HAZIRLIKSIZ YAKALANMAK
27 Eylül 2016 08:34:35
Bir gün geleceği belli olan bir şeye hazırlık yaparsınız. Deprem, sel gibi tarihi belli olmayan afetler için bile hazırlıklı bulunmak basiret gereğidir. Ya tarihi belli olan bir duruma bile hazırlıksız yakalanmayı başarıyorsanız ne demek gerekir?
2016-2017 Eğitim öğretim yılı başlayalı bir hafta oldu. Ancak okullar ve sistemin henüz eğitim yılına yeterince hazır olmadığı anlaşılıyor. En azından şu anda övünülecek bir manzara gözükmüyor.
Zira ilk hafta sıraların üstünde hazır olacağı belirtilen kitapların çoğu hala ortalıklarda görünmüyor. Bakanlık sözde FETÖ bağlantılı yayınevleri tarafından hazırlanan ders kitaplarının yerine yenilerini yeni eğitim öğretim yılında hazır edeceğini söylemişti ama birinci hafta itibarıyla elde sadece bir iki kitap var.
Üstelik kitapların tam olarak ne zaman geleceğine ilişkin net bir bilgi de yok. Öğretmenler bu konularda bir şey söylemekten çekinir gibi bir hava içinde. Böyle konular genelde idarecilere bırakılıyor. Oradan gelen açıklamalar da, "Üç vakitte gelecek, üç gün mü desem, üç hafta mı" minvalindeki beyanlardan daha gerçekçi değil.
Bir diğer konu ise geçtiğimiz yıllarda öğrencilere okulları tarafından tavsiye edilen yardımcı kitaplarla ilgili. Bu konuda rivayet muhtelif. Kimileri bu kitapların kullanılmayacağını söylüyor, kimileri ise evde kullanmanın mahzuru olmadığını, ancak okuldan tavsiye verilmesinin söz konusu olmadığını... Her halükarda TEOG sınavları, ÖSS-ÖYS sınavları olduğu gibi duruyor ve velilerin çocuklarını diğer öğrencilere kıyasla avantajlı kılma çabaları aynen devam ediyor.
Hükümetin en fazla kurcaladığı ve her reformda biraz daha karmaşık hale getirdiği eğitim sisteminin bu seneki halinin, önceki senelere rahmet okuttuğu ortada...
***
Hani 15 Temmuz Darbe girişimi nedeniyle böyle oldu denilebilir. Ancak eksikler sadece ders kitapları ve yardımcı kitaplarla da sınırlı değil.
Herkesin malumu... Ereğli'de ikili öğretimin önüne geçmek bir türlü mümkün olamadı. Bu konunun çözümü bir sonraki eğitim öğretim yılına kaldı.
Mesela, bazı okullarda fahiş bağışlar karşılığında daha nitelikli, bağış yapmayanlara vasati bir eğitim programı uygulandığına dair veli şikâyetleri devam ediyor. İddiaya göre, okullardan birinde bağışı yapanlar modern sınıflara yerleştiriliyor, bağış yapmayanlar ise vasatın altındaki sınıflara devam ediyormuş.
Adresi tuttuğu halde bağış almadan kayıt yaptıramadığını söyleyenler de var, çocuğu daha iyi eğitim alsın diye adres değişikliğine gidip talep edilen bağışı yaptığını söyleyenler de...
İddialar doğruysa, bu çeşit fırsat eşitliğini bozucu uygulamaların ortadan kaldırılması gerek.
***
Bunlar velilerin iddia ettiği ekstrem örnekler olarak değerlendirilebilir. Ancak eğitimde okul aile birlikleri üzerinden velilerden bağış alınması uygulaması doğal kabul edilecek kadar yaygın bir durum.
Çoğu okul fiziki koşullarını üst düzeyde tutabilmek için devlet tarafından görevlendirilen yardımcı personel kadrosu dışında da hizmetli istihdam etme yoluna gidiyor. Çünkü günümüzde hayli büyük binalara dönüşen okullara, devlet tarafından bu okulların temizliğini sağlamaya yeterli ölçüde kadro verilmiyor.
Köy okulları söz konusu olduğunda ise okulların öğretmen dışında bir kadrosu olmadığından, hizmetliyi velilerin aralarında topladığı bağışlarla finanse etmekten başka çare kalmıyor.
Bunun yanında okulun yıllık boyası, badanası, günlük kırtasiye sarf malzemeleri vb gibi şeyler de velilerin bütçesinden karşılanıyor.
Devlet yetkilileri her yıl "Devlet okullarında velilerden bağış, şu bu adı altında kesinlikle para istenmeyecek" diye açıklamalarda bulunuyor ama ne mümkün? Eksikler ortada... Tek ele geçen, okul idarelerinin para isteme işini Okul Aile Birliklerine devretmesi oluyor.
Velinin kesesi açısından netice aynı.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com