Uçuruma yuvarlandı!....
  CHP'de son dakika gelişmesi...
  Otobüsten inerken düştü…
  Buzlu yolda düşerek ağır yaralanmıştı… Hayatını kaybetti…
  Kısıtlama kaldırıldı!
  Okullar tatil edildi
  Zonguldak yolu uzun araçlara kapatıldı...
  Yüzer vinç dereye sürüklendi, 5 kişi AFAD ekiplerince kurtarıldı
  Trafiğe çıkmaları yasaklandı…
  Facia ucuz atlatıldı!
18 Mayıs 2025 Pazar
Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
logo
  •  
    •  » GÜNCEL
    •  » KÜLTÜR
    •  » SİVİL TOPLUM
    •  » KULİS HABER
    •  » YEMEK
    •  » DİN VE MEZHEPLER
    •  » EREĞLİ TARİHİ
    •  » FOTO GALERİ
    •  » VİDEO GALERİ
    •  » YAZARLARIMIZ
    •  » RÖPORTAJ
    •  » SİNEMA
    •  » TEKNOLOJİ
    •  » DİYALOG
  • SİYASET
  • AKÇAKOCA
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • ASAYİŞ
  • YAŞAM
  • SAĞLIK
  • MEDYA
  • SPOR
  • EĞİTİM
SABAN VE KÖMÜR...

SABAN VE KÖMÜR...
22 Ocak 2016 09:14:13

Yazar : Hüseyin Aksakal

  • Whatsapp ta Paylaş

İnsan kimi zaman belli sahneler yaşadığında, hiç hesapta olmayan bazı imgeler geçmişin dolambaçları arasından çıkagelir.

Ereğli'de Kaymakamlık tarafından düzenlenen, tarımın problemlerinin tartışıldığı toplantı, mısır ve buğday tarımının yaygın olarak yapıldığı 1970'li (ve daha öncesindeki) yıllarda, her köy evinin altında büyük bir odanın (tam:ahır) mağrur hükümdarları olan bir çift öküzü getirdi akla.

Kaçınılmaz imgelerden öbürü de Muzaffer İzgü'nün, "Halo Dayı ve İki Öküz" romanında bir çift öküz almak için para kazanma arzusuyla İstanbul'a göç eden ve burada ailesinin fertlerinin önemli bir ahlak erozyonuyla karşı karşıya kaldığını dehşetle fark eden "Halo Dayı"sı oldu.

Halo Dayı neticede iki öküzü alır ama köyüne döndüğünde öküzleriyle hava atacağı arkadaşlarının hayata veda ettiğini öğrenir. Üstelik uğruna üretim yapacağı çocukları da İstanbul'un yaldızlı rüyalarına tutsak olmuş, geri dönmemişlerdir.

Her göç hikâyesi, bir ahlak erozyonuyla kesişmez elbette. Yine de bu öykü, dikkatle okunursa, yetmişli yıllardan bu yana Batı Karadeniz Bölgesi'nde (ve başka bölgelerde) tarım sektörünün yaşadığı gerilemenin sadece düşen üretim miktarları ve köy nüfusları değil, aynı zamanda insani bir trajedi olduğunu hatırlatır.

***

Mevzu Ereğli bölgesi olduğuna göre, öykünün başka kısımlarından ziyade buraya odaklanmakta yarar var.

1970'li yılların başında hemen hemen her köy evinin altında iki öküz, bir inek, bir buzağı ilave olarak bir katır veya eşek bulunan bir ahır bulunurdu. Bu ahır sakinleri ile ev sahiplerinin yaşamı bir sembiyoz yaşam biçimiydi. Yani birinin varlığı öbürünün varlığını zorunlu kılıyordu.

Bahar aylarında mısır ekimi, sonbaharda buğday-arpa ekimi, yaz aylarında hasat , harman işleri yapılırdı. Her ev kendisinin ve ahır sakinlerinin ihtiyacını görecek üretimi gerçekleştirirdi. Türkiye'nin başka yerlerinden farklı olarak karaelmas diyarında her evde bir-iki maden işçisi vardı. Ailenin para ihtiyacı madenden karşılandığından bu tarım ürünlerinin ticareti de yok denecek kadar azdı. Her ev kendi içinde kapalı bir ekonomi olduğundan başka bölgelerde yaygınlaşan imece geleneği bile yaygın değildi. Yine de neredeyse tencereye giren her şey, ev ve ahırda yaşayanların emeği ve terinin mahsulüydü.

1970 yılında Türkiye'de kent merkezlerinde yaşayan nüfus, yaklaşık 13 milyon 700 bin kişi, köyler ve beldelerde yaşayan nüfus ise yaklaşık 21 milyon 900 bin kişiydi. Yani nüfusun yüzde 60'tan fazlası köylerde yaşıyordu. Ereğli bölgesinde de durum aynıydı.

