FINDIK SEKTÖRÜNÜN SAHİPSİZ PAYDAŞI
28 Temmuz 2017 08:51:21
Malum, fındık üreticisi tarlalarında fidan temizliğini tamamladı, ikinci tur ot temizleme çalışmalarına başladı. Bunlar hakkında bir şey yazmaya gerek yok... Konu er ya da geç, şu veya bu şekilde fındık fiyatlarına gelecektir.
Fındık üretimi yapılan illerde valilikler dışarıdan gelen fındık işçilerine ödenecek yevmiyeyi açıklıyor. Yani fındık işçisi kamu tarafından işverene karşı korunuyor. Güzel bir uygulama ama başka sektörde örneği yok. Mesela inşaat işçileri için, devlet, işçi ve işveren temsilcilerinin birlikte belirlediği asgari ücret haricinde, ayrı bir koruma önlemi yok. Çeşitli işkollarında çalışan işçiler için de geçerli bu.
İşçinin korunması iyi bir şey ama fındık sektörü sadece mevsimlik işçilerden ibaret değil. Ayrıca, batı Karadeniz bölgesinde sözü edilen yevmiyede çalışacak işçi bulmak neredeyse imkansız. Zaten bu yüzden dışarıdan mevsimlik işçi geliyor. Valiliklerin açıkladığı ücretlerle cari ücretler arasında yirmi liraya varan farklar var.
Yine de bu ücret günün sıcağında akşama dek, kimisi mesai saatlerinden daha uzun süreler çalışan işçilere anasının ak sütü kadar helaldir.
***
Yerel Fındık tüccarına gelince, uluslararası kartellerin belirlenmesinde etkili olduğu bir fiyat var ve bu fiyatı günlük olarak takip ederek alımlarını yapıyor, alım ve satım fiyatları arasındaki fark onların emeğinin ve girişimciliğinin bedeli oluyor.
Fındık uluslararası alanda çok önemli bir ihraç mamulü, bir sanayi bitkisi. İşin uluslararası boyutunda olanlar kendi kazançlarını korumakta en becerikli olanlar kuşkusuz. Son dönemde çeşitli ülkelerde daha düşük maliyetle fındık üretimi yapılmasına yönelik girişimlerin altında hep bunların hesapları yatıyor. Türkiye'nin en büyük fındık tüketicisi olan firmanın İtalyan şirketine geçişinin tek kutuplu bir ekonomik düzen yarattığına ilişkin iddialar geçtiğimiz sene ayyuka çıkmıştı.
Özetin özeti, fındığın alıcı cenahında bulunanlar dakimi zaman sektörün diğer paydaşlarının aleyhine de olsapekâlâ kendilerini kollama şansına sahip.
***
Gelelim fındık üreticisinin durumuna...
Fındık üreticisi denilen kişi, fındığı diken, ağaçların bakımını yapan veya yaptıran, toplayan veya toplattıran ve ürününü çuvala koyduktan sonra alıcılarla karşı karşıya bulunan kişidir. İşe emeği kadar arsasını, tarlasını da yatırır. İşin doğrusu, bu kesim olmadan diğer paydaşların tamamı kocaman bir sıfırdır bu sektörde...
Kar olur, dolu olur, don olur, sis olur fındık zarar görür. Üreticiye "Sigorta yaptır" denir. Bu aslında başının çaresine bak ile eş anlamlıdır. Sonra fiyat istikrarsızlığı nedeniyle ürünü satamaz, seneye kalır, seneye fiyatlar düşer, borcu harcı olan darda kalır. Bu sene hala iki senelik fındığını satamamış fındık üreticisi var. Olmaz o kadar demeyin, örneklerine bizatihi şahit olduğumuz bir konu bu.
Tersine, erken satsan sonra fiyatlar yükselir zarar edersin. Piyasada çapa görevi yapacak düzenleyici bir kurum yoktur. Fiskobirlik devlet-üretici işbirliğiyle etkisizleştirilmiş, TMO devreden çıkmıştır. Bu sene TMO fındık alımı yaptı ama zaten vatandaşın satmak istemediği seviyeye düştükten sonra bu işe girişti. Verdiği fiyat piyasadakinden farklı değildi. Üstelik ürün standartları konusunda üreticinin deveye hendek atlatması gerekti.
İşçilere bir şey dememek gerek ama onlar korunurken, sektörün uluslararası paydaşları kendilerini korumak için her yola başvururken, sektörün ana unsuru olan fındık üreticisinin sahipsiz kaldığını söylemek abartı sayılabilir mi?
***
Fındık üretimi önceleri doğu Karadeniz'de birkaç ilde yapılıyordu. Nasıl oldu da tüm Karadeniz bölgesinin ana geçim kaynağına dönüştü bilir misiniz?
Çünkü 1935 yılında yapılan 1.Ulusal Fındık Kongresi, 1938'de Fiskobirlik kurulmasıyla, sektörde bir fiyat istikrarı oluşturulması başarılmıştı da ondan. Fiskobirlik'e ürününü veremeyen tüccara verebiliyordu ama tüccar da Fiskobirlik fiyatı ile arada geniş bir makas bırakamıyordu. Fiyat bir şekilde garanti altındaydı. Üretici, ulusal ve uluslararası tüketici firmalar karşısında korunuyordu.
Sonra ne oldu? Özetle, 2006 yılında iktidarın adayı değil, başka bir aday Fiskobirlik başkanlığına seçildi. Hükümet o güne kadar her yıl kredi verdiği birliğe o sene kredi vermedi. Her sene alımda kullanılan, satış sonrası geri ödenen kredi verilmeyince Fiskobirlik üreticiye fındık bedellerini ödeyemedi. Üretici de bir sonraki sene birliğe ürün vermedi. TMO'nun piyasa düzenleyici alımlar yapması da birliğin tabutuna çakılan son çivi oldu. Taammüden fındık üreticisini koruyan sistem katledildi. Neticede fındık sektörünü korumak, valiliklerin işçi ücretleri konusunda yaptığı açıklamalara indirgendi.
Sektörün asıl üretim gücü giderek örgütsüz bir hale dönüşürken, sektörün hizmet paydaşının devletçe korunması, tüketici kartellerin tekelleşmesine göz yumulması ne kadar trajikomik değil mi?
Devlet liberalleşti, üretimden çekiliyor deniyor. Külahıma anlatsınlar onu. Ne 1. Ulusal Fındık Kongresi, ne de fiskobirlik devletin üretime müdahalesi anlamında faaliyetler değildi ki... Sadece sektörde düzenleyici önlemler sözkonusuydu.
Devlet asıl şimdio da negatif anlamdasektöre müdahale eder duruma geldi ki, daha da trajikomik bir durum bu...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com