MHP'NİN İKİ SEÇENEĞİ
21 Nisan 2016 09:05:45
MHP'nin 1 Kasım seçimlerinde beş aylık sürede yaşadığı büyük oy kaybı nedeniyle ısınmaya başlayan kazan fokur fokur kaynıyor.
Durum özetle şu:
Seçimde oy kaybının müsebbibi olarak gösterilen Devlet Bahçeli'nin istifa etmesini, partinin olağanüstü kurultaya gitmesini isteyen muhalifler tüzük uyarınca yeterli imzayı topladı. Genel Başkan Bahçeli imzalar toplansa da olağanüstü kongreye gidilmeyeceğini açıkladı. Meral Akkşener, Sinan Oğan, Ümit Özdağ ve Koray Aydın'ın temsil ettiği muhalifler konuyu yargıya taşıdı. Mahkeme muhalifleri haklı buldu, partiyi seçime götürecek çağrı heyetini (kayyum ifadesinin yumuşatılmışı) atadı. Tarih belirlendi. MHP Genel Başkanı yine de MHP'yi olağanüstü Kurultaya götürmeyeceğini açıkladı.
Bundan sonra süreç şöyle işleyecek; olağanüstü kurultay toplanacak, olağanüstü kurultaylarda başkanlık seçimi yapılmasını engelleyen tüzük maddesinde değişikliğe gidecek, ikinci olağanüstü kurultay için karar alacak. Bu kurultayda başkan adayları kozlarını paylaşacak.
Bu hesap nereye kadar tutar belli değil. Zira çağrı heyetinin çağrısıyla düzenlenecek kurultayda muhalifler bekledikleri sonucu alamayabilir. Kurultaya katılım konusu ayrı bir mesele. Hadi burada işi hallettiler diyelim, olağanüstü kurultayda dört muhalif aday yine dört muhalif aday olarak kalacaksa, birleşmeye gitmeyecekse neticede bir değişiklik olur mu, olmaz mı belli değil.
Yani her halükarda şu anda kazan kaynıyor ama neticede partililerin önüne neyin çıkacağı belli değil.
***
Peki MHP Lideri Devlet Bahçeli neden olağanüstü kongre yolunu kapamaya çalışıyor?
Yorumcuların tamamı, "Ya Sayın Bahçeli, sen de biraz demokrat ol, partinin önünü aç" havasında sığ açıklamalarla durumu idare ediyor. Böyle söyleyenler, bir siyasi parti olarak MHP'yi anlamaktan hayli uzak görünüyor.
Öncelikle MHP diğer sağ partiler gibi "İktidar-Başarı" diyalektiği içinde var olan bir parti değil. Son yıllarda "Tepkisel Milliyetçilik" yönünün ön plana çıktığı düşünülse de, bu durum partinin yönetim organları ve teorisyenleri açısından bu çok da doğru değil. MHP temelde bir dava partisi. Yani eğer MHP'nin zihinsel şablonunu daha iyi anlamak gerekecekse, "Ülküsel Milliyetçilik" olarak tanımlamak daha yerinde olacaktır.
Yani MHP'de diğer partiler gibi iktidara gelmek ister ama temel hedef bu değil. İktidarda olsun olmasın, mecliste bulunsun bulunmasın, asıl büyük ülkünün, vazgeçilmez davanın aynı çizgide geleceğe taşınmasıdır. Bu açıdan iktidara gelemedi diye parti liderinin suçlanması, başka merkez sağ parti geleneklerinden devşirme bir bakış açısı...
Bu çerçevede, MHP tabanının büyük kesimi açısından davayı temsil eden parti sembolleri arasında genel başkanları, yani "Lider" de yer alıyor. Bahçeli parti tabanının geniş kesimleri tarafından satranç tahtasındaki şah olarak görülüyor.
Mesele bizzat Devlet Bahçeli'nin kendisi, hatta Bahçeli çevresinde kümelenen parti içi iktidar odakları da değil...
***
Parti içinde liderlik kurumu bir kez tartışmaya açıldı mı, partinin "Dava", "Ülkü" diye bağlı olduğu değerler de sorgulamaya açılacak.
Çünkü bu durumda partinin ne olursa olsun belli bir oy potansiyeline ulaşması ve iktidar olmak için "Ülkü"den taviz vermesi gerekecek. Şu an itibarıyla MHP'de yaşanan çatışmanın temelinde, oy oranı hesabı yapmadan "Ülkü"yü korumak veya "İktidar" için ne gerekiyorsa yapmak" diye tarif edilebilecek iki bakış açısı çatışıyor. Bu nedenle muhalif adaylar kendi genel başkanlık süreçleriyle ilgili olarak "İktidar yürüyüşü" ifadelerini kullanırken, Partinin genel merkez yetkilileri "MHP Geleneği"ne atıfta bulunuyor.
Sonra, olağanüstü kurultay isteyenler istediklerini aldı, beş adayla kurultaya gidildi diyelim. Problem bir kişinin kazanmasıyla çözülmüyor. Olağanüstü kurultay sürecinde kaybedenlerin küskünlüğe kapılması neredeyse kaçınılmaz gibi görünüyor.
Kazanın içinde son günlerde üste çıkmaya başlayan "Paralel" ifadesini tümüyle FETÖ ile ilişkilendirmek de doğru değil. Burada ifade edilmek istenen MHP üzerinde bir algı operasyonu yapıldığı, parti içinden bazı grupların buna alet edildiği şeklinde. Bu da boş bir ifade değil. Çünkü şu an itibarıyla tek kutuplu bir siyaset ortamı var. Türkiye'de sol oyların potansiyeli belli olduğundan, iktidar alternatifi olacak partinin yine sağda, ancak merkez seçmene açık bir parti olacağı sonucuna varılması, bunun üzerinden operasyon geliştirilmesi şaşırtıcı olmazdı.
Parti dışından durum böyle gözüküyor. MHP'nin önünde şu anda iki seçenek var:
"Ülkü" mü iktidar olacak, yoksa "İktidar" ülkü mü olacak?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com