Eğitim düzeyi o kadar düşüktü ki okul ve eğitim bir ihtiyaç olarak kabul edilmiyordu. Ortaokula giden öğrenci çok azdı. Liseye giden ise neredeyse hiç yoktu. Köy halkı karasaban ve kömüre yazgılı bir yaşam sürüyordu.

Böyle bir ortamdan müteşebbis çıkmamış olmasında şaşacak bir şey var mı?

***

Barrington Moore Jr, ister demokratik, ister totaliter olsun, tüm kalkınma modellerinin neticede "Köylülük" olgusunun ortadan kalkmasıyla sonuçlandığını anlatır. Ereğli'de de her gelişme köy nüfusunu bu yola itti.

Elektrik, televizyon, yıldızlarda yaşayan insanların pırıltılı yaşamlarına öykünme derken, evden ilk eksilen öküzler oldu. Çünkü un ucuzdu, öküzlere bakmak için harcanan emeğe değmiyordu. Boşa çıkan tarım arazilerine fındık fidanları dikildi. Bu da ahırın öbür sakinlerinin otlak olarak kullanabileceği alanların daralmasına yol açtı. Kim ne derse desin, Zonguldak köylerinde hayvan popülasyonundaki azalmanın birinci sebebidir bu.

Kimi bölgelerde süt ürünlerinin işlendiği tesisler kurma girişimleri, (Sami Seçkin'in valiliği döneminde, valinin ismini alan Seçkin Süt Ürünleri örneği mesela) sadece kendi ihtiyacı için süt üreten köylü kadınlarda kısa süre için doping etkisi yaptı. Ancak düşük fiyatlar, gününde ve nakdi olarak yapılamayan ödemeler yüzünden birçok hane inek beslemekten vazgeçti.

Böylece inek ve buzağı da gitti, varlığı bunlara bağlı olan katır da... Bunlar için ekilen biçilen tarlalar da boşa çıktı ve yerine satış garantisi olan fındık dikildi.

***

Bugünkü neslin dedelerinin tarlada yaptığı şeye gerçek anlamda "Tarım" denilebilir mi tartışılabilir. Zira ekonomik değer üretip piyasaya sürme amacı yoktu ortada.

Saban gittikten sonra, TTK'da çalışan sayısı da azalmaya başladı. Kamudan maaş almak köylerde bir ayrıcalık haline dönüşünce, gençler inşaatlarda çalışmak üzere şehirlere göç etti. Eğitim olanakları geliştikçe bu alan da büyük bir ihtiyaç doğurdu derken köy nüfusu büyük oranda ununu eleyip eleğini asmış emeklilerden ibaret kaldı. Araziler küçük sebze tarhlarına dönüştü. Hükümet arazilerin miras yoluyla bölünmesini engelleyen bir yasa çıkardı ama bugüne dek geri dönülmeyecek bir noktaya gelinmişti zaten.

Yine de fındık tarımı devam ediyor. Maaş, sigorta, çocukların eğitimi vb saiklerle şehirde yaşayan ve istihdam olan köy kökenliler, yaz aylarında fındık tarlalarına dönüyor, hasatlarını yapıyor ve yeniden kentteki mücadelelerine geri dönüyorlar. Hükümet arazilerin miras yoluyla bölünmesini engelleyen bir yasa çıkardı ama bugüne dek geri dönülmeyecek bir noktaya gelinmişti zaten.

Şurası kesin. Köylerde kalan genç nüfus, gelecek planlarını şehirde bir yer edinmeye dayalı olarak yapıyor. Köylerdeki emeklilerin her biri için hak vaki olduğunda durum daha da vahim bir çehreye bürünecek.

Sorun öyle eğitimle, revizyonla çözülecek gibi değil. Bu alanda devrimşart...

Bu Yazı Toplam 907 Defa Okunmuştur

ETİKETLER : Yazdır

      Yorumlar
    Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
    Henüz bir yorum yapılmamış

     Diğer Yazıları


    • HAVADAN SUDAN…
      30-09-2019 | 07 : 59 53
    • KAMPÜS SORULARI
      30-03-2018 | 08 : 44 13
    • DÖNER ÜSTÜ HABER...
      19-07-2017 | 09 : 50 49
    • UNUTMADIK DİYORUZ AMA…
      17-08-2019 | 08 : 32 06
    • İYİ PARTİ, MHP, SAADET PARTİSİ
      19-07-2018 | 08 : 03 14
    • GUGUK KUŞU YUMURTASI...
      10-08-2016 | 08 : 43 05
    • ALAPLI’DA ALTIN ARAMAK…
      04-09-2019 | 10 : 22 27
    • EKSİK OLMASINLAR...
      08-03-2018 | 08 : 05 49
    • BİR... İKİ...ÜÇ... ERDEMİR!
      27-06-2016 | 09 : 01 26
    • EŞİT MESAFE PARADOKSU...
      07-03-2018 | 08 : 21 15
    • MAHALLENİN YAKIŞIKLISI MURAT BOZ...
      01-02-2017 | 08 : 40 25
    • BEN "HAYIR" DİYECEĞİM
      23-01-2017 | 08 : 36 09
    Tüm Yazıları

