Kaçak güreş, meydanda herhangi bir hamle yapmadan uzun uzun temenna, peşrev çeken, yahut hasmını kollayarak ne bir hamle yapan, ne de karşı hamleye izin veren güreşçiler için kullanılan bir tabirdir.

Bu tabir, başka alanlarda da yapıyormuş gibi görünmek suretiyle meselenin olağan ciddiyetinden uzak tutumlar içine giren kişileri de anlatır.

Örneğin Çarşamba günkü belediye meclisine k iki tartışma damgasını vurdu. Tartışma derken öyle dişe diş, göze göz bir tartışma değildi. Gerek muhalefet, gerekse belediye başkanı çoğu noktada kaçak güreştiler.

Aslında meclis gündemi hayli yoğundu. Kaymakamlık binasının pazaryeri bölgesine taşınması, Yaşlılar ve gençler evine yeni şubeler açılması, Sakindere—Nam-ı diğer Dombay deresi—bölgesinin ıslah çalışmalarına yönelik girişimler, pazaryerinin köylü pazarı kısmının üstünün çelik konstrüksiyon olarak kapatılması, Kent meydanının uygulama projesinin yaptırılması için yetki talebi gibi konular meclis gündemine geldi.

Bu konuların bir kısmı, Ereğli özelinde uzunca süredir tartışılan konular. Kalan kısmı da bundan sonra uzun süre tartışılması gereken konular arasında. Komisyona havale edilen konuları da dikkate alırsanız, ilçenin gelecek yıllardaki bayındırlık meselelerinin büyük bölümünün bu toplantıda ele alındığını görebilirsiniz.

Toplantıya iki meclis üyesi mazeretleri nedeniyle katılmadı. Gerek başkan, gerekse muhalefet de bu önemli konuları akla ziyan perspektiflerden görmüş olsalar gerek ki mevzunun özüne geleceklerine kaçak güreşmeyi tercih ettiler.

***

Tartışmalar iki noktada yoğunlaştı. Bunlardan birincisi meclis gündemine 4. Madde olarak gelen Ereğli Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Konut İmar Plan Turizm Ulaşım Sanayi ve Ticaret AŞ. (KİPTAŞ) arasında, Kent Meydanı, Cami ve İki Katlı Otopark yapımı projesinin hazırlanması konusunda Belediye Başkanı Uysal'a yetki verilmesini öngören gündem maddesi oldu.

CHP'li üyeler proje içindeki Cami uygulamasının fikrinin KİPTAŞ'tan mı geldiği üzerine yoğunlaşan eleştirilerle başladı. Projenin yerelliğini sorguladı. Belediye Başkanı da hizmetin yapılması durumunda nereden geldiğinin ne önemi olduğunu ifade eden bir cevapla yetindi. "Zaten siz..." cümleleri kuruldu. Muhalefet üstüne gitmedi.

Oysa, KİPTAŞ denilen kurum, İstanbul Belediyesi bünyesinde kurulmuş bir belediye iktisadi teşekkülü. Bunlara eskiden BİT deniyordu, hala aynı deniyor mu bilemiyorum. Bu şirketler, belediyeler tarafından kurulmasına rağmen, ayrı bir ekonomik birim olarak faaliyet gösterirler. Özellikleri belediyeler tarafından ihalelerde öncelikli bir konumları olmasıdır. Bu konumun karşılığı olarak da kimi zaman belediye yönetimlerinin örtülü ödenekleri gibi faaliyet gösterirler.

Burada asıl sorulması gereken, niye Ereğli gibi bir ilçenin yapacağı projenin, neden doğru düzgün bir ihaleyle yapılacağına başka bir belediyenin iktisadi teşekkülüne havale edildiğidir. Muhalefetin sorgulaması gereken "Göbek bağı" idi yani...

***

Sakindere bölgesinin rehabilitasyonu uzunca bir süredir konuşuluyor. Belediye projenin yapılması için iller Bankası'ndan 3 milyon 300 bin liralık bir kredi kullanmak için yetki istiyor. Dile kolay, ortadaki büyük bir para...

CHP'li Özyağcı'nın eleştirisi yerinde... Yüz bini aşan kentlerde dere ıslahları Devlet Su işleri tarafından yapılıyor. Talep halinde meseleyi bu şekilde çözmek mümkün. Başkan yine kaçak güreşmeyi tercih ediyor, "Yüz binin altındayken siz yapsaydınız." CHP'liler bu doğru noktada ısrar etmediklerine ve oylamada kabul oyu verdiklerine göre bu konuda onlar da kaçak güreşiyorlar.

Bunlar olup biterken, meselenin daha geniş perspektiften görünümü gözden kaçıyor. Ereğli Belediyesi son dönemde iller Bankası'ndan sürekli kredi talebinde bulunuyor. Daha önceki dönemden devreden krediler de vardı diye hatırlıyorum. Böyle giderse Ereğli Belediyesi'nin borçları kontrolsüz şekilde yükselebilir.

Ereğli'de yaşayan bir vatandaş olarak, belediyenin hizmet üretme karşılığında borçlanmasını desteklerim. Nitekim borçla da olsa hizmetleri bir an önce yapan belediyelere borcu var diye devlet el koymuyor. Fakat Ereğli Belediyesi tahsilat oranları, gelirlerinin yüksekliğiyle övünen bir belediye olarak biliniyor. Bu işin bir optimum noktası olması gerekir.

İlçeyle ilgili konuların doğru düzgün tartışılmadığı, bunun yerine dostlar alışverişte görsün babından geçiştirildiği anlaşılıyor. Bu konular konuşulsun diye Kent Konseyleri yasasını çıkaran bir iktidara mensup bir belediyenin problem çözme yönteminin aldığı şekil onaylanacak gibi değil. İlçenin geleceğini asıl tehdit eden budur.

Çünkü iki pehlivanın da kaçak güreştiği müsabakalar bitmez... Bitemez