KIZ ÇOCUĞU...
12 Ekim 2016 08:15:21
Kozlu'da bulunan Kredi Yurtlar Kurumu Kız Öğrenci Yurdu'nda, üç gün arayla iki kız öğrencinin kaçırıldığı iddiası gündeme bomba gibi düştü. Olay aynı zamanda içlerinde Türkiye'nin de bulunduğu Türkiye'nin de girişimleriyle ilan edilen "Dünya Kız Çocukları Günü" ne rastlaması nedeniyle acı bir ironiyi de içeriyor.
Olaylar sarsıcı. İşin doğrusu böyle sarsıcı olayların münferit sayılamayacağını da kabul etmeliyiz. Geçen haftalarda otobüste genç bir kızın kıyafetini inancına uygun bulmadığı için tekmeleyen, önce tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan, sonra da tepkiler üzerine yeniden tutuklanan şahsı hatırlayın.
Evine binmek üzere bindiği dolmuşun sürücüsü tarafından kaçırılan ve canavarca katledilen Özgecan Aslan'ı, Ereğli'de canavarca katledildikten sonra elleri kesilen Gizem'i, yine İzmit'te öldüresiye dövüldükten sonra öldürülen ve elleri kesilen Nuran'ı hatırlayın. Geceleyin tek başına sokakta ne arıyor diye tecavüz girişiminde bulunulan genç kızı... Bunların hepsi yakın dönemde yaşanan ve infial yaratan olaylar.
Bu kadar infial yaratmasına rağmen, neden bu toplum böyle canavarlar üretiyor diye sorgulamak gerek. Bunlar ekstrem örnekler diyebilirsiniz. Bu çeşit olaylar her yaşandığında, acaba kız ne yaptı, kaş mı etti, göz mü süzdü diyenlerin olaya bakışı ile, fiilen suçu işleyen canavarın bakış açısı arasında bir akrabalık yok mudur? Kız çocukları sokakta istenmeyen bir olay yaşadığında, yardım istemekten korktuğu babalara, erkek kardeşlere ne demeli?
Kozlu'da yaşanan olayda, yurt müdürünün kaçırılan kız öğrenci için ' Acaba kendisi ne yaptı' dediğine ilişkin iddialar doğruysa, bu tutum, her türlü kadına karşı şiddetin eşgüdümünde kabul edilse gerek.
***
Toplumda kız çocuklarına, kadınlara yönelik sıkıntılı bir bakış açısı olduğunu inkar etmenin bu saatten sonra imkanı ve ihtimali yok.
Nitekim, kız çocuklarının, genç kızların, kadınların sokakta yaşıtları olan erkeklerle aynı özgüven içinde tek başlarına dolaşabileceği güvenli bir dünyayı yaratmak mümkün olamadı. Elbette bunda gerek erkek, gerekse kız çocuklarının yetiştirilme tarzıyla ilgili toplumsal kültürün de sorgulanması gerekiyor.
"Kız çocuğun okumasına ne gerek var" diyen ve ilkokuldan sonra onları baba evine, koca evine mahkum eden bakış açısı, geçtiğimiz yirmi yıllık süreç içinde zorunlu eğitimin iki kademede önce sekiz yıla, sonra 12 yıla çıkarılmasıyla büyük oranda aşılmadı mı? Aha şuraya yazıyorum, bu zorunluluk hali olmasa, sokakta yaşadığı problemlerden ötürü kızını suçlamayı otomatiğe bağlamış babaların, annelerin tamamı çocuklarının eşit eğitim hakkı olduğunu aklına bile getirmeyecekti.
Osmanlı döneminde erkeğin üç adım arkasından yürütülen ve doğada yaklaşık olarak eşit sayıda bulunmalarına rağmen dört tanesiyle evlilik erkeğe caiz kabul edilen, Kurtuluş Savaşı yıllarında cepheye mermi taşıyanları anlatan Nazım'ın "Soframızda yeri öküzümüzden sonra gelen" diye tarif ettiği kadınların, erkeğin oturduğu evin, kapısı, bacası, tuğlası gibi temel aksesuarları arasında olduğunu varsayan, erkeği etken, kadını edilgen gören bakış açısının ortadan kalktığını söylemek de ne yazık ki mümkün değil.
"Yuvayı dişi kuş yaptığı" halde, "Ocağı erkek çocuğun tüttürdüğünü" düşünmek çelişki değil mi? Ona bakarsanız, kız çocuklarını sığınak aramaya mecbur bırakan bu cinsiyet ayrımcılığı işinin tamamı bir tür akıl tutulması zaten.
Yine de umut her zaman olduğu gibi var... Şimdilerde yüz yıla yanaşan Cumhuriyet geleneği, kadını erkeğin yanında eşit bir noktaya koyma iddiasını hala sürdürüyor ve istenilen noktaya gelinmemiş bile olsa, yola çıkıldığı andan çok daha ilerideyiz.
***
Zonguldak'ta yaşanan olaya gelince, iddialar doğruysa, ilk refleks olarak kız öğrencinin kabahati var mı diye sorguladığı iddia edilen müdür, o yurttaki kız öğrencilerin sorumluluğunu üstlenecek zihinsel yeterliliğe sahip değil demektir.
Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü'nün sağa sola kıvırmadan, doğruca işin üstüne gitmesi ve gereğini yapması gerekir.
Not: Bu yazının yazılmasından sonra yapılan açıklamalarla ihale yine kısmen kız çocuğunun üstüne kalır gibi oldu. Olay yine de tüm boyutlarıyla araştırılmalı ve öğrencilerin güvenliği sağlanmalı. Kız çocuklarının kamusal alanda yaşadıkları sıkıntılarla ilgili konular ayrı... Bunlar toplumsal bir gerçek olarak varlığını sürdürüyor.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com