Karadeniz Ereğlisi'nde Kampüs meselesi konusunda uzunca bir süre her kafadan bir ses çıktı. Sonra belli bir yola girildi, fakat normalde İstanbul Boğazı'na köprü yapılacak sürede hala uygulama projesi aşamasına geçilemedi. Yani bir anlamda iş ağır yürüyor.

İşin ağır yürümesinin nedenleri, ancak meseleler çözülünce ortaya çıktı. Sanki meseleleri gizlemek, üstlerine bir kepçe toprak atmak onları ortadan kaldırır gibi, son ana dek kamuoyundan saklandı. Nato Hattı yok denildi, var denildi, sonra inşaatı etkilemediği anlaşıldı. Anıtlar Yüksek Kurulu kayıtlarında bulunan bir binanın yıkıldığı ve yerine betonarme bir bina yapıldığı anlaşıldı. Gidişler, gelişler derken binanın eski şekliyle yeniden inşa edilmesinde karar kılındı.

Bu arada tapu için gerekli olan meclis kararları çıkarıldı. Ne hikmetse, en başta tapunun üniversiteye verildiği anlamına gelen açıklamalar yapılmıştı ama sonradan meselenin böyle olmadığı ortaya çıktı. Sıkı çalışmaların ardından tapu da üniversiteye teslim noktasına geldi.

Netice ortada. Bütün bu dezenformasyon sürecinin maliyeti siyasilere çıkarıldı, iş uzadıkça alttan alta homurdanmalar başladı. İlçe bu işin uzaması nedeniyle kampüs konusunda heyecanını yitirmeye başladı.

İlçenin geleceği açısından stratejik değeri olan böyle yatırımların gerçekleşme süreçleri konusunda biraz daha net ve paylaşımcı olmak daha yerinde olurdu.

İLK TARİH...

Mayıs ayının ikinci yarısında, haber merkezimiz olayı gündeme aldığında, belediye başkanı, üniversitenin yapı işleri ile görüşüp süreç hakkında bilgilendik. Bu arada Milletvekili Faruk Çaturoğlu'na da kampüse ilişkin kafaya takılan soruları sorduk.

Çaturoğlu, soruların tamamını yanıtlayabilmek için bir süre istedi. Haziran ayının başında gönderdiği cevapta, daha önce konuya ilişkin açıklama yapan siyasilerin yapmaktan imtina ettiği bir şey yaptı ve süreci izah ederken takip edilebilir süreler verdi.

5 Haziran'da Değişim'in haberinde Çaturoğlu'nun konuya ilişkin açıklaması tam olarak şöyleydi:

"Daha sonra Üniversite, kampüsün "Avam Projesi" ihalesine çıkmıştır. Mayıs ayının başında yer teslimi yapılarak yüklenici firma işe başlamış ve işin bitim süresi 75 gündür. Avam proje onaylandıktan sonra Ağustos ayı gibi de uygulama projesi ihalesine çıkılacaktır. Kalkınma Bakanlığından ödenek çıktıktan sonra İnşallah bu yılın sonuna doğru da kampüsün inşaatına başlanılması hedeflenmektedir."

İKİNCİ AÇIKLAMA...

Çaturoğlu'nun Haziran başında yaptığı açıklamada şunlar belirtiliyor: Bir; Temmuz ortasında avam proje bitecek. Ağustos ayında uygulama projesi ihalesine çıkılacak. Kalkınma bakanlığından ödenek çıkacak, yıl sonunda kampüs inşaatı başlayacak.

Geçtiğimiz Pazar günü, AK Parti Zonguldak Milletvekilleri Ereğli'de ziyaretler gerçekleştirdi. Çaturoğlu bu sırada konuya ilişkin yüzeysel sayılabilecek bir değerlendirme yaptı ama bu değerlendirmenin içinden önceki açıklamanın takvimine ilişkin gelinen mesafenin bir kısmını anlamak mümkün olabildi.

Çaturoğlu şöyle dedi:

"Ayrıca eski devlet hastanesinin yerinde çalışmalar sona gelindi. Orada bir takım yasal engellerden dolayı çalışmalar biraz aksadı ama alan en nihayetinde bitti, alan projesi çizildi, Kalkınma Bakanlığı ile görüştük, bir ekip gelecek. Ondan sonraki süreçte oranın yatırım ihalesi gündeme gelecek. Turizm fakültemizi kazandırdık. İnşallah bu yıl öğrenci almaya başlayacak. Daha işler yoluna girdikten sonra daha çok önemli sayılabilecek fakülteleri kazandırma çalışmalarımız sürüyor. 15 Temmuz ve öncesindeki 2 seçimin yapılması bürokraside işleri yavaşlattı."

Avam projenin Üniversite tarafından onaylanma süreci, aynı zamanda alanın tapusunun üniversiteye devriyle ilgili bir konu. Ama tapu sürecinde bir aksama olmadığını, hatta sürecin birkaç ay öne çekildiğini biliyoruz. Yine de tapu üniversiteye devredildi mi henüz bir açıklama yapılmadı. Bu devir tamamlandıktan sonra üniversite uygulama projesi için ihaleye çıkacak. Burada işler karışıyor. Daha net, takip edilebilir açıklamalara ihtiyaç var.

TURİZM FAKÜLTESİ NEREYE?

Çaturoğlu'nun bir diğer açıklaması da Turizm Fakültesine bu yıl öğrenci alınacağına ilişkin. Yeni kampüste ilk inşa edilecek eğitim biriminin Turizm Fakültesi olması bekleniyor.

Burada da bir problem var. Fakültenin önce bir ortaöğretim kurumu binasında eğitim vermesi düşünüldü, sonra denizcilik fakültesinin bulunduğu binaya öğrenci alınabileceği söylendi. Değişik yükseköğretim birimlerini tek bir binaya sıkıştırmak sadece bir çeşit çaresizliği gösterir.

Hani "Sonradan gelen akıl" diye bir deyim var ya, bu iş de öyle. Anlaşılan kampüs inşaatı peyderpey yapılacak. Madem böyle yapılacak, oradaki binalardan da yararlanmak mümkün olabilirdi.

Eski Devlet Hastanesi denilen kompleks, iki büyük binadan oluşuyordu ve bir tanesi nispeten daha yakın tarihte yapılmıştı. Bu binalardan yeni olanını bir miktar restore edip burada eğitime başlansaydı, iki fakültelik yer hazır olacaktı. Yani Turizm Fakültesi için yer arama mecburiyeti olmayacaktı. Eski bina da güvenlik önlemleri almak kaydıyla yıkılıp inşaata oradan başlanabilirdi. O bitince de diğer binanın yıkım ve inşası tamamlanabilirdi.

Yine de belki doğrusu iki binanın yıkılmasıydı. Bunu bilemiyoruz, zira her alanda yaygın olan bilgi eksikliği bu alanın da üstünü siyah bir tül gibi örtüyor. Keşke demenin de bu saatten sonra bir yararı yok.

Şu anda enerjinin odaklanması gereken, halihazırdaki projeyi yavaşlatan unsurları aradan çıkarmak. İşin uzamasında isteksiz tavırları yüzünden etkili olanlara ilişkin söylentiler var ama kanıt olmadan sadece boş iddialar bunlar.

Yine de göz ucuyla bu alanı gözlemlemekten zarar gelmez.