HUSUMET Mİ VAR?
05 Temmuz 2017 09:03:57
Çok iyi bilmediğin konularda kalem oynatmak sakıncalıdır. Hiç ilgilenmediğin bir meselenin detayları içinde boğulurken bulursun kendini...
Şu Hatip Caddesi'ndeki Kur'an Kursu ve yanındaki lojman binasıyla ilgili tartışma mesela... İddiaları okudum, onlara cevap verilen basın toplantısına katıldım, sonra asıl iddia sahibiyle görüşme imkanı buldum.
Mesele işlemin kanuni oluşuyla değil, ahlaki olup olmayışıyla ilgili deniyor. Buradan nasıl olup da ahlaki olmayan bir sonuç çıkacağına ilişkin varsayımlar geliştirmeye çalışıyorum ama herhalde bu işler bize göre değil. Yine de şüphelerin odaklandığı noktalarıbunlar yapar, asıl niyetleri şu gibi mülahazaları takip etmekten zarar gelmez. Zira görmezden geleceğiniz iddialarrant, amaç dışı kullanım vesairedoğru da olabilir. Bu şüphe payından vazgeçmemek kamu yararının gereğidir.
Baştan belirtildiği detaylar içinde boğulma tehlikesini göze almadan mesele hakkında bir şey söylemek mümkün değil. Yine de itham sahipleri ve itham edilenler birbirini tanımayan kişiler değil. Varsa yanlış anlamaya dayanan şeyler, bir telefonla karşılıklı görüş alışverişi suretiyle halledilebilirdi. Bunun olmadığı anlaşılıyor. O zaman iddianın öznesi ve nesnesi arasında bir husumet bulunduğuna yönelik varsayımlar devreye giriyor. Husumet varsa o zaman iddiaların güvenilirliği de iddiaların kendisi kadar sorgulamaya açık oluyor.
Burada aynı zamanda Ereğli'nin eski bir alışkanlığı ortaya çıkıyor. Bu alışkanlık kapsamında iddialar, muhataplarına muhalif cephe diye tanımlanabilecek kaynaklardan edinilir, bunlar üzerinden çıkarsamalar yapılır, oluşturulan ötekileştirme arasında makul bir orta yol arayışı imkansız olur.
Sahiden, arada bir husumet mi var ki telefonla konuşulabilecek, yüz yüze görüşebilecek kişiler "hukuki ama ahlaki olmayan" konular üzerinden böyle sert cepheleşmeler üretebiliyor. İşin garibi, dernek ve müteahhit arasındaki bir Dernek Başkanı Demirbaş'ın ifadesiylegörüşmenin neticeleri üzerine spekülasyonlar, Ereğli Belediyesi'ne kadar uzanan bir çalkantı ve şüphe silsilesi doğuruyor.
Öyle ki bu meselenin asıl mecrası neresidir çıkarabilene aşk olsun!
YAĞMUR YAĞDI BÖYLE OLDU...
Yağmur yağdı, kimi yerlerde rögar kapakları taştı... Temeli altyapıya dayanan tedbirsizliklerle ilgili sorumluluk belediyenindir. Bu kapsamda belediyeyi eleştirmek doğal ve haklı bir tutumdur.
Gerçekten kısa süreli de olsa son dönemde görülmemiş yoğunlukta bir yağmur yağdı. Fakat son dönemde yaşanan, can yakacak seviyelerdeki aşırı sıcak havadan sonra biraz serinleme ihtiyacı vardı. Zaten yağmur öyle şikayet edilecek bir şey değildir. Yağmurdan şikayet etmek yerine yollardaki yağmur suyu tahliye sisteminin yetersizliğinden şikayet etmek gerek. Yağmur doğanın kendini geliştirmek veya yaralarını tedavi etmek için kullandığı ilaçların en önde gelenidir.
Yine de bunu yaparken, kendi evimizin çevresinde almamız gereken önlemlerle, belediyenin alması gereken önlemleri birbirine karıştırmamak gerek. Suyun akım yoluna çit, duvar, herhangi bir zemin yükseltme gibi setler çekip, sonra yağıştan şikayet eden kişi durumunda olmamak gerek. Dükkanının önündeki çerçöpü mazgal deliklerinden aşağı postalayan esnafın yaptığı da aşağı yukarı buna benziyor.
Olayın bir de espri boyutu var: son bir aydır, oto yıkayıcılar ile kentin her tarafındaki martılar arasında bir çıkar ilişkisi olduğuna yönelik şüpheler artıyordu. Temizleme çabaları kar etmeyince, arabanın kaputunun üstünde, martı gübresiyle çiçek filan yetiştirsek mi diye zihni sinir projeleri üzerinde düşünmeye başlamıştık.
Yağmur bu kirli oyunu bozdu. Hem martıların kem amellerinin sonuçlarını ortadan kaldırdı, hem de herhangi bir yıkama faaliyetini anlamsız kıldı. Herhalde yağmurun çiçekleri ve bitkileri sulamak dışındaki en önemli yararlarından biri bu oldu.
TERMİNAL VE CEPLER...
Bu arada duydunuz muhtemelen. Terminal binasındaki gişe bölümleri için ihaleye çıkılacakmış. Teminatı yatıran bir peron sahibi olabilecekmiş yani... Eh, yeni belediye yönetimi birkaç ay içinde faaliyete geçebilecek bir terminal için üç yılı aşkın bir süre sonra kolları sıvadı.
Buradan terminalin yakın zamanda hizmete gireceği sonucunu çıkarmak için acele etmeye mahal yok. Zira elbette buradaki peron ve gişeler bir şekilde talep sahiplerine kiralanacaktı. Fakat terminalin açılmasının önündeki asıl engel, köprülü kavşakla ilişkili bağlantı yolunun yapılması olarak gösteriliyordu. Bu engel hala durduğuna göre kısa zamanda terminal faaliyete geçmese gerek.
Akla şöyle bir şey geliyor. Diyelim ki gişe-peronlar on yıllığına kiralandı. Yeni terminale geçiş iki yıl kadar uzadı. Bu durumda on yıllığına kiralama işlemi yapan firmaların sekiz yılı kalıyor. Bu bir nevi hak kaybı anlamına geliyor ki bundan kaçınmak için sözleşmelere bazı maddeler koymakta yarar var.
Böyle olmazsa belediyede konuyla ilgili rant iddialarının gündeme gelmesine şimdiden hazır olmakta yarar var.
ETİKETLER : Yazdır
hüseyin aksakal ereğlide nereleri su basmış yazarmısın..ben esnafın şehir merkezine ne zaman yağmur yağsa eski dönemde dükkanımı su basıyordu.Allah hüseyin uysaldan razı olsun bir gram su girmedi dükkanıma..ikincisi eski terminal yolu olsun hastane olsun oraya kim yapılması için yer verdi..şuanki mevcut devlet hastanesi yerini eski başkan satmadımı ? 18 yılın aksaklıklarını hüseyin uysaldan kimse çıkarmasın..madem bu millet çok biliyo çok kolay belediye başkanlığı buyrun siz oturun..adamın yolu 20 sene yapılmamış şuanki başkana saldırıyo üstelik daha asfalt sezonu bitmeden nerelere asfalt döküleceği belli olmadan.belediye sırf ak partili ... DEVAMI
- s.
- 1
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com