     Köşe Yazarlarımız


    • doğan  yıldıztan
      doğan yıldıztan
      Bir Başka Avrupa!
    • UĞUR DEMİROĞLU
      UĞUR DEMİROĞLU
      HALKIN PARTİSİNDE YENİ YÖNETİM BELİRLENDİ…
    • Hasan Vehbi Ersoy
      Hasan Vehbi Ersoy
      DEİZM-TEİZM-ATEİZM-PANTEİZM’E BAKIŞ
    • Semih ÇOLAK
      Semih ÇOLAK
      SEÇMEN NE DEDİ?
    • Konuk Yazar
      Konuk Yazar
      Temiz enerji ve gelecek mücadelesi
    • Uğuralp CİVELEK
      Uğuralp CİVELEK
      “Bu bir suç duyurusudur”
    • Özkan Doğan
      Özkan Doğan
      YEREL RADYO VE REKLAM
    • Şenol AZMAN
      Şenol AZMAN
      “Aman doktor, yaman doktor. Derdime bir çare!” – 2-
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Op. Dr. Erol GÜNEN
      Çocuğum Düz Taban mı? İçe mi Basıyor? Ne Zaman Endişelenmeli?
    • Merve KIRAN
      Merve KIRAN
      KİLO KONTROLÜNDE KİLİT NOKTA: ARA ÖĞÜNLER
    • Özge CERRAH
      Özge CERRAH
      ÖĞRENECEK ÇOK ŞEY VAR...
    • İsmail DEMİREL
      İsmail DEMİREL
      MİLLETVEKİLİMİZ SAFFET BOZKURT’A AÇIK MEKTUP
    • Harun KARA
      Harun KARA
      ÖĞRETMENİM , HAKKINI NASIL ÖDERİM !
    • Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      Uzman Klinik Psikolog Erkan EZERÇE
      SEVGİ ASLA YETMEZ!
    • Dilek Şen Karakaya
      Dilek Şen Karakaya
      KAYIP-YAS SÜRECİ
    • Hamdi Güner
      Hamdi Güner
      DÜNYASI İÇİN DÜRÜST OLARAK ÇALIŞAN MÜSLÜMAN AHİRETİNİ DE MAMUR EDER
    • Hüseyin Aksakal
      Hüseyin Aksakal
      HAVADAN SUDAN…
    • Elif Yapıcı
      Elif Yapıcı
      ECHO İLE NARCİSSUS’ UN ACI VEREN HİKÂYESİ
    • Durul Mert M.A Ed.
      Durul Mert M.A Ed.
      İNSANLARIN EN BÜYÜK ARZUSU MUTLULUK AMA NASIL MUTLU OLABİLİRİZ?
    • Kudret Yavuz Eren
      Kudret Yavuz Eren
      Çocuğunuz her şeyi unutuyor mu?

     Çok Okunan Köşe Yazıları


    • BUGÜN
    • BU HAFTA
    • BU AY

    » Henüz BUGÜN Yazı Görünmüyor
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Çocuğum Düz Taban mı? İçe mi Basıyor? Ne Zaman Endişelenmeli?
    • doğan yıldıztan
      Bir Başka Avrupa!
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Hastalık Yoktur, Hasta Vardır!
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Sınıkçılardan Uzak Durun, Bilime Güvenin!
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Yanlış Ayakkabı: Ağrılı Ayak ve Ayak Bileği!
    • Op. Dr. Erol GÜNEN
      Çocuğum Düz Taban mı? İçe mi Basıyor? Ne Zaman Endişelenmeli?
    Değişim Medya  |  Haber |  Dergi  |  Radyo - 0 372 322 27 30
             

    © degisimmedya.com

     İletişim Bilgileri
     Künye
    İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın
    Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
    •   ASAYİŞ
    •   EĞİTİM
    •   GÜNCEL
    •   KÜLTÜR
    •   KULİS HABER
    •   SİNEMA
    •   TEKNOLOJİ
    •   TÜRKİYE
    •   DÜNYA
    •   FOTO GALERİ
    •   VİDEO GALERİ
    •   YAZARLARIMIZ
    •   GÜNÜN HABERLERİ
    •   Arşiv
    Tel : 0 372 322 27 30

    E-posta: info@degisimmedya.com