AÇ KAPIYI VEYSEL EFENDİ...
19 Eylül 2016 10:39:54
Ertem Eğilmez'in 1975 yılı yapımı "Hababam Sınıfı"nın en önemli tiradlarından birisi şöyle gerçekleşir. Taraftarları oldukları Fenerbahçe'nin maçına gitmek için plan kuran Hababam haytaları, bir okul bandosu düzeni içinde Özel Çamlıca Erkek Lisesi'nin dış kapısına gelir ve kortejin en önündeki uzun boylu öğrenci kapıyı bekleyen karayağız, kartal burunlu bekçiye hitap eder:
"Aç kapıyı Veysel Efendi, Uganda başbakanı gelmiş onu karşılamaya gidiyoruz!"
Eğilmez bu cümleyi, daha sonra 1976 yılında "Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı" filminde de, şişman Domdom, Tulum Hayri, İnek Şaban, Güdük Necmi gibi unutulmaz karakterlerle birlikte rol alan, ancak serinin başka bölümlerinde oynamayan yakışıklı "Damat Ferit" e söyletir.
Damat Ferit, Üç gün önce yaşama veda eden Tarık Akan'ın en tanınmış karakterlerinden biridir. Bu Hababam Sınıfı fanlarının "Damat Feritli" ve "Damat Feritsiz" bölümlerini farklı noktalara koymalarının yanı sıra, Akan'ın Hababam Sınıfı ile birlikte tam on üç filmde Ferit ismini taşımasından da kaynaklanır.
Uzun boyu, gür, yana taranmış saçları, gerektiğinde sevgi dolu, gerektiğinde öfke saçan masmavi gözleri, bembeyaz dişlerini göstererek gülümsemesi, Türk sinema seyircisinin gözünde ayrı bir yere koyar Tarık Akan'ı... Bunlara aydın kimliği-ki kime aydın denildiğini açıklamak da gerek-siyasal duruşundan taviz vermeyişini de eklerseniz, Türkiye için her kesimin saygısını kazanmayı başaran önemli bir rol modeli olmayı başarmış kült bir isimdir o.
***
Aydın kimliği öyle okuduğu, yazdığı kitapların sayısıyla ölçülebilen bir rütbe değildir. Bir insan ömrünün her dakikasını bilme-öğrenme gayreti içinde geçirebilir. Bu kişinin aydın olabilmesi için, savunduğu fikirler uğrunda bedel ödemeyi göze alabilmesi gerekir.
Yani "Aydın" denilen kişiyi, "Okumuş Yazmış Çocuklar"dan ayıran şey cesaretidir. Bir "Sanatçı"'yı "İcracı"dan ayıran şeyin de tam olarak bu cesaret olduğuna emin olabilirsiniz.
Tarık Akan, vakti zamanında aforoz edilmiş kişilerin (Yılmaz Güney, Şerif Gören örnekleri...) filmlerinde oynayan, kimsenin görmek istemediği konuları (Maden, Sürü, Yol filmlerindeki gibi) bu topraklarda yaşayanların gözünün içine sokmaya çalışan, bunun için bedel ödemeyi göze alan, gerekirse de ödeyen bir kişidir. Bir aydın, bir sanatçıdır o.
Günün koşulları altında, Türkiye'de yasaklanan, hatta izleyenlerin çeşitli cezalara çarptırıldığı "Yol!" filminde başrol oynamak büyük bir cesaret değil midir?
1980 Askeri darbesinde yargılanmış, tutukluluğu döneminde iki buçuk ay hücre cezasına katlanmış, ardından da her şeye kaldığı yerden devam etmeyi başarabilmiş güçlü insanların sayısı kaç tanedir bilinmez. Fakat Tarık Akan böyle birisidir.
Özel televizyonların yayın yapmaya başladığı 1990'ların başından itibaren İstanbul'un gözde eğlence mekanlarından, sevgilileri ile birlikte çıkıp, bekleyen koyu renk camlı devasa cipine binen sonradan görme oyunculardan olmadı hiç. Hiç kimse özel hayatının ayrıntılarına vakıf olamadı. Belki bunda Akan'ın ciddi, vakur duruşu kadar, onun duruşunun toplumun her kesimi tarafından hürmet görmüş olması da etkili olmuştur.
***
Türk Sinemasının gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından Tarık Akan, artık aramızda değil. Siz bu yazıyı okurken Akan, İstanbul Teşvikiye Camisinde, Pazar günü ikindi vakti kılınacak cenaze namazının ardından Bakırköy'deki aile mezarlığında son yolculuğuna uğurlanmış olacak.
Bu yazının yazıldığı Cumartesi sabahı, cenaze töreninin tıpkı Uganda Başbakanını karşılamaya giden Hababam Sınıfı'nın bugün iyice hafızalara kazınmış karakterleri gibi, birçok ünlü kişiden oluşan bir kortejle yapılacağı geliyor insanın aklına.
Maden filmindeki rol arkadaşı Cüneyt Arkın'ın, Hababam Sınıfı'nın Güdük Necmi'si Halit Akçatepe'nin, Yüz On sinema filmi ve beş televizyon dizisinde birlikte emek verdiği rol arkadaşlarının, yönetmenlerinin, kimi siyasilerin, onu ilk aşkı olarak hatırlayan bugünün orta yaşlı hanımlarından, çektiği her filmi su gibi ezberleyen fanlarından, davalarına sahip çıktığı isimlerden oluşan uzun, çok uzun bir kortejin taşıdığı tabutu ile caminin dış kapısına geldiğini hayal etmemek elde değil.
Bu uzun, çok uzun kortejin önündeki bir kişi, kapıda bekleyen görevliye şu ifadelerle seslenecektir:
"Aç kapıyı Veysel Efendi, Damat Ferit'i son yolculuğuna uğurlayacağız!"
Güle güle Damat Ferit!
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com