PULAT: "TARIM İÇİN ÇIKIŞ YOLU VAR!"
Kdz Ereğli Ziraat Odası Başkanı Adil Pulat, bölge tarımının çıkışının IPARD projesi ile gerçekleşeceğini öne sürdü. Pulat, "Bu tarım için muazzam bir Destek fonu. Mutlaka bu bölgemiz için sevindirici bir olay. Yatırım yapmak isteyen sanayici olabilir, çiftçi olabilir. Köylü vatandaşımız olabilir. Tarım destekleniyor. Yüzde elliden yüzde yetmişe varan hibe desteği veriyor" dedi.
Kdz Ereğli Ziraat Odası Başkanı Adil Pulat, bölge tarımının çıkışının IPARD projesi ile gerçekleşeceğini öne sürdü. Pulat, "Bu tarım için muazzam bir Destek fonu. Mutlaka bu bölgemiz için sevindirici bir olay. Yatırım yapmak isteyen sanayici olabilir, çiftçi olabilir. Köylü vatandaşımız olabilir. Tarım destekleniyor. Yüzde elliden yüzde yetmişe varan hibe desteği veriyor" dedi.
Pulat, Değişim Radyo'da yayınlanan Dünya Hali Programında gazeteci Hüseyin Aksakal'ın sorularını yanıtlarken, Ziraat Odası'nı çiftçilerden gelen talep üzerine 2000 yılında kurduklarını, 40 arkadaşıyla birlikte adı, sandalyesi olmayan bir odayı iyi bir mücadele sonucunda Türkiye'de sayılı odalar arasına getirdiklerini söyledi.
Odanın şu anda toplam 18 bin üyesi olduğunu, bunlardan 10 bin 500'ünün aktif olarak odayla birlikte çalışmayı sürdürdüğünü ifade eden Pulat şunları kaydetti:
"Öteden beri düşünce olarak, görüş olarak tüketici bir toplum olarak tarım kesimini hep küçük görmüşüz. Tarımı geri planda görmüşüz. Bir bakıyorsunuz küçük üyesi olan topluluklar her yerde konuşuyor. Önde gözükmeye çalışıyor. Biz hep arka planda gözükmeye çalıştık. Aslında tarımla, toprakla uğraşan kesimler daha güçlü kesimlerdir, toplumun sağlığına hizmet ettikleri, insanların karnını doyurduğu için daha güçlü olması gerekirken, geri planda kalmıştır.
Sanayiye de, tarıma da ülkenin ihtiyacı var. Her ikisi bu ülkenin ihtiyacı olan şeyler. Ancak bu bölgedeki tarım biraz daha farklı yönde gelişiyor. 1950-60'larda tarım bölgede araziler elverişli olmadığı için sabanla kazmayla yürütülürdü. Aile ne kadar kalabalıksa o kadar zengin sayılırdı. Çünkü insan gücüyle işler yürütülüyordu. Ne hikmetse madenlerde çalışan toplum, insanlar, 1975'lerde tarım etkinliğini yitirmeye başladı. Araziler dağıldı, insanlar göç etti, müşterek araziler çoğaldı. Saban değişimi çoğaldı. Derken büyüklerimiz arazilerin bugünkü haline geleceğini hesap etmedi. Gün be gün tarım gerilemiş oldu.
2000'lerden sonra tarımın yerini fındık üretimi almaya başladı. Ama bugünkü şartlarda bu da topluma cevap vermiyor. Arazilerin parçalanması, arazilerin müşterek hale gelmesi bizi hayli sıkıntıya sokmaya başladı. Köylerimiz bu vesileyle tarıma güven kalmadığından, yeni yetişen gençler köylerden kaçmaya başladı. Bunlar Ereğli, İstanbul, Bursa, nerede ekmek bulursa orada göç etmeye başladılar. Dolayısıyla tarım gerilemeye başladı."
"TİCARİLEŞME"
Bugün bölgede yapılan tarımın, sanayiyle eşdeğer fındık
tarımı olduğunu vurgulayan Pulat, şöyle dedi:
"Fındık üretimi bugün yüzde doksan dışarı ihraç ediliyor. Devletin buradan
büyük bir döviz geliri var. Ama aksaklık arazilerin parçalanmasında. Aile
bireylerinin bu arazilerden ileriye dönük karnını doyurma ümidinin olmamasında.
Ondan dolayı gençler dışarı gidiyor. Bu insanlar haklı. Onlara bir şey
diyemiyoruz. Zaman zaman çiftçilerle görüşüyoruz. Bir vatandaş diyor ki, üç
oğlum var, ikisi İstanbul'da biri burada.
Ben bunlara arazilerini verdim ama bunlar dışarıda olduğundan bakamıyor.
