MİLLİ FINDIK POLİTİKASI
18 Nisan 2016 08:30:23
Fındık Üreticisinin, bu sene yaşadığı hüsranın ardından yapması gereken en doğru şey şapkayı önüne koyup, neden bu noktaya gelindiğini iyice düşünmesidir. Varacakları netice, her ağacın kurdunun kendi içinde olduğudur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan son on yıla kadar devletin milli bir fındık politikası hep oldu ama çoğu kişi bilmez Cumhuriyetin fındığa nasıl sahip çıktığını...
10 Ekim 1935, Perşembe günü, o zamanki adı ile Ekonomi Bakanının himayesi altında Ankara'da Birinci Ulusal Fındık Kongresi toplandı. (Bu kongrenin bugün de toplanması hayli yararlı olabilirdi).
28 Temmuz 1938,Tarımsal alanda üretim ve satışı uluslararası standartlara ve fiyatlara endekslemeyi amaçlayan bu yasaya dayanarak, Doğu Karadeniz Bölgesinde kurulan Ordu, Giresun, Bulancak, Keşap ve Trabzon Kooperatifleri birleşerek FİSKOBİRLİK olan Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliğini kurdu.
Fiskobirlik ve bağlı kooperatifler, fındık alım satımlarını 1964 yılına kadar kendi nam ve hesabına gerçekleştirdi, bu tarihten itibaren ise çıkartılan bakanlar kurulu kararnameleri ile otuz yıl boyunca doğrudan veya dolaylı olarak hazine adına alım satım gerçekleştirdi.
Fiskobirlik, 1994 yılından 2000 yılına kadar ise Fındık alımları Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kredileri kullanılarak fındık alımlarını gerçekleştirdi.
2002 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile hazine adına fındık alımı yapıldı. 2003 yılından itibaren Fiskobirlik kendi nam ve hesabına fındık alımı yaptı.
Bu anılan yarım yüzyıla yakın dönemde, Fiskobirlik'in yanında fındık tüccarları da ticaretlerini yaptı. Fındık piyasasının Fiskobirlik'in müdahalesinden şikâyetçi olan özel sektör dışında tüm paydaşlar memnun, mesut işine gücüne baktı.
Ta ki 2006 yılına kadar...
Kendi namına alım yaptığı yıllar da dâhil olmak üzere Fiskobirlik bu yıla dek hep devlet kredisi kullandı. (O dönemde Fiskobirlik'in alımlar için devletten kullandığı kredi miktarı yaklaşık 200 milyon dolar civarında idi) Ama borç takmadı. Yani alım sezonunda kredi kullandı, mahsulü sattığı zaman karşılığını ödedi.
Fiskobirlik ülkenin en önemli tarımsal birliğiydi. Üreticiyi özel sektöre karşı koruyan yapıların en önemli örneğiydi. Ekonomik açıdan en güçlü kooperatiflerden biriydi. Faaliyet gösterdiği illerde birçok yatırımı, arsası, binası, tesisleri vardı.
Dolayısıyla gerek ekonomik, gerek siyasilerin güç çekişmesi yaşadığı alanlardan biri olmasında şaşılacak bir şey yok.
2005 yılında Fiskobirlik üreticilerin bir bölümüne ödeme yapmakta zorlandı. 2006 yılında tam fındık sezonu başlangıcında Genel Kurula gidildi, aynı zamanda AK Parti Kocaali İlçe Başkanı olan Lütfü Bayraktar ve MHP kökenli olduğu bilinen Yaşar Pamuk yarıştı. Yarışı Yaşar Pamuk kazandı. Fiskobirlik alımlarını gerçekleştirdi ama devlet (veya hükümet) Fiskobirlik'in üreticiye borcunu ödemesi için talep ettiği krediyi vermedi.
Fiskobirlik borçlarını ödeyemeyince, üreticiler traktörlü eylemler yaptı, sembolik olarak fındık yakma eylemleri gerçekleştirildi, sandıkta hesap sorma yeminleri edildi ama 2007 seçimleri geldiğinde çözümü hükümetin bulacağı inancından vazgeçmedi.
2007 yılında yapılan genel kurulda Yaşar Pamuk aday olmadı, Lütfü Bayraktar Fiskobirlik Başkanlığına seçildi. (Bizzat bu satırları yazan, dönemin AK Parti Düzce Milletvekili ve eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'tan "Bu konuda çözüm üretmemiz artık daha kolay, başkan da bize yakın bir isim" ifadesini duymuştur)
Geçici çözüm, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin TMO 2007-2008 yıllarında bölgede fındık alımı yapmasıyla bulundu. Daha sonra bu da bırakıldı ve Fındık üreticisi doğrudan para ödeme şeklinde gerçekleşen "Alan Bazlı Fındık Destekleme Ödemeleri" yöntemiyle desteklendi. Baştan üç yıl için düşünülen ödemeler, bugüne dek devam etti.
İşte size Cumhuriyet dönemi fındık tarihi...
Tarım alanında iştigal edenler, faaliyet alanlarını sezonlar şeklinde algılar, geçmişin bugüne etkilerini, gelecekte ne olacağına yeterince kafa yormazlar, neticede bu durumun açısını çekerler. Fındık üreticisi ekonomik faaliyetin büyüklüğü nedeniyle bu sıkıntıyı en çok çeken kesim, Karadeniz bölgesi de en çok çeken bölge oldu.
Aslında devletin destekleme ödemeleri kapsamında üreticiye ödediği miktarın yanında, Fiskobirlik'in kullandığı veya kullanmak istediğikrediler devede kulaktır ama terkedildi. Destekleme ödemeleri de asıl amaç ne olursa olsun, tüccarın üreticinin canını sıkacak şekilde fiyat belirlediği (hani laissez faire denilen şey) bugünkü ortama meşruiyet kazandırmanın aracı oldu.
Bugün gelinen noktada fındık üreticisinin örgütlü olmanın değerini bilmemesi (ki bu aynı zamanda öbür sorunların kökenidir), devletin fındık üreticileri ve tüccar arasındaki tercihini tüccardan yana kullanması, Fiskobirlik yöneticilerinin üretici çıkarlarını ikinci planda bırakan iş ve girişimlere yönelip esas sahayı ihmal edişlerinin sorgulanması gerek.
Ondan sonra gelecekte izlenecek yolu seçmek mümkün olabilir. Olabilir mi?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com