Siyaset referandum gündemine odaklandı. İktidar partisinin referandum süreci bugüne kadar görülmemiş bir öfke içeriyor.

Eskiden seçimlerde, özellikle iktidar partisinden "Büyükkk", "Yeenii" ve "Hedeff" diye göğsümüzü kabartan açıklamalar birbiri ardınca yapılırdı. Şimdi "Terör", "İhanet", "İşbirlikçi" filan gibi itham ve imalarla devam ediliyor..

Muhtemelen saha çalışmalarına gittiklerinde kahvede okey oynayanların oyunlarına önceki sözcüklerle i kullanarak müdahil olamayınca yeni söylemler, yeni yöntemler devreye girdi. Söylemler yukarıdaki gibi değişti, yöntemler konusunda da salon toplantıları devreye girdi. Her akşam maşallahları var, bir genel başkan yardımcısı, bir STK genel başkanı falan getirerek gönüllerini serinletiyorlar.

Bir bakmışsın, üniversitede perhiz öneren, sahaya çıkınca lahana turşusu dağıtan hukuk profesörleri, bir bakmışsın, iktidar partisiyle akrabalığı geliştirmenin, 2053 vizyonuna şahsen daha müreffeh girmeyi sağlayacağını düşünen bir sivil toplum kuruluşunun genel başkanı...

Salon toplantılarında dikkat çekici olan husus, "Evet" oyu devşirmek için avdet eden bu ekabirin dinleyicilerinin zaten "Evet" oyu verecek kişilerden oluşması. Yani bu arkadaşların yaptığı konuşmaların ekstradan oy getirdiğini söylemek için iki kere düşünmek gerek.

Fakat ne gam; "Evet" oyu verecek olanlar böylece kaynaşma imkanı buluyor. Birbirlerini tanımayanlar tanışıyor, belki bu arada bir iki iş bağlantısı kurmak mümkün oluyordur.

***

Şu ana dek, iktidar partisinden değişiklik paketinin nasıl olup da kronik sorunları çözeceğini dinlemek mümkün olmadı.

Çözecek diyorlar ama bu işin bir de mekaniği olmalı. Böyle olunca, şu olacak, bu da olunca bu problem çözülecek şeklinde. Ondan kalmadı, "Hayır" cephesine iki sallarsak olur mantığı hala devam ediyor maalesef.

Yeni getirilen sistemin koalisyonları bitireceğini söylüyorlar. Bu anlaşılır bir şey. Hakikaten yeni sistemde koalisyon kurmak diye bir şeye gerek kalmayacak.

Fakat Türkiye onbeş yıldır aynı parti tarafından yönetiliyor. Koalisyon olmadan da bir sürü istikrarsızlık—işte Suriye, işte Avrupa birliği, işte Ege adaları, işte ekonomi, işte istihdam rakamları, işte terör örgütlerinin mesken tuttuğu bir ülke, bombalar, şehitler—yaşıyoruz zaten. Şimdi onbeş yıldır tek parti olarak yönettikleri ülkede koalisyonlar döneminin biteceği söylemi öyle ikna edici falan değil. Bizden söylemesi...

İstikrar diye sözü edilebilecek tek şey, iktidar partisinin iktidarda oluşu.

***

Hani iktidarda olunca, istikrarın algılanma biçimi, takılan gözlüklerden ötürü farklı olabilir. Vatana millete hayrımız olsun diye o istikrar denilen şeyin dışarıdan nasıl göründüğünü de biz anlatalım isterseniz.

Olağan zamanlarda, şu zaman bitecek denilen işlerin sürüncemede kalmasında bir istikrardan söz etmek mümkün görünüyor.

Mesela, hafta sonu, yine Ereğli Zonguldak yolunu kullanmak zorunda kaldım. Zaten ihtiyar olan, yaş itibarıyla düldül ile akran otomobilim beş yaş daha yaşlandı. Ben o otomobili aldım alalı bu yolda çalışmalar devam ediyor.

Muhtemelen yoldaki çukurlar nedeniyle bilmem kaçıncı kez ön takımları değiştirmekten bıkıp yenisini aldığımda da devam edecek. Harbi bir istikrar var bu alanda...

Hani şu Ereğli Devlet Hastanesi'nin yolu konusunda, vatandaşın mahalle aralarından dolana dolana gitme problemi hastanenin hizmete girişinden bu yana istikrarlı bir şekilde varlığını sürdürüyor: Bu alanda beklenen istikrarsızlık olasılığı, devam eden çalışmaların tümden durmasıyla ortadan kaldırıldı. Maşallah demek lazım.

Sonra kent merkezindeki trafik problemi... Otopark yapılabilecek alanlara işyerleri yapıp işgaliye veya kira almak için çalışmalarda olduğu gibi, otopark meselesinde de bir istikrar var. Maşallah olduğu gibi duruyor. Trafik yükünü biraz olsun azaltmak için şehirlerarası otobüs terminali kent dışına inşa edildi. Fakat otuz yılı aşkın süredir olduğu gibi, istikrarlı şekilde eski terminali kullanmaya devam ediyoruz.

İstikrar güzel şey canım!