İLAN DA NEYMİŞ...
22 Nisan 2016 09:02:21
Ereğli'de belediyenin özel günlerde ilan vermeyi bırakıp, bunun yerine abonelik sistemine geçmesi basın camiasında kendi çapında ufak şiddette bir deprem yarattı.
Özel sohbetlerde ilan-pasta sisteminin ebediyen devam edemeyeceği, sübvansiyonların ilçede basın sektörünün gelişmesine destek yerine köstek olmaya başladığı öteden beri konuşulan konular arasındaydı. Özellikle günlük gazetelerde çalışanlar arasında, ilan yayınlanacağı gazete çıkarılmasının yanlışlığı, bunun yerine abonelik sistemine geçilmesi gerektiği hep konuşuluyordu.
Belediye Başkanı Hüseyin Uysal'ın çok daha önce bu konuda bir şeyler yapılması gerektiğini söylediği de biliniyor. Belediye nihayet böyle bir adım attı. Bugüne kadar ilan-reklam pastasından aldığı payla yayınını idame ettirenler yeri göğü inletmeye başladı.
Kim ne kadar bağırıp çağırırsa çağırsın uygulama belki eksiktir, aksayan yönleri mutlaka olacaktır ama yanlış bir uygulama değil.
***
Kimsenin gazeteciliğinin miktarını endazeye vurmak kimseye düşmez. Elbette herkes kendince bu işi yapmaya çalışıyordur.
Ancak Ereğli'de basın sektörü temelde iki yapıdan oluşur. Bunlardan birincisi, bu meslekten ekmek yiyenlerdir. Günlük gazetelerde çalışanlar, bazı haftalık gazeteler, ajanslarda çalışanlar ve internet gazeteciliği yapanlardan bir iki kişi mesleğini gazeteci olarak yapmaya çalışır. Büro, sigorta, maaş giderleri, vergisi, stopajı vesaire derken hayli büyük ticari riskler taşırlar.
İkinci yapı da, bu mesleğe sadece para kazanmak için girenlerdir. Söz meclistendışarı. Kurarsın tek başına haftalık bir gazete, gidersin belediyeye, Erdemir'e... İçeriğin ne olursa olsun, görüşün olsun olmasın buralardan "İlan pastası" denilen çirkin bir menüden pay almaya çalışırsın. Çoğu zaman herkesin gönlü olsun diye bu menüden yararlanılır. Kesildiğinde herkes "Kendi hakkı olanın gasp edildiği" gibi bir önermeyle yeri göğü inletir. Risk falan derseniz hak getire...
Birinci grupta yer alanlar haber nerede olursa olsun orada bulunmaya çalışırken, ikinci gruptakiler özellikle ilan verenlerin düzenledikleri ve başka kurum ve kişilerin düzenlediği yemekli toplantılarda boy gösterirler. Ereğli basınında "Emekçi" ve "Yemekçi" medya ayrımının yapılması sadece bir latife değildir. Bu yakıştırmanın arkasında ciddi, ama çok ciddi bir gerçek vardır.
Gazeteciler arasında düzenlenen bir toplantıda, reklam vermediği için bir özel sektör kuruluşuyla ilgili haber yapılmamasının imza altına alınmaya çalışılması olayı bile yaşandı bu ilçede.
***
Baştan açık söylemek gerek. Basın mensuplarının kamu yöneticileriyle uzlaşmacı pozisyona zorlayacak her türlü uygulama yanlıştır. Çünkü bu mesleğin idealinde, asıl sorumluluk demokratik karar mekanizmasında kullanacağı fikirleri edinmek isteyen toplumun geneline, yani halka karşıdır.
Maalesef fiilen durum idealde olduğu gibi işlemez. Kamu idarecileri basını kontrol etmeye çalışır, bunun için gerekirse ödül verir, gerekirse ceza veya menfaat kesintisi tehdidini kullanır. Gazeteciler, yerel siyaset ağalarına sırtını yaslamaya uğraşır. Hatta daha yakın olmak için eleştirmekten imtina ederler. Bunlar oluyor.
Ancak abonelik sistemine geçişteki mantığı sorgularken, sistemin basın, ilan vericiye zihinsel açıdan gebe bırakıp bırakmayacağı tartışılmıyor. Daha ziyade "Falan", "Filan" üzerinden yapılıyor. O daha fazla aldı, niye benimki böyle...
Niyetleri sorgulamak da yapılabilir ama eleştiri yapılıyor diye abonelik tehdidi basının üstünde Demokles'in kılıcı gibi sallanırsa tepki göstermek gerekir. Gerçekten gazetecilik yapmak isteyenin böyle bir sistemin içinde yer alamadı diye bağırıp çağırması bile mesleğin doğasıyla çelişkiye düşmekten başka şey değil. Yeni sistemden şikayetçi olanların eskisinden de şikayetçi olmasındaki çelişkiye hiç girmeyelim isterseniz.
Abonelik sisteminde belediye müşteri, gazete satıcı... Belediyeye satın alınan gazetelerin bedeli ödeniyor. Bu durumun eleştirel bakışı ne ölçüde etkileyeceği konusunda kafalarda kuşku olabilir ama "İlan-Pasta" yiyiciliğinin etkileyeceğinden daha kötü bir durumun ortaya çıkmayacağı kesin.
Eğer abonelik üzerinden sansür-otosansür talebine varılırsa onu da o zaman konuşmak gerek. Neticede belediyeyi ve onu temsil eden belediye başkanını ilk kez eleştirecek değiliz. Son kez eleştirmiş de olmayız.
Bu yüzden Sistemin değişmesiyle "Şöyle oldu, böyle oldu" yaygara koparanlar, yayınlarını düzenli çıkarıp, biraz da gazetecilik yapmaya gayret etsin.
Böyle yaparak emeklerinin karşılığını da alacaklardır muhtemelen.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com