilen bu çerçeveyi ütopik bir mükemmeliyet arayışı olarak tanımlayanlar belli oranda haklı olabilir. Kimse mükemmel değildir çünkü.

Fakat mükemmelin olmadığı yerde ona en yakın olanı bulmaya çalışmak gerekmez mi?