
YÜZEYSEL-YÜZYÜZE...
10 Mart 2017 09:31:58
1876 yılının 10 Mart günü, soğuk bir havada Graham Bell, sesi bir tel üzerinden uzak bir noktaya ulaştırma çalışmaları kapsamında New York, Şikago arasındaki uzun mesafeli telefon hattının denemelerini yapıyordu. Hattın öbür ucunda, kendisi de uzun süredir telefon üzerinde çalışan yardımcısı Watson vardı.
Bir anda bir sarsıntı sonucu masada batarya düzeneği içindeki asit sıçrayarak Watson'un pantolonuna döküldü.
Watson, heyecan içinde; "Mr Watson, buraya gelin, sizi görmek istiyorum" diye seslendi.
Bu cümle, insanlık tarihinde yüzyüze konuşmanın, seslenmenin sonunu getiren bir tarihsel sürecin sonu oldu.
Graham Bell ile Watson'un, yüz kırk bir yıl önce bugün başlattığı bir tel üzerinde ses dalgalarını iletip alıcıda yeniden ürettiği teknoloji, 1899'da Marconi'nin radyoyu buluşuyla birbirine paralel bir çizgide ilerledi, sonra iki konsept birleşti ve nihayet uzaydaki uydular, televizyon yayınları, ilk cep telefonları derken bugüne geldi.
Aslında Bell, telefonu işitme engellilerin sorunlarına çözüm arama çalışmaları sırasında geliştirmişti. Eşi sağırdı. Hayatı boyunca işitme engelli olan eşine duyduğu sevgi ve saygıdan taviz vermedi. Hayatı boyunca da işitme engellileri ve sorunlarıyla ilgilendi.
***
Teknolojik gelişme, en baştaki amaçlarla zaman içinde çelişebilen tuhaf bir doğaya sahiptir.
Nitekim telefon zamanında daha kolay, daha hızlı iletişimin bir yolu olarak bir çığır açtı. Belirtildiği üzere son otuz yılda Radyo teknolojisi ile birleşince, iletişim kavramının doğasında da devrim niteliğinde gelişmeler oldu. Önce uzaktan iletişim için telefon aletinin başına gitme zorunluluğu cep telefonları tarafından kaldırıldı.
Ardından İnternet teknolojisi ile üçüncü bir sentez dönemine girdi bu iletişim biçimi. Bugün akıllı telefonlar vasıtasıyla bireyler hem bir ileti kaynağı, hem de alıcısı olarak daha aktif görünen kaynaklara dönüştü. Bugün bir telefonda "Alo" diyebiliyorsunuz, görüntülü görüşme yapabiliyorsunuz. Ayrıca kendi ruh haliniz, pozisyonunuz vb ile ilgili bilgileri geniş gruplara sosyal medya üzerinden ulaştırabiliyorsunuz. Başka tanıdıklarınızın aktardığı verileri takip edebiliyorsunuz. Hatta, radyo, televizyon gibi İkinci kuşak kitle iletişim araçlarının yayınlarını cep telefonları üzerinden izleyebiliyorsunuz.
İletişim teknolojisi son otuz yılda çığır üstüne çığır açtı ama insanlar arasında iletişimin daha fazla geliştiğini söylemek mümkün görünmüyor.
Karamsar bir öngörü ama belki tersini söyleyenler daha haklı bile olabilir...
***
İletişimin yaklaşık yarısı lisan dışı yöntemlerle gerçekleştirilir. Yüz ifadesi, jestler, mimikler, bedenin duruşu gibi faktörler doğru kullanıldığında iki ayrı lisan grubuna mensup, öbürünü bilmeyenlerin bile anlaşmasını temin edebiliyordu. Yeni cesur dünyada bu kabiliyet ihmale uğradı.
Bu kabiliyet, iletişime geçen bireyin samimiyeti, güvenilirliğini de test edilebilmesi için bir kapı aralıyordu. Bugün sosyal medya dediğimiz mecrada elifi görse mertek zannedenlerin felsefe yaptığına tanık olabiliyorsunuz. Günlük hayatta ezik gördüğünüz tiplerin fantazyasındaki güçlü karakterlerle sosyal medyada var olduğunu gözlemliyorsunuz ki bu da bir çeşit sahtecilik aslında...
Sonra akşam saatlerinde mahallenin ortasında, küçük tabureler üstünde oturan, günün, haftanın gündemini değerlendiren, dedikodu yapan, pazarlık eden, tartışan, şakalaşan insanların yerini, cep telefonlarına bakarak konuşmadan duran bir insan tipi aldı.
Uzaktaki, ikinci, üçüncü derece tanıdıklar yazılanları, söylenenleri duyuyor belki ama çoğu kimse burnunun dibindeki birinci dereceden yakınlarının söylediklerini duyamayacak hale gelmiş gibi görünüyor.
Graham Bell yarattığı icadın bugün insan hayatında yarattığı değişimi görseydi ne hissederdi acaba?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları





© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com


















