RAKKAS
16 Ocak 2017 09:09:33
İstenmeyen bir olguyu başınızı çevirerek yok edemezsiniz. Böyle yaptığınızda tek yaptığınız o olguya aklınızı ve vicdanınızı kapatmak olur.
Bir toplumda, sırf etnik kökeni dolayısıyla bazı insanların dışlanması, aynı sebepten ötürü toplum içinde bir grup insanın küçümsemeye maruz bırakılması, yeteneği ne olursa olsun iş ararken tercih dışı bırakılması, velilerin sırf etnik kökenini gerekçe göstererek, birtakım çocukların kendi çocuklarıyla aynı sırada oturmasını engellemeye çalışması da akıl ve vicdanı kapatmaktan başka nedir?
Bu satırlarda her zaman belirtildiği üzere, Akıl ve Vicdan dediğimiz şey, aslında adaletin ta kendisidir ve bir toplumda adalet ya herkes için vardır, ya da kimse için yoktur. Bunun ortası olduğunu söylemek akla ve vicdana aykırıdır.
Yukarıda sayılanlar, 18. Ve 19. Yüzyılda, kötülerin çirkin karakterize edildiği romantik edebiyat edebiyatının tasvirleri değil. 21. Yüzyıl Türkiye'sinde hala yaşanan bir gerçek. Bugüne kadar toplum tarafından görülmemiş olmasının nedeni, bu olguların gerçek olmayışı değil, görmesi gerekenlerin bakmak yerine başını çevirmesidir.
Tüm yurttaşları için eşit bir yaşam vaadiyle kurulan bu ülkede, dışlanan bu topluluğun adı Roman toplumudur.
***
Gerçeğin kötü bir huyu vardır. Er ya da geç kendi kendini açığa vurur. Güneş balçıkla sıvanmaz, mızrak çuvala sığmaz. Gerçek öyle bir şeydir ki kapıdan kovarsanız bacadan içeri girer.
Roman toplumu uzunca bir süredir toplum ve devlet tarafından yapay şekilde oluşturulan bu dışlanmışlık çemberini kırmaya çalışıyor. Ereğli'de kurulan Batı Karadeniz Romanlar Derneği bu çemberi kırmak için kurulan bir sivil toplum örgütü mesela. Yetmedi; Ereğli'de Romanspor diye bir futbol takımı kuruldu. Amatör liglerde gayet başarılı bir performans gösteriyor.
Romanlar, yeri geldiğinde ilgili kurumlardan destek alarak projeler gerçekleştiriyor. Batı Karadeniz Romanları Derneği'nin girişimleriyle ve çeşitli kamu kurumlarının desteğiyle gündeme getirilen RAKKAS projesi bunlardan biri. Projeye Ereğli Belediyesi ve Avrupa birliği finansman sağlıyor; Çalışma Bakanlığı, İşkur, Halk Eğitim ve başka kurumlar da projenin uygulanmasında aktif görev üstleniyor.
Geçen hafta Cuma günü bu proje kapsamında gerçekleştirilen tanıtım toplantısı, , yıllardır görmezden gelinen, daha da ötesi yok sayılan Roman yurttaşların sorunlarını yeniden gündeme getirmek için bir fırsat oldu.
***
Toplantı öncesinde Türkiye'nin dört bir yanından gelen ve Ereğli'den Roman toplumu temsilcilerinin Kaymakam Nazım Madenoğlu ve Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal ile hararetli bir sohbete daldığını gözlemledim.
Batı Karadeniz Romanlar Derneği Başkanı Kazım Adak ile "ille de Roman olsun" dizesindeki kavramın bir çeşit etnisizme mi işaret ettiği üzerine şakayla karışık bir sohbet yaşandı. Adak, "O da Allah'ın kulu, her kim olursa olsun" diyerek devamını getirdi ve "İlle de insan olsun" denilmek istendiğini söyledi.
RAKKAS'ın anlamını Vefa Sağlık Gönüllüleri Derneği'nden Abdullah Bostancı'ya sordum. Asıl adı Türkiye ve Avrupa Birliği'nce ortaklaşa yürütülen, Dezavantajlı kişilerin Sosyal Entegrasyonu ile İstihdam Edilebilirliğinin Geliştirilmesi Hibe Programı olan projenin isminin kısa adı olarak seçildiğini ve Dansçı anlamına geldiğini söyledi. Kimseye söylemeyin ama ben Rakkas kavramının dansçı anlamını bilsem de, esas olarak burada kastedilenin eskiden pandül, daha sonra sarkaç denilen nesne olduğunu sanıyordum.
Kıssadan hisse, inanılmaz güzel sohbetlerin yapıldığı bir toplantı öncesi yaşandı. Toplantı esnasında genelde kitabi cümlelerle konuşmayı seven Kaymakam Nazım Madenoğlu'nun bugüne kadar yaptığı en insan kokan, en sıcak konuşmayı yaptığını gözlemledik. Madenoğlu'nun "Romanspor beni maçlarına çağırmıyor, kuruluşunda davet edildi geldim. Maçlara ise Belediye Başkanını çağırıyorsunuz, ondan maddi beklentileriniz var galiba" dedikten sonra, "Belediye başkanı size para verebilir ama ben devlet olarak size güç veririm" dediği bölümdeki alkışların da bugüne dek aldığı en samimi alkışlar olduğu söylenebilir bence...
Tanıtım toplantısından akılda kalan, tüm bu girişimlerin anlamını özetleyen cümleleri ise Türkiye Romanlar Konfederasyonu Başkanı Ahmet Çokyaşar söyledi. Çokyaşar, daha önce karşılaştığı bir belediye başkanının Romanların çadır ve barakalarda geçen yaşamı sevdiğine dair ifadelerini eleştirerek, "Hangi anne baba, çocuğunu çadırda, barakada büyütmek ister? Doğru bir evde yaşamak istiyorsunuz. Demek ki burada belediye başkanı ve toplum bizi yanlış anlamış. Zannetmişler ki bizim barakada istediğimizi düşünüyorlar. Böyle bir şey yok" ifadelerini kullandı.
Bugüne kadar onları görmemek için başını çevirenlere verilen, karşıt bir argüman geliştirmeyi olanaksız kılan bir cevaptı bu.
Elinizden geliyorsa görmeyin bakalım...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com