Tarımı şu anda ben yapıyorum, fındık işini ben yapıyorum diyor. Benim yaşım
ilerledi, daha ne kadar yapabilirim diyor. Genellikle çiftçinin düşündüğü hesap
budur. Herhalde bu gençlik, on sene
sonra köyündeki tarımı unutacak diye düşünüyorum. Yalnız Ereğli değil, gıda ürünlerinden
feragat eden iller arasında Kastamonu, Sinop, Konya, İzmir gibi iller de var.
Zaman zaman Ege'yi geziyorum. Buralarda yaşayan gençler de köy yaşamından
hoşnut değil. Hadise şu. Toprakla yeni yetişen toplum pek tanışmak istemiyor."
Yalnız bugün değil, beş altı seneden beri tarım danışmanlarımızla köyleri geziyoruz. Köylerdeki muhtarlara afiş gönderiyoruz, telefon ediyoruz, gidiyoruz. Vatandaşlar sanki canlarını sıkıyormuşuz, vakitlerini alıyormuşuz gibi görüyorlar. Böyle bir topluma karşı zorla bu işi veremezsiniz. Ben şunu düşünüyorum. Eğitim ilkokuldan başlar. Tarım eğitimini mutlaka okullara sokmamız lazım. İnsanlar okullarda tarımı mutlaka öğrenmeli. Köyde yeni yetişen gençlere buğday ekimini, arpa ekimini, nohut ekimini, fasulye ekimini kaç kişi bilir? Zamanında keten de ektik, nohut da ektik, mercimek de ektik. Bugün kimse bunların nasıl ekildiğini bilmiyor.
"DANIŞMAN BULUNDURMAYAN FINDIĞINI SATAMAYACAK"
Ziraat odasında 7 tane danışman bulundurduklarını ifade eden Pulat, Karadeniz Bölgesi'nde Ordu'dan sonra en güçlü ziraat odası olduklarını belirterek şunları söyledi:
"Çiftçinin danışman bulundurması için 10 dönümden fazla arazisi olması gerekiyor. Tarım bakanlığı 6. Ayda genelgelerin gelmesi üzerine danışman bulundurmak isteyen çiftçiler kayıt altına alınır. Bazı köylerden çekinirler. Vermezler. Geçen sene danışmanların 50 lirasını çiftçi ödesin dediler. Hiçbir çiftçi buna yanaşmadı. Mecburen oda adına mevzuata uygun olmamasına rağmen bunu biz yatırdık.
Hala köydeki çiftçimiz Ziraat odası, danışman deyince ne anlama geldiğini bilmiyor. 600 liranın 550 lirasını tarım bakanlığı veriyor. 50 lirasını çiftçi verecek. Elli liraya hayır dediler. Danışman da istemiyoruz dediler. Genel merkezi aradık, tarım bakanlığını aradık, mecburen biz ödedik. Sonra Tarım Bakanlığımızın bir projesi var. Bunun gerçekleşmesi için farklı bir yol çizmeleri lazım. Bu sene yüz lira ödenecek derlerse bu bizi sıkıntıya sokacaktır. Düşünceleri şu: Biz diyor tarım ürünü olarak Fındık ihraç ürünü. Bunun bedelini çiftçi ödeyecek. Ama danışman bulunduramayan, yeni taslağa göre fındığını satamayacak. Durum bu noktaya gidiyor. Mutlaka bir danışmanın imzası olacak. Bunu nasıl uygulayacaklar bilemiyorum."
"EMANET FINDIK MAĞDUR ETTİ"
Fındıkta kimin elinin kimin cebinde olduğunun bilinmediğini ifade eden Pulat şunları söyledi;
"Serbest piyasa bu işi götürüyor. Parası olan bu işi götürüyor. Fındık şu anda serbest piyasa sistemiyle döndüğü için, geçen sene fındık 15-20 liradan satıldı. Bu sene 11 liradan 13 liraya çıktı, yeniden aşağı düştü. Avrupa'da fındık düştü mü ki bu düştü. Hayır. Tüccar bir hamle yaptı. Harman zamanı piyasadaki tüccara bir sürü fındık verildi. Emanete vermeyin dememize rağmen verdiler. Bu kez tüccar sermayesiz fındık stokladı. Bu fındık doğrudan doğruya Avrupa'daki sermayeye gitti. Avrupa'da İtalya'da, dünyada tek firma var. 2,5 milyar dolarla bu piyasada dolaşıyor. 2,5 milyarla alım satım yapan bir firma istediği gibi fındığı indirir, çıkarır.
Fiskobirlik elinde fındığı tutuyordu. Fiskobirlikten sonra fındık sahipsiz kaldı. Tarım bakanlığı destekliyor. Devletimizin büyük desteği var ama zaman zaman böyle vurgun yiyor üretici. Bizde de var hata. Emanete fındık vermememiz lazım. Yabancı firma fındığı alıp stokladı. Firmanın fındık ihtiyacı olsa bile önlemini almış, piyasaya dönmüyor. Fındık bu arada 9-10 liraya geriledi. Emanete fındık verdiğimiz sürece buradan tokadı yeriz.
Tüccar mart ayını bekliyor. Eğer mart-nisan aylarında hava uyanır da bir sirkülasyon olursa fiyatlar hareketlenecektir. Hep kendi çıkarımızı düşünüyoruz. Benim fındığım yirmi yirmibeş lira olsa ne yazar alan olmayınca. Kendi kendimizin baldırını kesiyoruz. Geçen senenin etkisiyle iç fındık seksen lira, yüz lira. Kim yüz liraya, seksen liraya fındık alıp tüketir"
Devletin dönüm başına verdiği 170 liralık Alan Bazlı Fındık Desteğinin önemli bir destek olduğunu belirten Pulat, "Bölgemizde yaklaşık 10 bin 500 başvuru bekliyoruz" dedi.
"UMUT IPARD PROJESİNDE"
Tarım sektörünün gelişmesi için eylem planının ne olması gerektiği sorusunu yanıtlayan Pulat şöyle devam etti:
"IPARD destekleri ilk kez Karadeniz bölgesinde de uygulanacak. IPARD, tarım için muazzam bir Destek fonu. Mutlaka bu bölgemiz için sevindirici bir olay. Yatırım yapmak isteyen sanayici olabilir, çiftçi olabilir. Köylü vatandaşımız olabilir. Tarım destekleniyor. Yüzde elliden yüzde yetmişe varan hibe desteği veriyor. Bu para geri ödenmiyor. Bir milyon liralık yatırım yaptınız, altıyüz elli bin lirasını IPARD veriyor 350 bin lirası cebinden çıkıyor. Fabrikalar, soğuk hava depoları, balık işleme tesisleri, reçel fabrikaları, fındık kırma tesisleri, paketleme tesisleri dahil. Besicilik, süt inekçiliği, tavukçuluk her şey destekleniyor. Bu bölgenin kalkınması için muazzam bir avantaj. Buradan işadamlarına sesleniyorum. Kesinlikle bu imkanı kaçırmasınlar."
Pulat, konuya ilişkin lansmanlarla ilgili olarak 15-20 yetişmiş elemanın bölgeye geleceğini, toplantılarda bu konuların anlatılacağını ifade etti.
"OSB GİRİŞİMİ YENİLENİR Mİ?"
1997-98 senelerine Vali Sami Seçkin döneminde il daimi
encümen üyesi olduğunu ifade eden Pulat şöyle devam etti:
"Ereğli OSB konusuna ildeki arkadaşlar itiraz ettiler. Benim de aklıma Sücüllü,
Bayat, Üçköy üçgeninde geniş bir alanla ilgili Sami Seçkin'e müracaat ettim. Valimle bir iki kez gelip
dolaştık. Kadastro ilk tapuları bu bölgede kesti. Şu anda sanayi bölgesi olarak bekliyor. Biz o görevden ayrılınca projeler rafa
kalktı. Önceki gün sayın milletvekilimiz sayın Faruk Çaturoğlu'nun danışmanı
aradı. Bu arazi ile ilgili bilgi istedi. Ben de özet olarak o günkü şartlarda
yapılan girişimleri, tapu sürecini anlattım. Bilgileri faksladım. Bu konuda
netice ne olabilir bilemem. 45-50 senedir çalışmayan bir arazi. Üç bin hektar
arazi var. Olmayacak şeyler değil, yeter
ki arzu edilsin.
"ARAZİ BÖLÜNMESİ"
Pulat, arazi bölünmeleri ile ilgili olarak da "Çıplak arazide yirmi dönümden aşağısının bölünmesi mümkün değil. Fındık arazisinde de beş dönümden aşağısı bölünmesi mümkün değil. Tapular ayrıysa bölünebiliyor ama tapuyu bölmüyor. Devlet bunları toplulaştıracak. Bunun çıkış yolu bu. Başında olmadığın arazi senin değildir. Arazilerin belirli bir metrajı var. Belli bir mesafe varsa iki arazinin birini satamıyorsun. İkisini de satacaksın. Başka çıkış yolu yok bu işin."
Pulat Organik tarım konusunda da, bazı firmaların organik tarım belgelerini kullanarak organik olmayan ürünlerin alımını da gerçekleştirdiğini öne sürdü.
Haber : Hüseyin Aksakal